Yavaşça perdeyi açıp karşı balkonda sokak lambasının ışığıyla aydınlanan ona baktım. Eskitme bir sandalyeye oturmuş,sol elini balkon demirine yaslamış diğer elindeki sigarasını dudaklarına doğru götürüyordu. Yelkovan akrebin üstünde durduğunda saat...
Ayna da kızaran gözlerime ve şişen göz altlarıma baktım. Gözlerim cansız bakıyordu. Halsiz vücudum her an bayılmaya meyilli gibiydi. Kendime verdiğim sözü tutacak ve böyle olmayacaktım. Kapatıcı kullanıp göz altlarımı kapatmaya çalıştım. Diğer günlere göre biraz daha fazla makyaj yaptım. Şule de bir yanda saçlarını örüyordu. Dün gece eve gidip olanları ona donuk bakışlarımla anlatıp artık vazgeçtiğimi söylemiş ve yorum hakkı bile vermeden ona sarılarak uyumuştum.
Mart ayının sonlarındaydık ve havalar ısınmaya başlamıştı. Üzerime kollarını dirseklerime kadar kıvırdığım koyu kot gömleğimi ,altımada siyah bilekte dar paça pantolonumu giymiştim. Gömleğimin bir kısmın pantolonumun içine soktum. Saçlarımın uçlarını hafif dalgalı yapıp,bileğime saatimi taktım.
"Hazırsan çıkalım."
Şule'yi başımla onayladım ve evden çıktık.
🌞
Şule'nin Ağzından
Baturay'dan gelen aramayı cevapsız bırakıp telefonumu sessize aldım. Bir saat boşum vardı ve okuldan çıkıp bir sahafa gelmiştim. İçeri girer girmez burnuma dolan kitap kokusuyla gözlerimi kapatıp açtım. Duvarlarda kitapları bulunan yazarların,şairlerin resimleri vardı. Her resmin altına raf ve o raflarda o yazarın kitabı vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Neşe Teyze gülen gözleriyle yanıma geldi. Kısa boyu ve kızarmış tombul yanaklarıyla Adile Naşit'e benziyordu. "Bayadır uğramıyordun ? Ne oldu yine mi kavga ettiniz ?" Gözlerimi ondan kaçırıp raflardaki kitaplarda gezdirmeye başladım. "Yok,nerden çıkardın Neşe Teyze ?" Neşe Teyze 'yeme beni' bakışları atarak "Bir tek o oğlanla kavga ettiğinde geliyorsun da ondan" sesindeki yalancı sinir bariz belliydi. "İtiraf ediyorum. Evet"dedim. "Niye diye sorayım mı ?" Şeker gibi kadındı. Öyle tatlı öyle sevilesi. Gülümsedim. "Boşver sıkmayalım canımızı. Ben iki kitap alacaktım"dedim. Başını sallayıp "Söyle bakalım yine hangi Tanzimat edebiyatçısına göz diktin."
"Şemseddin Sami-Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat"dedim. Adını der demez hemen arkasını dönüp raflarda aramaya başladı. Mihrimah içinde Oğuz Atay'ın kitaplarından birini alacaktım. "Al bakalım,buldum." Neşe teyzenin sesiyle ona doğru döndüm. Elindeki kitaba bakıp güldüm. "Birde Mihrimah için alacağım. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar,olsun"dedim. Oğuz Atay'ın resminin altındaki raftan kitabı alıp hediye paketi yapmaya başladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
