Burak'a Ada'yı da alarak gitmelerini ona beni sorarsa küçük bir işim olduğunu ve akşam eve gelemeyeceğimi ve bu akşam Serap'ın yanında kalacağımı söylemesini istemiştim. Nedenini sorarsa ki bende onu azıcık da olsa tanıyorsam kesinlikle soracaktı bir bahane uydurarak onu geçiştirmesini istemiştim. Bunu neden mi yapıyordum? Acı çekmesi tabi ki de hoşuma gitmiyordu ancak ona olan sinirim hala geçmiş sayılmazdı.Sinirimi ondan fiziksel bir şekilde çıkardığım zamanlarda bunun acısı yine en fazla benden çıkıyordu.Ona dersini vermenin en makul yolu ve bir o kadar da acılı olanı ruhal bir acıydı.Bunun bana sancılı bir geri dönüşü olacağından emindim ancak ona dersini vermek istiyordum ve verdiğim de düşünüyorum.
Yan koltuğa fırlattığım telefonumun çalmaya başlamasıyla çalan telefonumu elime alarak arayana baktım. Arayan Burak'tı ve büyük ihtimal ile eve ulaştıklarını haber vermek ya da beni bir güzel paylamak için arıyordu. Aslında bugün böyle gergin bir ortam yerine daha sakin bir ortamda tanışmış olsalardı Ada ile çok iyi anlaşacaklarına emindim. Hâlâ çalmaya devam eden telefonu arama sonlanmadan önce yeşil ikonu sağa doğru kaydırarak açtıktan sonra hoparlöre alarak telefonu torpidoya koydum.
"Efendim."
"Allah aşkına eğer açmayacaksan şu lanet olası telefonu neden yanında gezdiriyorsun?"
"Ah, kusura bakma karıcığım İnan büyük zevzeklik ettim bir daha olmayacağına emin olabilirsin."
Cümlemi bitirir bitirmez gür ve tok bir kahkaha patlattım.
"Ha,ha,ha! Nasıl komik anlatamam. Bir de benim güzelim esprilerime kalitesiz derler. Neyse Ada'yı eve bıraktım, haberin olsun.Yanında kalmadım çünkü Sami baba evdeydi ama eğer için rahat edecekse sen gelene kadar kalabilirim."
"Tamam,gerek yok git sen,zaten yanında senin olmadansa Sami babanın olması daha iyi."
"Kalbimi kırıyorsun,oysa ki nasıl da umurumdaydı."
Burak'tan ses gelmeyince telefonu kapattığını düşünmüştüm ancak kısa süren bir sessizliğin ardından arabanın içinde sesi yankılanmıştı.
"Ateş."
"Efendim karıcığım."
"Şu kelimeyi bir kere daha kullanırsan inan parmak salıp kapının önüne kusacağım."
"Aramızda bir kusmuğun lafı mı olur Burakcığım ama dikkat et kapı paspasına kusma senden kıymetli olmasın diyeceğim ama malum eve girerken ayakkabılarımı siliyorum o yüzden bayağı bir kıymetli onun dışında her yere kusabilirsin."
"Seni adi şerefsiz. Bak birde gülüyor. Sen cidden o gıcık karının yanında kalmaya gitmeyeceksin değil mi? Var ya arada sen olmasan hasta falan dinlemeyeceğim ama işte."
"Burak istersen saçmalama hı?Sence Serap'ın yanında kalırsam o kadın sağlam bir şekilde sabaha çıkabilir mi? Hoş bana lazım olmasa ölse umurumda olmaz."
"Tamam, peki Serap'ın yanına gitmeyeceksin onu anladık peki Ada'ya neden öyle söylememi istedin be adam? Kız bu gece senin Serap'ın yanında kalacağını duyduğu zaman nasıl yıkıldı haberin var mı senin?O kadar kötü gözüküyordu ki inan bir ona bunu senin söylettiğini söylemeyi bile düşündüm.Neredeyse tüm gün o gıcık karıya sabrettiği yemiyormuş birde gibi sen bunun üzerine tuz biber ektin zaten Serap'ın saçını başını yolupta nasıl eline vermedi hala şaşıyorum."
Burak'ın hatırlatmasıyla birlikte Ada kendisini benim karım olarak tanıtacağı anda ortaya atlamasının ve bugün olanların gözümde canlanması ile birlikte sesimin tonunu ayarlayamayarak 'kulak zarımı patlattın' diyeceğiniz cinsten bağırarak konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHA TUTKUN (Aşk-ı Şedid Seri 1)
RomanceAteş KARA. Adı gibi yakıcı,soyadı gibi karanlık... Ada KARA. Ateş'in karanlığına ışık,zararına yarar... Etrafta aşk var,bir o kadar da sır. Her şeyin bir sonu vardı,onlarında olduğu gibi... Saflığın tehlikeye, ...