Bölüm Şarkısı:Aysel Yakupoğlu-Gün Gelir
Okuduğum Nazım Hikmet'in şiir kitabını kapatıp baş ucumdaki komidine koydum. Şule çoktan uyumuştu. Saat 03:00'e geliyordu. Gözlerimi ovuşturdum. Başım ve sırtım yatağın başlığına yaslıydı. Gözlerimi yumduğumda göz kapaklarımda asılı kalan yüz uykumu kaçırıyordu. O rahat uyurken benim uykumu kaçırması adaletsizlikti.
Kulaklığıma bakındım ama karanlık odada bulamadım. Baş ucumdaki lambayı da kapatıp yatağın içine doğru kaydım. Şule yanımda yatıyordu. Arkası bana dönük,nefesleri düzenliydi. Yorganın üstünden ellerimi karnımda birleştirdim.
Uyutmayan gecelerin hesabını ona sormak istiyordum. Neden uyuyamıyordum ? Oysa bu gecede onunla konuşmuştum. Beynimi rahatsız eden düşünce onunla sanki başka birini seviyormuşum gibi konuşuyordum, bahsediyordum ve o da bana sorular soruyordu neler hissettiğime dair. Kim olduğunu bile sormuyordu. Bu kadar önemsizdim. Alışkanlık kazanmış ruhum sakindi. Uyutmayan bir şey daha vardı.
Abim. O üzerine örtünmüş toprağın altında uyuyordu bense bir yorganın altında. O da bir zamanlar böyle yorganın altında uyuyordu ve bizde bir gün onun gibi toprağın altında yatacaktık. O bizden önce davranmıştı.
Onu anımsamak. İnsanın canından can gidiyordu. Ruh direniyordu ölmemek için ardından. Kelimelere dökülecek bir his değildi. Evdeki yokluğu ilk başlarda çıldırtacaktı bizi. Yeni bir güne uyanıyordunuz ve dün hep birlikte oturduğunuz masaya baktığınızda o masadaki onun sandalyesinin boşluğu sizi boğuyordu. O zamanlar sakinleştiricilerle ayakta kalmaya çalışıyorduk. Uyuşuyorduk ama unutmuyorduk. Nasıl unutulur ki bir evladın yokluğu ? Nasıl unutulur bir kardeşin sesi,varlığı ?
Tam karşımdaki odasının kapısı benim kapımla eş zamanlı olarak açılır beni görünce gülümserdi. Saçımı öper,yanağımdan makasını alır,annemin yanına giderdi. O çok iyiydi. Çok güzeldi kalbi. Belkide bu yüzden erken gitti. Şimdi kapımı açtığımda karşımdaki beyaz kapı açılmıyor. Öyle kapalı duruyor. Bir gün aynı anda açıldı kapılarımız. Unutmuşum sanki öldüğünü güldüm önce,elinde onun gömleğini koklayarak odadan çıkan babamı görene kadar güldüm.
Sarıp sarmalayan,koruyup kollayan,geceleri uykusunda konuşan,yirmi beşine kadar bizimle olan abimiz, annemin ilk göz ağrısı bir arabanın altına kalıp can verdiğinde evde onu bekleyen geldiğinde birlikte maç izleyecekleri olan babası vardı.
Yaşıyorduk ama ruhumuz baygındı.
Onun için ağlardım ben birde. Bir onun için birde Yiğit için. Birinin yanında ağlayamıyordum. Güçsüzlük olur diye değil,elimde değildi. Şule'nin yanında bile ağlayamıyordum. Annem görüp üzülmesin diye o kadar sıkmıştım ki kendimi,odama kapanıp kapıyı kitleyip giysi dolabımın yanındaki o küçük boşluğa sığınır ağlardım. Sessizce ama boğazım acıyana kadar.
Boğazıma oturan yumru nefesimi tıkadı. Düşünmemek elde değildi. Eskisi gibi kesinlikle değildik. O ardından böyle olmamızı istemezdi düşüncesi ile hareket ediyorduk.
Ensar;dışa vurmuyordu ama hepimiz biliyorduk en çok içini çürüten oydu.
Şule'nin kolu bana değince kendime geldim. Uykusunda bana sarılmıştı. Yol arkadaşım oydu. Ona sarılıp gözlerimi yumdum. Düşüncelerimin de gözleri olsa da onlarda yumsa gözlerini diye düşünürken uyudum.
🌚
Hocanın sesi kulağımın içinde yankılanırken kıpırdayan dudaklarına sonra yüzüne baktım. Anlatıyordu ama beynim almıyordu. Geç yattığım için derste uyukluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDE BİR AŞK VAR
Roman pour AdolescentsYavaşça perdeyi açıp karşı balkonda sokak lambasının ışığıyla aydınlanan ona baktım. Eskitme bir sandalyeye oturmuş,sol elini balkon demirine yaslamış diğer elindeki sigarasını dudaklarına doğru götürüyordu. Yelkovan akrebin üstünde durduğunda saat...