Gözlerim ister istemez dolmaya başlamıştı. Şuan rüya falan görüyor olmalıyım muhtemelen yoksa kabus mu demeliydim? Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Bu nasıl olabilirdi? Erkekler hep böyle miydi?
Daha, iki gün önce beni ne kadar sevdiğinden bahsetmişken beni aldatma olasılığına aklım almıyordu. Bakışlarımı Uğura çevirdiğimde donuk olan bakışlarımı fark etmiş olacak ki endişeli bir şekilde konuşmuştu.
"Su, iyi misin?"
Genelde pek adımla seslenmezdi bana Uğur ya, cadaloz ya da onun gibi gıcık edici şeyler söylerdi. Onu ilk defa bu kadar ciddi ve endişeli görmüştüm. Titreyen ellerimi durdurmaya çalışıyordum ama nafileydi telefonu Uğura uzatıp gözlerimi kapattığımda gözümden ister istemez bir yaş damlamıştı.
Hep böyle mi olacaktı? Mutluluk hep bana haramıydı?
"Şerefsiz!" diye kükreme sesi geldiğinde irkilmiştim.
Böyle yapması beni daha çok yıpratıyordu çünkü ben şuan sessizce ağlamak istiyordum. Belimden kavrayan iki el buna mani olmuştu. İstemsizce kafamı omzuna yaslayıp ağlamaya devam ettim.
Kim böyle bir mesaj atabilirdi ki?
Belki de Yiğit ve beni ayırmak isteyen birisi yapmıştı. Evet, evet yoksa Yiğit beni aldatamazdı. Aklımla kalbim ters düşüyordu yine. "Ağlama Su, kendisi kaybetti." Gözyaşlarımı silince bulanık gözlerle ona baktım.
Belki de doğrudur kendisi beni kaybetti. Yiğit beni gerçekten de aldatmıştır. Bu düşünceyle daha fazla ağlamaya başlamıştım. Bazı erkekler neden böyleydi. Neden bir kadınla yetinemiyorlardı?
"Sen güçlüsün, sen benim en tanıdığım en güçlü, azimli kızsın. Sakın bir başkası için üzülme. Hiç bir zaman değmez," konuşan Uğur'u dinlemeye koyuldum.
Ben güçlü biriydim.
İrem'in ağzından
Sinirle kapıyı çarpıp dışarıya çıktım. Eğlencelerini bozuyorsam daha fazla burada durmam gerekmiyordu. Kapının önünde ayakkabımın çözülen bağcıklarını bağladım. Beni sevmiyordur belki Su?
Bu düşünce kalbimin sızlamasına sebep olmuştu. Sadece sıkıldığım için eve gitmek istedim ama Su çok uzatıyordu. Apartmanın merdivenlerinden inerken ayaklarımı yere vura vura iniyordum. Sinirimi merdivenlerden çıkartıyordum. Merdivenlerden ayak sesi geldiğinde arkamdan gelen Alper'i gördüm. Daha da hızlandım. Apartmanın çıkışına vardığım da bana yetişmek üzereydi.
"İrem dur," diye bağırıyordu. Ben ise onu duymamazlıktan gelerek eve doğru yürümeye başladım. Bir anda önüme geçtiğinde korkmuştum. Omuzlarımdan tutarak beni durdurmuştu.
"Efendim Alper?" dedim. Ağzımdan az daha 'Efendim angut?' çıkacaktı. Sinirli olduğum zaman tek kalmayı tercih ederim.
"Nereye gidiyorsun bu saate?"
"Ebenin körüne! Sana ne acaba?"
Onu neden bu kadar ilgilendiriyordum ? Nereye gitsem bir yerlerden çıkıveriyordu.
"Prensip olarak bu saate bir kızı sokaklarda yalnız bırakmam, bana ters."
Bu ağır abi havalarını yemezler,bakışı atmıştım. Onu yemezsen cips ye diyen iç sesimi dinledim. Uzun zamandır ortalıklardan gözükmüyordu. Ben hep buradaydım sadece güzellik bakımı yapıyordum tabii sen anlamazsın! diyen iç sesimle kaşlarımı çattım. İç sesim bile bana laf sokuyordu. Helal olsun helal! Cevap vermediğim için Alper elini yüzüme doğru salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Eşittir Hipotenüs
HumorSadece gençlerin, Kimi zaman ergenliklerini... Kimi zaman eğlencelerini... Kimi zaman aşklarını... En çokta maceralarını yaşadıkları okula girmeye ne dersiniz? Okulun altını üstüne getirmeye hazır mısınız? "Onlar için hipot...