GİTMELER

658 54 121
                                    


Multi Lauren, ayrıca okuyan hayalet okuyucular voteleyin.

Arkadaşlar, bu kitap hakkındaki tüm düşünceleriniz yada elestirilerinizi yazın buraya ve ben dikkatte alacağıma söz veriyorum.

Birde bu kitabı neden yazdığımı soranlar var, şöyleki yazma AMACIM, zaylena, jiley, vs. gibi hiç yaşanmamış askları sanki yaşanmış gibi yazıyorlardı bazıları ama jelenatorler önem vermeden yazıyorlardı ve  böyle gerçek bir aşk yaşanmasına rağmen yazmıyorlardı. İyi bir jelena ff olsa bile yarım bırakıyorlardı. Ve hepsi doğru düzgün olmayan, önem verilmeden, baştan savmaydı.  Buna çok sinirlenip ve yazdim.
2029 kelime 5 saat.

Biraz unutulmuş gibiyim.

Aslında, ben hiç hatırlanmadım ki, şimdi unutulmuş olayım. Hatırlanmayacak kadar önemsizdim belkide, en sevdiklerimin gözünde.

Kızıl mavi, gökyüzünde tüm ihtişamıyla parlarken onun kadar sonsuz olmayı diledim, güneş batarken bambaşka bir hale bürünmüştü. Tıpkı, gökyüzüne asılmış bir tablo gibiydi yada küçük bir çocuğun en mutlu anında oluşan gülümseme kadar özel ve güzeldi.

Ben onun bana çektirdiği herşeye boyun eğiyordum, isteyerek.

Tuhaftı,
tuhaftım,
tuhaftık.

Belki de en önemli özelliğimiz de buydu, tuhaflık.

Derin bir nefes alırken, bağdaş kurduğum yatakta biraz kıpırdandım. Karanlıkta oturmak hoşuma gidiyordu, içinde bulunduğum siyah'ı aydınlatan tek şey, loş bir gece lambasıyken kendimi huzurlu hissediyordum.

Yalnızlık hoşuma gidiyordu, kendi kafamdaki uyumsuzluklarla tek başıma baş ediyordum, tanımadığım seslerden gelen çözümlerle değil.

Gözlerimi ayağımdaki siyah ojelerime diktim. Giydiğim kot kısa olduğu için bileğim görünüyordu. Birden kapı açıldığında kimin geldiğine bakma gereği duymadım çünkü, yine acı kokusu ondan önce gelmişti burnuma.

" Gomez." sesi boğumluyken, sigara içtiği gözler önündeydi.

" Hım?"

" Neden aşağıda değilsin?" sorduğu soruyla nihayet bakışlarımı bal gözlere diktim. Kısılmışlarken, yine sert bakıyorlardı.

" Bir nedeni yok, tek başıma kalmak istedim." dedim, fısıldayarak. Bir süre bakışları yüzümde gezindikten sonra, bana doğru gelmeye başladı.

" Ateşle oynuyorsun." gözlerimi sert kıvrımlarında gezdirirken, söylediğiyle dudaklarım yukarıya kıvrıldı.

" Benim birşey yaptığım yok." dedim, anlamamazlıktan gelirken.

Kaşlarını kaldırarak iki elini bağdaş yaptığım bacaklarımın iki tarafına koyarak vücudumu şişmiş pazılarının ve yüzünün arasında bıraktı.

" Bu düzene alışacaksın, başka çıkış yolun yok. " nefesi tenime dökülürken, neyden bahsettiğini anlamıştım. Geçen gün onunla lauren hakkında ki tartışmamızdan bahsediyordu.

" Bazen ölüp bazen de öldürerek alışacaktım, değil mi?" dedim, geçen sefer bana söylediklerinin aynısını ona söyleyerek.

" Gerekirse, evet." sessizce fısıldaması tüm dikkatimi dağıtırken, derin bir nefes verdim. Kendimi dipsiz bir kuyudan çıkmaya çalışıyormuş gibi hissediyordum ve bu düşüncelerimde bile imkansızken, gerçeğin de yüzüyordum.

LeT mE lOvE yOuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin