Mükemmel Erkek

1.3K 77 2
                                    

2010

"Bekle." Genç kız itaat etti. Niklaus karşılarındaki kapıyı sonuna kadar açtı ve odanın ışıklarını yaktı. Kıza geri dönünce elini onun beline yerleştirip kızı hareket ettirdi. Caroline küçük adımlarla ilerledi. Odaya girdi. "Hani hep bütün gece uyumak yerine ne yaptığımı sormuştun ya," Adam kızı odanın ortasına geldiklerinde bıraktı ve arkasına geçip gözlerindeki bağı çözdü. "Ta-da."
Caroline önce ışığın gözlerine dolmasıyla rahatsız oldu ve gözlerini kırpıştırdı. Gözleri birazcık yanmıştı. Sonra gözleri büyüdü ve ağzı açıldı. Gördüklerine inanamamıştı. Bir kaç kere daha kırptı gözlerini. Etrafı baştan aşağı kontrol etti. Her yeri inceledi. Burası resim atolyesi gibi dizayn edilmiş bir odaydı. Bir iki adım ilerisinde kocaman bir şövale vardı. Şövalenin sırtını verdiği duvardaki kapı balkona açılıyordu ve Mystic Falls'u ayaklarının altına alıyordu. Eşsiz bir manzaraydı. Şövalenin altında bir kutu vardı. Birkaç farklı renkte guaj ve akrilik boyalar sıçramıştı. Odanın ortasında geniş bir masa vardı. Masanın üstü farklı boyutlarda fırçalar, fırçalıklar, fırça yıkama kabı, gessolar, binderler, imza kalemi, kurutucular, geciktiriciler, spatüller, temizleyiciler, incelticiler, vernikler, pensler ve iki üç tane palet ile doluydu. Solundaki ve arkasındaki duvara dayalı bir sürü irili ufaklı tuvaller vardı ve hepsinde resimler çiziliydi. Caroline tuvallere yaklaştı. Eğildi ve hepsine tek tek baktı. İlk başta bir iki tane doğa resmi vardı. Sonra yerlerini gemiler ve kayıklar aldı. Bir grup insan resminin ardından harika manzara resimleri geldi; Kansas, Bourbon Caddesi, Capri Adası, Nullarbor Uçurumları, Yosemite Milli Parkı Şelalesi, Kelimutu Krater Gölü, Devin Geçidi, Bolivya Tuz Gölü, Taş Orman, Kristal Mağara, Ay Vadisi... Ve son grup şöyle bir resim ile başlıyordu: Gece karası bir at, yıldızsız bir gecede şaha kalkmış. Önünde diz çökmüş bir kız hayranlıkla ona bakıyor. Kızın sarı saçları ve masmavi gözleri var. Son gruptaki tüm resimler Caroline ile ilgiliydi. Genç kız kimisinde on yaşlarında çıktığı elma ağacından sallanıyordu, kimisinde ise aynı geçen günkü gibi Mikaelson'ların bahçesindeki gülü koklarken elini kanatıyordu. Caroline büyülenmişti. "Klaus," Adı genç kızın ağzından dökülünce adam hızla onun yanına gitti. Kendisinin olduğu resimlere tekrar tekrar bakarken Niklaus'un onu arkasından izlediğini ve karşılaştığı bu güzelliği resmetmek için zihnine kazıdığını bilmiyordu. "Sen... Bunlar..." Caroline derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı. "Harika."
Adam gülümsedi. "Dünyayı bir çok kez dolaştım. Adım adım..." Genç kızın kollarını kavrayıp kaldırdı ve onu kapının sağında duran duvara doğru çevirdi. "Ama bu uzun yaşamım boyunca hiç bu kadar güzel bir varlıkla karşı karşıya kalmadım."
Caroline'in bir kez daha ağzı açıldı. Kaşları gözlerinin büyümesi ile kalktı. Daha önce böyle bir şeyle karşı karşıya kalmamıştı. Elleri istemsizce açılan ağzını örtmek için kalktı. Bu baştan çıkarıcı bir şeydi. Karşısında duran Caroline'in ustaca yapılmış bir freskiydi.
Niklaus sözlerinde içten ve doğruydu. Bu genç kız mükemmeldi. Ona asla yapmayacağı şeyler yaptırıyor, onu heyecanlandırıyor ve onun tüm sorunlarına tedavi oluyordu. Caroline'i ilk gördüğü an onda bir şeyler olduğunu fark etmişti. Ona ilk başta abilik yapmıştı çünkü o farklı ve zekiydi. Zaman ilerledikçe çoğu günleri onunla geçmişti ve Caroline büyüdükçe hisleri değişmeye başlamıştı. Caroline ergenliğe girince tüm vücut hatları belirginleşmişti. Göğüsleri büyümüştü, vücudu kıvrımlı olmuştu, kalçaları dolgunlaşmıştı ve bacakları uzamıştı. Niklaus onu her inceleyişinde kendini rüyalara kaptırıyordu. Niklaus Mikaelson asla hayal kurmazdı halbuki. O sadece ister ve elde ederdi. Caroline'i istiyordu ama elde edemiyordu, elde etmeye korkuyordu.
"Niklaus Mikaelson," Adam şaşırdı. Caroline ona ilk defa tam adıyla seslenmişti. Kız ona dönünce gözlerindeki ışıltılara odaklandı. "Seni seviyorum." Caroline parmak uçlarında yükseldi. Yine de aradaki boy farkını kapatamayınca adamın ensesini kavrayıp kendine çekti ve dudaklarına küçük, yumşak ve masum bir öpücük kondurdu. Caroline bunu neden yaptığını bilmiyordu, sadece içinden gelmişti, ama ne hissettiğini gayet iyi biliyordu. Genç kızın kalbi saf sevgiyle doluydu. Niklaus'un aslında zeki, kibar, anlayışlı, dürüst ve duygusal biri olduğunu biliyordu. O mükemmel erkekti.

Hiding My Heart (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin