2014
Uyanır uyanmaz gözlerimi açmaya çalıştım. Başımı istila etmiş bir ağrı yüzünden yüzümü buruşturarak yüzüstü döndüm. Sonra fark ettim, yumuşacık bir şeyin üstündeydim. Gözlerimi tam olarak açamasam da elimin altında yumuşak ve kaliteli bir çarşaf gördüm. Üç kişiyi rahatça alabilecek bir yatakta yatıyordum. Başımı kaldırdım. Burası da neresiydi böyle? Hayatımda böyle büyük bir yatak odası görmemiştim. Bir duvarın çoğunu pencere kaplıyordu, bu sayede Mystic Falls'un büyüleyici yeşil manzarasına bakabiliyordunuz. Odanın dizaynında biraz eski dokunuşlar olmasına rağmen modern bir hava sizi rahatça sarmalayabiliyordu. Sağıma döndüğümde bir şöminenin önündeki tekli koltukların birinde sarışın bir adam oturuyordu. Önünü odayı sımsıcak yapan şömine ateşine dönmüştü. Elinde bir bardak viski vardı ve parmaklarıyla bardağa ritim tutuyordu. Bardaktaki az miktarda sıvıyı bitirdi ve ayağa kalktı. Topuklarının üzerinde bana döndü. Sakalı biraz daha uzamıştı. Laciverte kaçkın gözleri ve pespembe dudakları solmuş, saçları iyice dağılmıştı. Ama hala çok yakışıklıydı. "Ah, Caroline." Bana yaklaştı. Elindeki boş bardağı yatağın yanındaki komidine koydu. Yatağın ucuna oturdu. Elini uzatıp gözümün önüne düşen saç tutamını kavradı ve onunla oynayıp arkaya aldı. "Nasıl hissediyorsun, aşkım?"
Boğazımı naziklikten uzak bir davranış ile temizledim. Sesimin çıkabileceğini düşündüğüm zaman dudaklarımı araladım ve "Bana aşkım demezsen eğer daha iyi hissedebilirim." dedim.
Küçük bir kahkaha attı. Nedenini bilmiyordum ve bu görünüşümün komik durup durmadığını merak etmeme neden olmuştu. "Merak etme, komik durmuyorsun." Düşüncelerimi okuması sinir bozucuydu. Aramıza bir duvar örmek istedim. Pardon, aramıza değil, düşüncelerimle onun arasına. Dirseklerimden destek alarak doğruldum ama o beni omuzlarımdan hafifçe iterek tekrar büyük yatağa düşürdü. "Bu gece dinlenmeni istiyorum." Ciddi duruyordu.
"Klaus..." İtiraz edecek oldum. Parmağını usulca dudağıma bastırarak beni susturdu. Konuşmayacağımı anlayınca parmağını çekti ve bir süreliğine yüzümü izlemeye başladı. "Sen iyi misin?" Kendime hakim olamamıştım.
"Evet."
"Şey," Gözlerimi kaçırdım. "Çok bitkin düşmüş gibi görünüyorsun." diye itiraf ettim.
"Ödüm koptu. Başına bir şey gelmesinden korktum. Öğlen iki kez uyandın ama istifra ettikten sonra geri uyuyakaldın." Ne yani kusmuş muydum? Klaus beni görmüş müydü? Öğlen? Ne kadar süredir burdaydım? "Akşam alkolü fazla kaçırmışsın anlaşılan." Sesi sertti ve kızgın çıkıyordu. Kaşları hafifçe çatılmıştı ama bunu anlamak için onun yüzünü çok yakından, uzun bir süre izlemeniz gerekiyordu, benim gibi.
"Sen iyi misin?"
Bir kahkaha daha attı. "Tanrım," İç geçirerek ellerini saçlarından geçirdi. "Bu kadar kötü bir halde olmana rağmen beni mi düşünüyorsun, Caroline?" Ona başımı salladım gözlerim kapanmak üzere olsa bile. Küçük bir gülümseme belirdi yüzünde. Gözleri parladı biraz. Dudağının bir ucu yukarı doğru kıvrılmıştı. Eğilip anlıma bir öpücük kondurdu. "Ben yarım saate turp gibi olurum. Sen keyfine bak." Yataktan kalktı ve kapıya yöneldi. O kapıdan çıkana kadar poposunu izledim ve kıkırdamalarımı bastırdım. Klaus odadan çıkınca tekrar yüzüstü döndüm ve kendimi uykunun tatlı kollarına teslim ettim.
Elimin bir şeye çarpmasıyla kendimi uyanmaya zorladım. Gözlerimi açtığımda Klaus'u yanımda yatarken gördüm. Saçı daha düzgün duruyordu. Tıraş olmuştu. Dudaklarının pembeliği geri dönmüştü. Uykusunda bir melek gibiydi. Şimşek çakmışa döndüm. O kötüydü. Nasıl bu kadar rahat davranabiliyordum? Gitmem gerekiyordu, ondan kaçmam gerekiyordu. Kayarak yatağın ucuna geldim ve hızla kalkmaya çalıştım ama bileğimden beni kavramış olan el buna izin vermiyordu. Tam ona bakmak için dönecektim ki beni çekti. Yatağa düştüm. Üstüme çıktı. Ağırlığını vermiyordu. Daha çok hareket etmememi sağlamak için bunu yapmıştı. "Nereye gittiğini sanıyorsun?" Kızmıştı. Dudaklarındaki gülümsemeye rağmen bakışlarından anlayabiliyordum.
