Gece ve ay ışığı

734 74 142
                                    


Arkadaşlar bölümde özellikle beğendiğiniz yerlerde yorum yapın. Satır arası yorumlar.

35 vote ve 100 yorumda yb gelecektir.

Altımızdan akıp giden yolu izlerken jeep'in içinde ölü bir sessizlik vardı.
Gözlerimin önündeki gece içime işliyordu. Aslında geceyi gözlerine hapseden adam yanımdayken gecenin karanlığına hasret kalmak ahmaklıktı.
Bakışlarımı ön camdan çekerek, yavaşça onun yüzüne çıkardığımda pür dikkat yolu izliyordu, çattığı kaşlarının altında kısılmış olan bal gözlerin tek odak noktası farın aydınlattığı yoldu.

Karanlık geceyi aydınlatan tek şey araba'nın farlarından gelen ışıktı.
Gece içime işlemişken, ruhumun bu denli siyahı sevmesi sinirimi bozmuyor değildi. Ama yine de ruhumu ve bedenimi bulamak istediğim tek renkti siyah.
Diğer renkler sönük kalıyordu, kapatamıyordu ruhumdaki ve bedenimde ki bariz yaralarımı.

Bir süre sonra jeepte ki sessizliğe son veren sesle bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Hala yolu izlerken, bir elini direksiyondan çekerek üzerinde ki deri cekerin iç cebine sokarak, telefonunu çıkarıp, birkaç saniye ekrana baktıktan sonra,

" Cameron?" diyerek açtıktan sonra kulağıyla omzunun arasına sıkıştırarak elini direksiyona götürdüğünde bakışlarımı ondan çekerek, farın aydınlattığı karanlıkta yavaş yavaş inen beyaz kar taneciklerine odaklandım. Yok diyecek kadar az dı. Gökyüzünden usulca süzülerek, rüzgarın etkisiyle etrafa savrulurken justin silecekleri çalıştırdı.
" Malikaneye gidiyorum, " göz ucuyla bana baktı.

kaşlarını çatarken," Sen de malikaneye geç," diye tısladı.

Cameron'la konuşuyordu.

" Sikerim seni," diye tısladı gaza biraz daha asılarak.

" Lan kapa-" diyeceği sırada, duraksadı.

" Ne diyor?" diye homurdandım arkama yaslanırken.

" Hiçbirşey," dedi, direksiyonu sağa kırarken,

"Niye bu kadar kibarsın? "

" Yapımda var, gomez." dedi, direksiyonu sağa kırarken,"Benim asabımı bozma dediğim şeyleri yap." sinirle tısladığında kollarımı önümde birleştirip, oturduğum koltuğa iyice sinerek bakışlarımı cama çevirdi ve kafamı koltuğun boşluğuna yasladım.

" Yorgunsan eğer uyu."

" Yok."

" Öyle mi?," düz bir sesle konuştuğunda kafamı 'evet' anlamında sallayarak, bacaklarımı öne doğru uzattım.

" Radyoyu açabilir misin?" bu sorunun cevabını biliyordum ama yinede şansımı denemek istemiştim.

" Hayır. " hoyor." Cevaplarını bildiğin soruları sorma, gomez."

Derin bir iç çekerek, gözlerimi torpidodan gelen kırmızı ışığa diktim. Üzerimde onun deri ceketi, onun kazağı ve onun botları vardı. baştan aşağı onun gibi kokuyordum. Boynumu kazağa iyice gömerek, yavaşça kokladım. Bu kadar mümemmel bir kokusunun olması haksızlıktı.

" Ne kadar yolumuz var?" diye sordum, mırıldanarak.

Cevap vermediğinde ona baktım. Dikkatlice yolu izliyordu. Uzun kirpiklerinin gölgesi yüzüne düşmüşken, gölgelerinde ruhunda devrilmiş cesetlerin gölgeleri vardı. Jeep'in tepesindeki lambadan gelen ışık aydınlatıyordu yüzünü.

LeT mE lOvE yOuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin