Ateş düştüğü yeri yakardı.ateş güçlüydü ama onuda söndürüp, yok eden bir güç vardı ; su.yani siyah nasıl beyazı emip,masumluğunu yok ediyorsa,suda öyle ateşi yok ediyordu,ateş suda yanmıyordu,aslında gözümüzde o çok güçlü,yakıp yok eden ateş o kadar da güçlü değildi.
Dışardaki yağmur damlaları hızla cama çarparken,içeriyi soğuğun ıstırabından koruyan tek şey yanan şömineydi.ateşin odunları yakarken çıkardığı hışırtılar uykumu getiriyor beni mayıştırıyordu.
Şömineden gelen hafif ışık salonu azda olsa aydınlatıyordu.saat 17:00 sularında olmalıydı.Tek başımaydım,
Kylie salondaydı henüz dönmemişti, cameron ve ryanın da justin'le olduğunu tahmin ediyordum.bilmiyorum.oturduğum koltukta ayaklarımı kendime çekip,gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım.Güçlü durmak istiyordum. Hem içimdeki özlem ateşine karşı direnmek hemde beni dinlemeyip,kendini tamamen ona bırakan kalbimin iplerini elime alıp,ona hükmetmek istiyordum.
Yoksa içimdeki ateş beni yakıp,kül edecekti.güçlü olmak istiyordum. Ben karanlıktan korkmuyordum çünkü, justin de karanlıktı ,zifiri karanlıktı. ona dalarken elimde hiç ışık yoktu."Selena." adımı duymamla hemen gözlerimi açtım.bakışlarımı etrafta gezdirdiğim de salonun girişinde bana bakan ryan'ı gördüm.bana doğru ilerleyip,kendini yanımdaki koltuğa atıp,Üzerinde ki siyah şişme montunun önünü açtıktan sonra,kafasını arkaya doğru yasladı.
"Neden yalnızsın?" dedi,yutkunarak.ardından kafasını yasladığı koltuktan kaldırıp,gözlerini bana dikti."Kylie,salonda daha dönmedi." dedim,gözlerimi ondan kaçırıp,etrafta gezdirirken, "cameron da nerede bilmiyorum."
"Cameron justin'le." dedi,boğazını temizleyerek.
Ryan,cameron gibi değildi.ona benzemiyordu,onunla konuşurken kendimi tuhaf bir şekilde gergin hissediyordum.
"Justin nasıl?" diye sordum,gözlerimi ona dikerek,o biliyordu eminim.
Üzerindeki montu çıkarıp,yan koltuğa fırlattı."İyi." dedi,ellerini saçlarının arasından geçirerek.
"Öyle olduğunu sanmıyorum,ryan." dedim,sıkıntıyla nefesimi dışarıya bırakırken."iyi olsaydı,eser kükrerdi.ama o sakin ,bu sakinlik beni korkutuyor."
Kesinlikle korkuyordum.aklında bir şey var gibiydi.o asla dün davrandığı kadar sakin davranmamıştı bana.
"Merak etme sadece kafasını dinliyor." dedi,mırıldanarak.
Sessiz kalmayı tercih ettim.böyle olmadığını biliyordum,o bir hafta içinde birşeyler planladığını biliyordum.hissediyordum.
İkimizde susarken,sessiz havayı bozan şey çalan telefondu.ryan yavaş hareketlerle elini pantolonun cebindeki telefona uzattı.telefonu eline aldığında bişeyler mırıldanmıştı,ama duymamıştım.
Telefonu açıp kulağına götürdü ve gözlerini kapattı."Cameron." dedi,gözleri hala kapalıyken.arayan cam olmalıydı.karşı taraf konuşmaya başladığında kaşları çatıldı.
"Ne?ne sikim oluyor orda." dedi,aniden gözlerini açıp ,ayağa fırlarken.
Ne oluyordu?bende hızla oturduğum koltuktan ayağa kalktım ve tam karşısında durdum."Tamam, ben hemen geliyorum.justin'e dikkat et !" bağırarak söyledikleri beni rahatsız ediyordu.söylediği son cümleyle kaşlarımı çattım.justin'e bişey mi olmuştu?telefonu kapatıp,cebine koydu ve bana bakmadan az önce fırlattığı montunu alarak arkasını döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LeT mE lOvE yOu
Fanfiction" Mavi kadar sonsuzsun!" dedi kadın, adamın karanlık gözlerine bakarken " siyah kadar da yalnızım," dedi adam ağzındaki gri dumanı gökyüzüne armağan ederken, " siyah kadar yalnız, mavi kadar sonsuzsun" diye fısıldadı genç kadın. ❤ ...