-Birinci ve ikinci bölüm düzenlenmiştir. Diğer bölümlerde düzenlenecektir.
Yerdeki lizer tarzı mavi çantamı tek omzuma asarken tahta merdivenlerden aşağıya indim. Kahverengi, ağaç desenli kapının yanına yerleştirdiğimiz ayakkabılıktan, siyah ve beyaz karışımı spor ayakkabılarımı alıp, küçük oturağa oturarak giymeye başladım. Ayakkabılığın yanındaki askılıktan asılı duran anahtarımı alıp kahverengi kapıyı açtım. İçeri giren güneşi fazla sevindirmeden omzumda, düşmeye meyilli olan çantamla kapıyı kapatıp anahtarımla kilitledim. Yine sıkıcı, klasik bir okul günüydü. Henüz kargalar bile kahvaltısını yapmamışken ben okula gidiyordum, nerede bu adalet?
Okulla evim arasında fazla mesafe olmadığı için yürümeyi tercih ediyordum. Bir yandan uykum açılırken, diğer yandan spor yapmış gibi hissediyorum ya da kendimi kandırıyorum. Sürüklediğim ayaklarımı, okula biraz daha yaklaşınca normal haline döndürerek seri adımlar atmaya başladım. Çok sevdiğim(!) okulun sokağına girdiğimde beni bekleyen bir adet İrem görmüştüm. Bana nazaran yine her zaman ki gibi mutlu ve neşeliydi. Onun gözlerindeki mutluluk hiç eksik olmazken, benim de içimdeki sıkıntı hiç eksik olmazdı.
İrem kim mi? İrem, benim en yakın arkadaşım. Dostum, kardeşim ve sırdaşım diyeceğim tek kişi. Güvencimi ona karşı yitirmeyeceğimden o kadar eminim ki... Dünya'ya bulut parçalarının yere düşemeyeceği gerçeği kadar, onun dostluğundan ödün vermem. İrem'e baktığımda, elindeki telefondan yüzünü kaldırıp etrafa bakındı. Beni görünce içten bir gülümsemeyle bana doğru gelmeye başladı."Günaydın, sana bomba gibi haberlerim var," dedi her zamanki neşeli haliyle.
Sabah uykudan yeni kalkmış bir kişi, yatağından ayrılırken bile nasıl bu kadar neşeli olabiliyor, anlamış değilim. "Bom!" diyerek ayağımı yere vurduğumda, "Haha çok komik!" derken, kıkırdamıştı.
"Neymiş o haberler?" Tahtalarından biri eksik olan banka oturmuştum. Malûm, sabah sabah beynim uyanmadığı için taşlı betonla ilişki kurmak istemedim. Çok sakar biriyim, olabilir, insanlık hâli değil mi? İrem'e baktığımda ,gözlerini kısarak gündemdeki haberleri uzun uzun anlatıyordu. 'Ayaklı gazete gibisin maşallah,' dememek için kendimi zor tuttum.
"Okula iki yeni öğrenci geliyormuş." Gözlerimdeki uykuyu hafifçe silerken söylediği cümleye kulak vermiştim.
"Hoş gelsinler," diyerek omuz silktim, pek de umurumda değildi.
İrem'in gündemdeki dedikoduları son bulunca içeri girdik. Okulun karanlık sayılacak koridorunda pek kişi yoktu. Duvara yaslanıp dedikodu yapan kızlar, nöbetçi masasında toplanan birkaç grup, lavabonun yanındaki boy aynasından kendine bakan kız grubu... Zilin çalmasına az kaldığı için genelde sınıflarda olunurdu. Sınıfımıza girip yerimize oturduk. Bizi bekleyen zil hemen ardımızdan çaldığı için kapıda bekleyen hoca sınıfa girmişti. İrem, dedikodularına buruk bakışlarını gönderirken ben de dersin biyoloji olmasına gözlerimi devirmiştim. Aslında biyoloji dersini severdim ama bu yıla kadarmış. Dersimize giren hoca değiştiği için ders çekilmez hâl alıyordu. Şu anki hocamızın adı, Huriye. Huriye hocanın yanında taşıdığı, can dostu bir sopası var. Adı, Çılgın Huri. Ne kadar da uyumlular, değil mi?
Kadın bildiğiniz evde kalmış. Yokluktan sopayla ilişkiye girecek resmen.
'Huriye'nin çekilmez dersine hoş geldiniz.'
Beynimde kurduğum cümlelerin telaffuzunu yapan Huriye Hoca, elini masaya vurarak, konuşan öğrencileri susturdu. Gazamız mübarek olsun, işte başlıyorduk. İrem'le çiçek pozisyonuna geçip dersi dinlemeye başladık. Yaklaşık on beş dakika sonra çalınan kapı, derse katılan öğrenciler dışında herkesi uyandırmıştı. Tüm gözler kapıya yönelirken, birbirine geçik kollarımı ayırıp havalandırdım. Huriye Hoca 'Gir,' demeden içeri dalan iki çocuğa 'Cesaret mi yemiş bunlar?' bakışları ile eşlik ediyordu. Huriye Hoca 'Gir,' demeden girmek... Hapı yuttunuz gençler. Koluma dirsek atan İrem'e baktım. Yerinden çıkacak gözleriyle kapıdaki çocukları işaret ediyordu. Dikilen iki çocuğa daha dikkatli bakınca sabah İrem'in bahsettiği çocuklar olduğunu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Eşittir Hipotenüs
HumorSadece gençlerin, Kimi zaman ergenliklerini... Kimi zaman eğlencelerini... Kimi zaman aşklarını... En çokta maceralarını yaşadıkları okula girmeye ne dersiniz? Okulun altını üstüne getirmeye hazır mısınız? "Onlar için hipot...