Niklaus tüm kontrolünü kaybetmişti. Bunu nasıl yapardı, hayatının aşkına nasıl zarar verirdi? Bencil tarafı konuştu, "Onsuz ne yapacaksın?". Genç kıza nasıl kıydığına hala inanamıyordu. Bir anda gözü dönmüştü. İyi ki çok geçmeden kendine gelmiş ve Caroline'a kendi kanından vermişti. Yoksa Tanrı korusun kızın o güzel ve narin boğazı şimdi bedeninden ayrılmış bile olabilirdi. Ondan uzaklaşmak acı vericiydi fakat buna katlanmak zorundaydı, kızın iyiliği için. Bir dil darbesi ile dudağını ıslattı. Kızın tadı hala dudaklarındaydı. Kendine küfretti. Onu hapsetmiş bu canavar kişiliğe küfretti. Niklaus kendisinin üç farklı kişiliğinin olduğunu düşünüyordu. Altı yıl bu kızın üstüne titremişti. Onun için, bu katil kişiliklerinin kontrollerini ele almak için acılar çekmişti ama hepsi boşunaydı. Bu yüzden genç kızla hiç bir geleceği olamazdı. Niklaus Mikealson başarısız olmuştu. O bu haldeyken, Caroline'a yaklaşmak cinayete teşebbüs olurdu.Caroline boşlukta hissediyordu. Hayatı hep böyle olmuştu, çevresindeki herkesin doğaüstü bir kişiliğe daha bürünmesi haricinde eskisinden pek bir farkı yoktu hayatının fakat o bazı şeylerin yolunda gitmediğini biliyordu. Tekrar asla on yaşındaki Caroline gibi hissedemezdi. Lise sona doğru altı yıl boyunca neler yaptığını düşünmeye başlayınca hep çıkmaza giriyordu. Hayatımın o altı yılı bomboştu, sanki hiç varolmamıştı. Soruduğu sorulara cevap bulamayınca sinirleniyordu. Aklını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Bazı şeyleri daha az önemsemeyi öğrenmeliydi. Aklına bir fikir gelmişti. En yakın arkadaşı Elena'nın kardeşi Jeremy, bir dönem sorunları atlatmak için çözümü birkaç şeyde aramıştı; içki, sigara, uyuşturucu... Neden olmasın, diye düşündü kız. Nasıl olsa onu gerçekten önemseyen insanlarla aralarında yavaş yavaş duvarların örüldüğünü fark etmişti. Kafasını dağıtmak düşünmesini engelleyebilirdi.
-richrockerbitch