"Saklamaya çalışma, nafile. Sevda, çocuk gözlerinden uyku gibi akıyor."
-Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin
***
Günler birbirini kovalarken sınav haftaları gelip çatmış, üç genç kız da bunun derdine düşmüştü. Okullarından arta kalan zamanlarının çoğunu ders çalışmakla ve kafe ile ilgilenmekle geçiriyorlardı. Hatta bazen kafede müsait oldukları boşluklarda da oturup ders çalıştıkları oluyordu.
Melek Hanım her ne kadar onlara kafeye gelmemeleri, gidip rahat rahat çalışmaları gerektiğini konu alan bir ton konuşma yapıyor olsa da üçünün de onu dinlediği pek söylenemezdi.
Öte yandan Rüzgar, Selim ve Kerem üçlüsünün de gündemi aynıydı. Onlar belki kızlar kadar sıkı çalışmıyorlardı, iki bilemediniz üç saatten fazla oturdular mı üçüne de afakanlar basıyordu, ama hepsinin hem bölümü hem de okulu işleri sıkı tuttuğu için boş verip de geçemiyorlardı.
Ayrıca üçü de Melek Hanımın kafesine oldukça alışmışlardı. Kafenin hem tatlı hem de huzur verici bir yanı vardı. Bunda sahibinin sıcakkanlı ve samimi ilgisi şüphesiz ki en büyük rolü oynuyordu. Haftalardır ona yardımcı olan kızlar da müşterilere karşı en az onun kadar ilgiliydiler. Üç genç adamın da kahveyi nasıl içtiklerini öğrenmişlerdi. Melek Hanım bazen onların geldiğini görüp sipariş bile almaya gerek duymadan kızlara işaret veriyor ve birkaç dakika sonrasında sıcak, güzel kokulu kupaları önlerinde buluyorlardı.
Yine bazı günler yeni tarifler denediğini söyleyerek üç genç adama tattırıyordu tatlılarını. Bunlardan bazılarını kızların da yaptığı oluyordu. Hatta bir keresinde Aslı'nın yaptığı bir cheesecake gelmişti önlerine. Selim de bu tatları çok sevmediği için nazikçe yemek istemediğini belli etmişti ancak ne kadar büyük bir hata yaptığını ertesi gün şekersiz içtiği kahvesini şerbet gibi bulunca anlamıştı. Tezgahın arkasından onu izleyen genç kız ise zaferle yukarı kaldırdığı çenesiyle omzundan sarkan şalını savurarak işine devam etmişti.
Tüm bunların yanında kafenin müşterileri de giderek artmaya devam ediyordu. Borçlarının olduğu adamsa hala sessizliğini koruyordu. Kızlar ne zaman sorsalar Melek Hanım bir sıkıntı olmadığını, işlerin daha iyiye gittiğini görünce adamın peşlerini bıraktığını söyleyerek onları rahatlatmaya çalışıyordu. Ancak üçü de mecbur kalmadıkça onu çok fazla yalnız bırakmamaya dikkat ediyorlardı.
Sonunda sınav haftaları bittiğinde Hüma ve Aslı kampüste boş buldukları bir çardağa oturmuş, ders çıkışı aldıkları çaylarını yudumluyorlardı.
"Ama iyi ki müzik ile alakalı bir ders seçmişim biliyor musun? Tüm yoğunluğun arasında kafamı dağıtmamı sağlıyor." dedi Aslı.
"Kesinlikle. Aynı şeyi ben de edebiyat için düşünüyorum. Sınavı için yaptığım ödevi bile severek yaptığım için hiç yorulmadım." diyerek arkadaşını onayladı Hüma. Bir yandan da artık alıştığı kampüste etrafına bakınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pietra Miliare
ChickLitÜç genç kızın kurdukları güzel dostluğun, acı tatlı hatıralarının ve yine kendileri gibi çok yakın arkadaş olan üç genç adamla tanışmalarının hikayesi. Biraz senden, biraz benden; bizden bir hikaye. Ve belki de aşkın en temiz halinin hikayesi. *** "...