" Karanlığım"

1.2K 155 146
                                    


Bu bölümü çok sevdiğim arkadaşım,parabebeyimpara ya ithaf ediyorum.umarım beğenirsin,seni seviyorum bae♥beni yorumlara boğ♥
⚪beklediğinizi altında olmaması için elimden geleni yapıyorum.⚫

Arkadaşlar paragraf aralarında ne hissettiğinizi ve düşüncelerinizi yazın Lütfen❤
+35 vote gelmeden yb gelmeyecek.

Hayat neden bu kadar zorluydu.neden herkes acı çekmek koşuluyla
birşeylere sahip oluyordu.
neden elinden kayıp,gittiğinde umursuyordun birşeyleri.
Yüz kaslarım gerilmiş,ağzımdan çıkartmaya korktuğum,boğazıma hapsettiğim hıçkırıklarımı saklamaya çalışıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımı yakmak için adeta yalvarırken,onları serbest bırakmamak için kendimi sıkıyordum.kalbime saplanmış hançer misali yakıyordu yüreğimi, gözlerimin önünde ki tablo.

Kulaklarım sadece onun sesine hasretti şuan,kalbim sadece onun sözlerine açtı,soğuk zindanlara hapsolmuş olan ruhum bir çığlık koparıyordu,zifiri karanlıktan.onunla ısıtmak istiyordu,içinde ki soğukluğu.

Başı yana düşmüş,gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu yakamozum,
dizlerimde.vurulmuştu karanlığım.ellerim kadife saçlarında gezinirken,boğazım yanıyordu.kasılan yüz kaslarım,sıktığım dişlerim ve yüreğimde ki isyan,bedenimi gözlerimin arkasında ki ucu zifiri karanlık olan uçurumdan atlamaya zorluyordu.

Kolundan ve karnından akan kanı koltuğa ve benim üzerime bulanmıştı.
Çok kan kaybediyordu,karanlığım.gözümün önünden gitmiyordu,yere düşmesi.

"Daha hızlı sür şunu." dedi,gür ve tok sesin sahibi.bu sesi,bu selüiti tanımıyordum.justin vurulduğun da yanına ilk koşan bendim,daha sonra gelmişti babası ve bu tanımadığım yüz.akşam olduğu için fazla kişi yoktu,etrafta.

Daha sonra justin'i arabaya bindirmiş,hastaneye gitmek yerine başka bir yere gidiyorduk.bunun sebebi onun tutuklanabilmesiydi.lanet olası hayatı onun en büyük düşmanıydı.

Ellerimi dokunmaya kıyamadığım yüzüne yaklaştırdım.dudakları hafif aralıkken, titrek titrek nefes alıyordu.

Diğer elimdeki bezi sıkıca karnında ki yaraya bastırıyordum.yüzü giderek sararmaya başlıyordu,korkuyordum.onu kaybetmekten korkuyordum.
Ateşe koşan pervaneler misali atıyordu kalbim,çıkmaya çalışıyordu göğüs kafesime çarparak,yerinden.
Titreyen parmaklarımla yüzünü okşarken,kulaklarıma dolan telefon sesiyle bakışlarımı ön tarafa çevirdim.babası hızla telefonu eline alarak,açtı.

"Nerdesiniz?" bu ryan'dı.sesinde endişe vardı.

Jeremy,gaza biraz daha basarken direksiyonu sağa kırıp,arabanın farlarından göründüğü kadarıyla ormanlık bir yola saptı.

"Geliyoruz,on dakikaya kadar oradayız,sen ne yaptın?" dedi,sesi gür çıkmıştı.

Justin'i önemsemediğini biliyordum.annesinin ölümünden o sorumluydu, peki neden şimdi sesinin parçalarında endişe barınıyordu?

"Doktorlar,hazır.acelet et.ona bişey olursa seni bitiririm,duydun mu?" dedi,ryan hırlayarak.
neden jeremy'i bu olaydan sorumlu tutmuştu?bakışlarımı yüzünde gezdirdim,çenesini sıkarken,telefonu kapatıp,torpidodaki silahının yanına bıraktı.

"Hele senin bir parmağın olsun bu işte,seni geber-"sinirle bağırarak konuşurken,birden susup,arkasına baktığında kafamı eğip,bakışlarımı tekrar karanlığıma çevirdim,gittikçe kötüleşiyordu.

Bir kaç dakika sonra araç,büyük siyah bir kapının önünde durduğunda hızla bizim olduğumuz kapı açıldı,birkaç adam ve ryan hızla bize doğru uzanıp,justin'i tutarak arabadan çıkarmaya başladıkların da karnına bastırdığım bezi avuçlarıma hapsedip,sıkıca yumdum.

LeT mE lOvE yOuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin