ALDATMAYAN ERKEK

İNTİBA

"İlk intiba düşüncelerimizi etkileyebilir, hayallerimizi asla."

Şarkı önerisi: Barış Manço- Gibi Gibi

OĞUZ ACAR

Asansörün kapanışını ve Asya'nın gözden kayboluşunu içim sıkılarak izledikten sonra-ki hala bu sıkıntıya bir anlam verebilmiş değilim- toplantı odasına geçmiştim ve sandalyeme oturup masanın ortasında duran parfüm şişesini izliyordum. Ne toplantıydı arkadaş, dahası ne psikologmuş. Sen git erkekleri cephe alan bir kitap yaz, sonra kliniğine gelen birini kov, ardından da karşıma geçip utan. Olacak iş mi? Ne düşüneyim ben şimdi? Ne güzel kendimce sinirlenip duruyordum. Hayır yani aklımı karıştırmak sana ne kazandıracak? Geliyorsun karşıma utancından kızarmış olarak ve mahçup oluyorsun. Bu adam ne düşünsün? Ne desin şimdi? Yine de pes etmek yoktu, yarın o kliniğe gidip kitabı niye yazdığını soracaktım. Hiçte umrumda değil ama Emre sağ olsun. Yada gidip bir cilt daha mı çıkar desem? Burcu meselesini kökünden hallederdim. Tam o sırada çalan telefon dikkatimi dağıttı. Elimi cebime atıp ekrana baktım. İyi insan lafının üstüne ararmış demek ki. Ya da bu konuda söylenen diğer sözümü söylemeliydim?

- Efendim damat.

- Ne yapıyorsun kardeşim.

Ne yapıyorum? Ne yapayım ya, başıma açtığın belalara yenisini ekliyorum.

- Toplantı bitti Ali'yi bekliyorum. Bu saatte hayırdır damat?

Yine bir şey isteyecek kesin. İstemese bile bir sorusu mutlaka vardı. Sabırla ve biraz korkuyla Emre'yi dinledim.

- Şu psikolog işini soracaktım Oğuz, Melis ile konuştum.

Ne yaptın?

- Ne konuştun?

Yerimden doğrulup pür dikkat Emre'nin vereceği cevabı bekledim. Allah'ım bir mucize olsa da konuşma kitap meselesini dese.

- Bana inanmıyor oğlum. O psikoloğa inanıyor ama bana inanmıyor.

Diye bağırdı, ah ulan zaten bende şans olsa...

- Tamam oğlum sakin ol ya. Ben konuşayım ister misin? Melis beni dinler.

Dedim içim sıkılarak, Melis ile konuşmayı Asya'ya tercih ederdim. Yarın da arar rendevuyu iptal ederdim. İşin doğrusu bu çapkınlık konusunda Emre'ye bende güvenemiyordum ama parmağına o halkayı taktıktan sonra bayağı değişmişti.

- Melis değil abi, Asya önemli olan. Bir daha dene kardeşim benim için.

- Zaten yarın buluşaca...

Hadi be! Bu ağzımın düğümü çözüleceği günü mü buldu?

- Ne dedin sen? Ciddi misin? Ne zaman, nerede, nasıl?