GS • 1 | "GÜZ SAYHASI"

53.1K 3.2K 1.4K
                                    


Bölüm Şarkısı : Little Mix ¤ Little Me
🔼Şarkı için YouTube videosunu tık🔼

Bölüme geçmeden önce, kafanız karışmasın diye, şunu söylemek istiyorum ki; Alvina ve Yiğit'in geçmişindesiniz.

Keyifli okumalar...

SESSİZLİĞİN PENÇESİNDE

1. BÖLÜM • GÜZ SAYHASI

Ben yollara da âşığım, çünkü üzerinde tanıştık...
🍁

Fedakârlığı annemden öğrendim.

Sessiz ve mahkûm olmayı da.

Öğretmenlerimin, özgürlükle ilgili söyledikleri ya da anlattıkları şeyler hiçbir zaman bana çarpıcı gelmedi. Bir insan istese her şeyi başarabilir, gücün varlığını içinde hisset sözleri, benim için fosilleşmiş sözlerdi. Yaşadığım hayatla, bana anlatılan şeyler birbirine zıttı. Tabiatım, ölü evimin dışındaki insanların söylediklerini kâbul etmiyordu. Bunu açık bir dille kimseye söylemedim, zaten söylemiş olsam kınanacağımı biliyordum.

Kendini özgürce ifade edebilme konuşmalarının çoğu ezberden ibaret, kimse gerçek düşüncelerinizi duymak ve bilmek istemiyor.

Ben, Alvina Günay.

Suskunluk havuzunda boğulup sesini bulamayan, Sessizliğin Pençesinde ölü soluklar veren kız...

Kindar ellerin avucuna doğmuştum, kız olarak dünyaya geldiğim için babam öfkeliydi. Bütün varlığım, şiddet ve hakaret uçurumuna itilip devamlı yeni bir acı beklediğinden, çocukluğumun güzellikleri bu bekleyişin altında boğularak can verdi. Gülümsemelerim, sert bir bakışın alevinde söndürülürken, hayat dolu bakışlarım, en korkunç azarlamalarla bastırıldı. Şimdi genç bir kızdım ve hiçbir hevesim yoktu.

Bir gün aynanın karşısına geçtim ve çocuk olmadan büyüdüğümü fark ettim.

Dalgın düşüncelerimin açtığı boşlukta elimde tuttuğum iğneyi parmağıma batırınca elimi kumaştan uzaklaştırdım ve inledim. İğnenin battığı yerden çıkan kan, kızıl top hâlini aldı.

"Alvina," diye endişeyle adımı soludu annem. Dikiş makinasının üzerindeki işini yarım bırakarak, bir peçeteyle yanıma geldi. Yüzünde saf endişe vardı, endişesi adıma kirli bir leke gibi sıçradı. Aceleyle kalkınca, rüzgârda savrulmuş gibi duran baş örtüsünün altındaki beyaz iplikler gibi başını kuşatan saçları gözlerime serildi. Saçlarının beyazı bu kadar çoğalırken, bu neye çağrıydı. Babam ondan on yaş büyük olmasına rağmen, onun saçında bu kadar beyaz yoktu. "Sana bırakıp okula gitmeni söylemiştim."

Kendisiyle getirdiği peçeteyi parmağımın çevresine sarıp bastırdı. Bu kadar endişelenmesi gözüme tam olarak şöyle görünüyordu; ironi. Vücudum daha büyük acıları ağırlıyorken, küçük bir iğne battı diye niye böyle telaşa düşüyordu ki? Söylediği sözleri duymazdan geldim ve orman yeşili gözlerimi karşımda ölçülerini almaya uğraştığım tek renk su yeşili kumaşa çevirip, bir şey oldu mu diye endişeyle bakındım.

Rahatladığım için bir nefes verdim.

Neyseki kan bulaşmamıştı.

Annem baktığım yere bakarak, güzel kavisli kaşlarını çattı. Kızgınlığın parladığı nemli bakışlarla, "Sen daha önemlisin kızım," dedi, yüzümü avuçlarında yaralı bir kuş gibi tutarken. Gerçekten, görünür görünmez yaralarla dolu ürkek ve tedirgin bir kuştum; görenlerin, nefret edeceği türden. "Elbise için değil, kendin için endişeli olmalısın."

GÜZ SAYHASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin