İstediğim Tek Şey Az Biraz Mutluluk

Dört Mevsime Sarkan Yaz Aşkları

Lise kadar acımasız bi yarışma platformu henüz göremedim. E haliyle itiaf etmek gerekirse ön elemeleri geçmek bile iki senemi aldı . Üç okulun sonunda bir okula tutundum(-mak zorunda kaldım..) Sizin liseleri bilemem de bizim lisede adımınızı atsanız güzel kıza çarpıyordu . Platin sarısı saçlar , götün bir tık altında etekler , hepsinde maşallah erik gibi popo , sütyenden bağımsızlığı ilan etmek için bağıran memeler . (Tamam biraz Amerikan Pastası havası yaratmış olabilirim kimse koridorlarda sevişmiyordu ama ben bir kadınım ve abartmak doğamda var !) Bende tabi dedemin kırk beş yaşındaki dolgun kaşları , çöp gibi bacaklar , tepsi gibi memeler.. Genlerimiz sağolsun geç erginleşiyoruz. Şimdi size sorarım dostlarım ! Ben öyle bir lisede nasıl hayatta kalayım ??? Neyse istedim ki aklınızda o mükemmel güzelliğim canlansın . Birde sen git salak gibi o tipinle bizim dönemin en yakışıklı çocuğuna aşık ol. Kimsin sen kimsin !?? Bu nasıl bir Yıldız Tilbe özgüveni yarabbim !!! Erkek gibi bir insan olduğum için okulun basket takımı olsun futbol takımı olsun sınıfın bütün erkekleriyle kankiydim. Dünyanın en güzel taktiğiymiş meğer. Erkek kankiler bulun genç kız kardeşlerim onlar yatırım ! Gittim hemen ordaki kankilerimden haber saldırdım bu çocuğa .Bak bak özgüvene bak şimdi onu yaparken kendimi görsem o kaşlarımdan tutup yerlerde sürüklerim tabi orası ayrı. Ay dayanamayacağım isim vereceğim. Deniz T. yavrum benim o zaman ne taş çocuktu. İki gün geçti benim kankiden haber yok . Çocukta sıra arkadaşım dakika başı zebellak gibi tepesinde " eee noldu ne dedi 'en taş fame çiftler ' facebook hesabıda bizim resimlerimizi koyacak mı ???" triplerindeyim . Ah yavrum bir gün dayanamadı patladı tabi buda. "Kızım çocuk seninle o maymundan mı bahsediyorsun diye dalga geçti be bir git kaşlarını al" dedi... Arka fonda Neşet Ertaş babamızı dinleyerek kuaför yollarını tutup annemin bütün baskılarına rağmen kendimi yoldurtarak insan olma yolunda ilk büyük adımımı attım. Heheyt kimmiş maymun tatlı çocuk ( spoilerın Allahını veriyorum ) sen ağlarken benim evde Demet Akalın dinleyeceğim günlerde gelecek.
Zolu geçen iki senelik lise hayatımın arasında her sene gittiğimiz huzurevlerine hasret bırakabilecek Ayvalık'taki yazlığımıza gittik . Ay bende de ağlamalar bir dramlar , yok efendim ben gitmemler , orda ne yapacağım emekli yerinde ne işim olurlar , lanet olsun bu hayat öldürecem kendimiler. Görende İstanbulda Reina'dan çıkmaz o yer senin bu yer benim eğlenecek bir tip.. İlkokuldan beride hayatımda olan sarı çiyan bir arkadaşım var , neden sarı çiyan olduğuna dair bütün bilgileri en ince ayrıntısına kadar (bu bir intikam BİTCH) anlatacağım şimdi biraz bekleyin . Annelerimizde çok yakın arkadaş , teselli hediyesi bunuda benimle götürüyorlar tatile. O zamanlar da Canon fotoğraf makinesi furyası başlamış herkes profesyonel makinesi olan birilerine yalaklık yapmanın peşinde. Bizde yeni almışız , bu sarı çiyanla bütün gün yapacak bir şey bulamayıp (memelerim tepsilikten kavunluğa yükseldi bu iki senede , gururla bikinili fotoğraf çekildiğimi belirtmek istedim.. ) amele gibi güneşin böğründe fotoğraflar çekmiştik. Akşamda dedik bir hava alalım oda sarı tabi turp gibi olmuş iki götün rüzgar hissetsin diyip dışarı çıktık.
Yazlığımızın en nezih en güzel ve tek eğlence mekanı GÜNBATIMI CAFE & BAR. Barlar bar olalı böyle zulüm görmemiştir dostlarım. Neyse biz bir gittik sünnet düğünü var yan taraftada böyle masalar atmışlar iki adet erkek dikmişler gözleri ordan bizi izliyorlar. Tabi bizim çiyan durur mu başladı oda bunlara gözlerini dikmeye . İçimden yazıyorum Samanyolu tvyi aratmayacak kötü kötü senaryolar. Bizimkide diyor ki pembeli benim mavili senin. Ben burda namusumuzu belkide organlarımızı düşünüyorum karı toprak paylaşımı yapıyor. Hayatımda erkekle mi cilveleşmişim üstüme gelmeyin . Neyse bizim sarı çiyan kesişirken bende aldım profesyonel makinemizden fotoğraf seçiyorum. On beş dakika geçti geçmedi Allah dedim önümde bir çift ayak..