Bu bölümü kitabımın ilk okuyucusu olan selanita ya ithaf ediyorum.benim için herzaman değerli ilk okuyucum olacaksın♥♥umarım beğenirsin,hepiniz❤Kırılmış hisediyorum.
Kaçırılmış,
Kandırılmış,
Eksilmiş,
Dağıtılmış,
Ve karıştırılmış.Kırılmış hissediyorum, çünkü; kalbim ağrıyordu. kalbimde ki koca boşluk dolmuyordu ,dolmak yerine daha çok boşalıp beni ölmeye sürüklüyordu.sanki keskin bir bıçak kalbimin tam ortasına saplanmış,
Ben her mutlu olduğum da kalbime saplanıyordu,her saplanışında daha çok derine iniyordu.
Sonra eksilmiş hissediyordum daha çok,çünkü eksiktim.Ben eksik, dağılmış, karıştırılmıştım. Ben yalnızdım, evet yalnız olduğumu biliyorum ama sanki hayat bana bunu her defasında hatırlatmak istiyordu.her defasında benden birini daha alıyordu gökyüzü o hayran olduğum mavi,beni siyah kadar yalnız bırakıyordu.beni simsiyah koca bir boşluğa itiyordu ben o zifiri karanlığa saplanıyordum ,debelendikçe ben orda çıkmak istedikçe daha çok saplanıyordum daha çok derine batıyordum.
Vazgeçiyorum hayat, seninle girdiğim yaşam savaşından çekiliyorum pes ediyorum rahat bırak beni kendimle.rahat bırak beni sevdiklerimle.Vazgeçiyorum gözlerinden ,vazgeçiyorum sesinden ,vazgeçiyorum teninden ,yeterki ben onu severek mutlu olduğumdan onu da benden alma diye.
Zor geliyor artık ayakta durmak benden aldıklarının arkasından sadece gözyaşı dökmek.boyun eğmek acıya,susturmak kalbi zor geliyor.
birikti her acı içimde kendime yer kalmadı.düğümlendi boğazım konuşamdım kilitlendi ağzıma kelimeler özgür bırakamadım. ruhumun
en derinlerinden kopan soğuk çıglık dolduruyor sıkıştığım zindanı.
Sonra bir müzik sesi duyuluyor uzaklardan gel diyor kaybol sende içimde,bırak kendini zifiri karanlığa unut acılarını sığın bu ölümün sessizliğine hapset kelimeleri ruhunun zindanlarına.Dünden beri bir saniye bile dinmeyen gözyaşlarım aniden bastıran bir yağmur gibi boşalıp düşüyordu! ayağımın altındaki soğuk toprağa.
İki taşın arasında ki küçücük bir boşluk hapsediyordu annemin bedenini.omuzlarım yenilgiyle çökmüş,kafam eğilmiş, kalbim kırılmıştı.
Bedenim siyaha bulanmış olan örtülerin altına hapsolmuştu tıpkı ruhum gibi,ağzımdan çıkan hıçkırıklar herkesin en değerlisini içine hapseden soğuk, ruhsuz mezarlıkta yankılanıyordu.Gitmişti annem bende yolcu etmiştim onu o soğuk acımasız toprağın altına.bu sonhabar , bugünü , bu dakikaları hiçbir zaman unutmayacağım, unutmayacağım ruhumun en sessiz mateme bulandığı
bugünü, lanet olası 27 ekimi unutmayacaktım.annemin cansız bedenine gebe olan bu lanetli günü unutmayacaktım.bana korkular ve yeni başlangıçlar bırakan bu günü unutmayacaktım.gitmişti annem ,
Kokusu hala üzerimdeyken,kalbim unutmuştu yaptıklarını masal gibi gelmişti beni bırakması sonra masal gibi geliyordu mutlu günlerim yalan gibi geliyordu,sadece insanın gece uyumasını sağlayan yalan mutluluk gibi geliyordu.acılarım bana uzaktan gülüyorlardı tek gerçek biziz dermiş gibi göz kırpıyorlardı uzaktan.Ayaklarım daha fazla taşıyamadı bedenimi dizlerimin önüne çöktüm.annemi benden alan toprağın önünde diz çöktüm.parmaklarım
Havalanıp ıslanmış çamurun içinde gezinmeye başladılar.yağan yağmur saçlarımı ıslatmış boynuma ve yüzüme yapıştırmıştı.vücudum büzülmüştü.gözlerim donmuştu kulaklarım sağırlaşmıştı kafam boynumun yan tarafına düşmüştü.
" özür dilerim anne, seni kırdığım için özür dilerim." dünden beri ağzıma hapsolmuş kelimeler bir fısıltı gibi çıkmıştı ağzımdan,titreyen dudaklarımın arasından.avcuma aldığım toprağı sıktım,hapsettim avcuma,annemin kokusunun karıştığı toprağı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LeT mE lOvE yOu
Fiksi Penggemar" Mavi kadar sonsuzsun!" dedi kadın, adamın karanlık gözlerine bakarken " siyah kadar da yalnızım," dedi adam ağzındaki gri dumanı gökyüzüne armağan ederken, " siyah kadar yalnız, mavi kadar sonsuzsun" diye fısıldadı genç kadın. ❤ ...