GS • 7 |"ŞUA"

38.2K 2.7K 2.8K
                                    


Multimedya, Yiğit Ömer 'in görüntüsü

Bölüm için, bir lalenizi alayım 🌷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm için, bir lalenizi alayım 🌷

7. BÖLÜM | ŞUA

Yıllardır, kendini bulutlara saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya mâl olacağım.

🍁

İmkânım olsaydı, serzenişlerle dolu bütün hayatımı, bana verdiği acıya dayanarak, acımasızca sıkardım. Çıkan kanıda ağır ağır gölgemin kurumuş boğazına akıtırdım; herkes yaşadığım hayatın öldürücülüğüne şahit olurdu.

Kendimi, kaderime umarsızca teslim ederken uçurumdan atlarcasına bırakmıştım. Bu hayattan gitme fırsatı yakalamışken, dönmek için mücadele etmek istemiyordum.

Zamanın çatlaklarından sızıp damarlarımda yürüyen o ahenkli tok ses, ölü bir kenti andıran kanlı zihnime de uğradı; beni, ölüme gömüleceğim toprakların altından çıkarıp kurtarmıştı bu ses. Adımın harfleri, onun dudaklarından çıkan beyaz buhara karışarak dökülmeseydi de, beyaz bir mermerden yapılma mezar taşındaki besmelenin uzun gölgesinin altına siyahla döşenseydi, daha iyi olmaz mıydı?

Mezar taşları, sahiplerinden başkasını taşımayan tek sahipsiz taşlardı.

"Alvina." Sesi de kokusu gibi okyanusun içinden geliyormuş gibi boğuk ulaşıyordu kulağıma. Kalbim acıyarak güçsüzce atıyordu. Kendimi, kaburgalarımın etrafını koruyucu bir mekanizmayla sardığı kalp gibi hissediyordum onun kucağında. O beni koruyan dış kaburgamdı. Güçlü kolları, buz gibi olduğunu hissettiğim bedenimi ısıtıyordu. Bir kez daha duydum adımı. "Alvina, beni duyuyor musun?"

Yavaş yavaş nefes almak için kendimi zorladım, ölümün ağzımdaki tadı duruyorken, boğazımdan akan nefesin parçalanılışını hissedebiliyordum. Gözlerimi ağırca açarken, göz kapaklarım birbirine yapışmışçasına zorlansa da nihayet açabilmiştim ve okyanusun yükselip alçalan çılgın dalgaları yine karşımdaydı. Mırıltılar seslere, gölgeler yüzlere dönüştü. Onun kolundaydım, üzerime eğildiği için yüzü yüzüme çok yakındı. Kokusunu biliyordum, kalbinin atışına bu kadar yakın olmaksa benim için çok yeniydi. Kaşları çatıktı ve kenarı patlamıştı. Yüzünün çizgilerinde her zaman kendisine çarparak rastladığım melankoli iblisleri vardı; kaza onları kaçırmamıştı. Benden bir an olsun ayırmadığı pars mavisi gözlerinin içinde gördüğüm duyguya isim veremiyordum ama çoktan etkisi altına girmiştim.

Bu etkiden biraz olsun sıyrılmaya başladığımda, otobüsün artık hareket halinde olmadığını, durduğunu hissedebiliyordum. Gücüm vücudumdan damla damla boşalırken, dizlerimdeki çözülme beni daha bitkin kılıyordu. Bütün uzuvlarım acı içindeydi, en çok da hâlâ nabız gibi atmakta olan şakağım.

GÜZ SAYHASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin