"Algılarınızı açık tutun. Zira, güzel günlerin ne taraftan geleceği pek belli olmuyor."
🎼Şarkı önerisi: Murat Boz- Üfle🎵
OĞUZ ACAR
Bir elim cebimde klinikten çıktığımda bütün gözler üzerimde dolaşıyor gibi hissediyordum. Sanki büyük bir konser alanında hayranları ile buluşan sanatçılar gibi. Ya da ilk imza gününe çıkan bir yazar gibi. "Görüşmek üzere Oğuz.' sesi hala kulaklarımda yankılanıyordu. Yani bu bir tesadüf değil aslında, çünkü Oğuz olmak bunu gerektirir. Elbette numarasını vermemesi hoşuma gitmedi, ya da gitti mi? Doğruyu söylemek gerekirse hoşuma gitti. Beni uğraştırmak istiyordu. Pekâlâ Asya, uğraştır beni o zaman.
Kapıya doğru yöneldiğim sırada 'Nerede acaba bu kız?' sorusunu alsa sormayacağım, hatta yıllarca görmesem aramayacağım kişinin ağzından ismimi duydum. Şuan mantıklı olan arkama bakmadan gitmek olsa da yerin dibine batasıca vicdanım buna izin vermedi.
-"Oğuz Bey."
İlknur'a doğru dönüp gülümsedim.
-" Size bir şey sormam gerekiyor, müsait misiniz?"
İlknur'a baktım, müsait miyim? Sanırım, kahretsin ki müsaittim.
-" Tabi." Deyip aynı anda zoraki gülümseyerek -ki bir alkış da burada alabilirim- Mert'in boş bıraktığı koltuğa yaklaştım. Madem o kadar tanıştık selam vermeden geçmek olmazdı.
-" İyi günler Mert." Dedim. Aynı şekilde bana karşılık verdi.
-" İyi günler Oğuz"
Kirli sakalları ve spor giyimi ile karşı cinsin ilgisini çekebilecek bir erkekti. Hakkını yememek lazım, spor yaptığını beş kilometreden anlayabilirsiniz. Dağınık saç ve bir erkeğe hiç yakıştıramadığım mavi gözleri vardı. Sanki biraz bakımlı mı? Bu adam gece gündüz kuaför kapılarında yatmıyor ise ben de bir şey bilmiyorum!
İçim yanarak Mert'in kliniğe girişini izlerken bende İlknur'un karşısında duran koltuğa oturdum. Nedense içimde bir yerlerde susmayı beceremeyen ses ' Siz Mert ile daha çok karşılaşacaksınız.' diyordu. 'Aman Allah korusun!" Deyip önüme baktım.
-" Seni dinliyorum." Dedim. Aslında bunu yapmak istediğime pek emin değildim ama neyse.
-" Bizim akşam yemeğini soracaktım." dedi otuz iki dişini önüme sererek.
'Bizim akşam yemeği?' Hangi bizim akşam yemeği?
-" Anlamadım." Evet, anlamadım. Ne demek yemek yemek!
-" Hani sizi Asya Hanım ile konuşturunca yemek yiyecektik ya." Diyerek o kara günü hatırlattı. O gün dün oluyor işte.
Sesli bir kahkahanın ardından İlknur'a baktım,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALDATMAYAN ERKEK
عاطفية=Romantik komedi=™ Bu kitaptaki kişi ve olaylar -umarım- tamamen hayal ürünüdür..-------------------------------------------------------------------------------- --------------------------------- ----------------- KONU TAKLİDİ HALİNDE YASAL İŞLEM BA...