Arkadaşlar bu bölüm şu üç ay içinde atacağım son bölüm. Atabileceğimi sanmıyorum. Sırf bunu atabilmek için 4 saattir uğraşıyorum. Umarım seversiniz uzun yazdım. Bir önceki bölümdeki yorumlar çok güzeldi bakın random atılmadan da yorum oluyormuş demekki. Buarada en sevdiğiniz yardımcı karakter? Öneriniz varsa yazın..( multi nasıl?"İnstagram hesabım: jdb.lara (ulaşmak isteyen varsa burdan bulabilirsiniz.wattpad te konuşamıyorum.)
SEVİLİYORSUNUZ, ta kaburgalarımın en içinde, jelenatorler'im. ❤❤:-) :-)
+35 vote, 100 yorum."Sana buruk dudaklar her bir gülüşte."
Bir katilin cebindeki falçata, adamın bal rengi gözlerindeki ölüm metnini açıklıyordu. Bazen, kendimi o ölüm metnindeki baş karakter olarak görüyordum, yada belki herkese görünen gerçek buydu aslında.
Karşımdaki aynada bir süre kendimi süzdüm. Sanki aynadaki yansımam gerçekti, aslında ruhum oraya hapsolmuş, kara kuru bir bedende bana verilmişti.
Dar dizlerimin bir parmak altında biten siyah, omuzlarında dekolte olan elbisem vücudumun üst kısmını sımsıkı sarmışken altlara doğru bollaşıyordu. Arkada sıkıca bağladığım at kuyruğumun yanlarından yanaklarıma firar eden birkaç saç teli daha zarif bir görüntü oluşturuyordu.
Pastel tonlarındaki hafif makyajım ve ayağımdaki siyah bilekten olan ince topuklu botlarımla yine tamamen siyahla adeta bütünleşmiş, dans ediyordum.
Bakışlarımı karşımdaki aynadan çekerek, topuklarımın üzerinden arkama dönüp, yatağın üzerine rastgele fırlattığım gümüş rengindeki çantamı alarak kapıya doğru ilerledim.
Odadan çıktığımda dikkatimi çeken ilk şey onun olduğu odaydı, yavaşça kapısına doğru ilerleyip, aralık olan kapıdan içeriye baktığımda gördüğüm tabloyla yutkundum. Çıplak gövdesine geçirdiği siyah gömleğin ilk üç düğmesini açık bıraktığında tenin rengini ve iki göğsünün arasındaki haç dövmesini ortaya sermişti. Üzerine geçirdiği siyah ceketiyle ve simsiyah pahalı ayakkabılarıyla adeta karanlığın dünyadaki tek veliahtıydı. Yavaşça önünde açık duran çekmeceden bir kutu çıkararak içinden gümüşi renginde 'B' şeklindeki kol düğmelerini taktıktan sonra özenle yukarıya doğru şekil verdiği saçlarını eliyle düzeltip, telefonunu eline aldığında arkamı dönerek merdivenlere doğru ilerleyip, inmeye başladığımda evde yankılanan tek şey benim topuklularımın sesiyken cameron'un sesiyle mutfağa doğru ilerledim.
" Hah, kendini güzel zannediyorsan sana bir itiraf şuan sana bakmaktan gözlerim köreldi gamsız baykuş." dedi, elindeki kupayı dudaklarına götürüp, bir yudum alarak.
" Benden sana bir tavsiye cam; sesini kesmelisin aksi takdirde seni öldüreceğim." kylie'yi henüz görmesemde sinirli homurdanmalarını duyabiliyordum.
" Dikkat ette ben seni kesmiyeyim, ha?" cameron alayla sorduğunda kylie'nin topuklularının sesini duymam ve cameron'un üzerine çanta fırlatılması bir oldu.
Ben hafifçe kıkırdadığımda ikiside kapıya döndü. Beni gördüklerinde cam gözlerini devirip kylie'yi iterek telefonunu eline aldı.
" Aw, selena bebeğim bu güzellik? Wow bu kazuletten sonra iyi geldi." hafifçe bağırarak konuştuğunda ona doğru birkaç adım atarak, çantamı mutfak masasının üzerine attım.
" Ah, hadi ama kylie o kadar da iyi değilim." dedim, sahte bir gülümsemeyle konuşmak istemiyordum. O maviliklerini bana dikerek gözlerini devirip, arkasına döndüğünde derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LeT mE lOvE yOu
Fanfiction" Mavi kadar sonsuzsun!" dedi kadın, adamın karanlık gözlerine bakarken " siyah kadar da yalnızım," dedi adam ağzındaki gri dumanı gökyüzüne armağan ederken, " siyah kadar yalnız, mavi kadar sonsuzsun" diye fısıldadı genç kadın. ❤ ...