Özür Dilenenler Kaybedenlerdir

87 4 0
                                    

Karşımdaydı . Yine karşımdaydı . Nefret ettiğim ama deli gibi aşık olduğum adam yine boncuk boncuk gözleriyle karşımdaydı . Nefes almam gerekiyordu , beynim uğulduyordu durmalıydım . Sanki bir dakikadır orda beklemiyordukta bütün ömrüm orda geçiyormuş gibiydi . Ağzını açtı ve etil alkol kokusuyla birlikte " Beril " dedi .
İsmimi duymak bu kadar hoşuma gidemezdi . Bir aydır özlemlerim o kadar büyümüş ki onun ağzından çıkan herhangi bir kelimeyi duymak bile mükemmel bir hazdı. Ne yapıyordum ben ? Yine kanmamalıydım . Aynı hatayı bir kez değil sayamadığım kadar çok yapmıştı . Şimdi bu kapıyı kapatmazsam beni üzmesine tekrar izin verecektim . Beni sevip sevmediğinden bile emin olamadığım , her zaman beni yüzüstü bırakan bir adam için beni koruyan seven bir adama ihanet etmemeliydim . Üç saniye içinde bütün senaryolar , bütün o çektiğim acılar , geceler boyunca ağlayarak uyanmalarım teker teker aklımdan geçti . İçeri doğru bir hamle yaptı . Bütün gücümü toparlayarak elimle göğsünü ittirdim .
- Benden uzak dur .
Kapıyı üzerine kapattım . Sonra vücudumu banyoya sürükleyip gözyaşlarım bitene kadar ağladım . Onu azıcık tanıyorsam kapıda beklediğine emindim . Kapı deliğinden baktığımda bile onu görürsem kendimi daha fazla tutamayacağımından da emindim ama . " Özlemek" nasılda iğrenç nasılda güçlü bir duygu . Sanki kaburganız yerine satır bıçakları koymuşlarda her nefes aldığınızda akciğerinizi paramparça ediyor . Kokusunu , sıcaklığını duymadan ruhunu hissedebilmek birinin . Diğer yandan bir o kadar umutlu bir eylem ; bir yerlerde nefes aldığını bilmenin umudu...
Ertesi sabah için Damla'ya söz vermiştim Beşiktaş'a gidip incik boncuk ıvır zıvır alacaktık .( Yeni yeni hobiler edinip erkeklere muhtaç olmadığımızı kanıtlama çabasının son levelındaydıkta.) Saat 13.30 da vapur iskelesinde bizim gerizekalıyı beklerken karşıdan bir papatya buketi bana doğru yaklaşıyordu . Ama hani gerçekten yürüyen buket . İçimdende kıskançlığın verdiği hırsla sövüyorum " yuh artık nasıl bir görmemişlik , çelenk yaptırsaydın ayı ". Baktım çiçek çocuk baya baya bana doğru yaklaşıyor , bir indirdi buketleri karşımda Koca Dudak . Evet arkadaşlar asla yardım etmeyeceğini bildiğim erkeklere alman güreşçisi gibi yaklaşan Damla Koca Dudak'ın suç ortağı olmuş . Artık ne dediyse herkesi aylarca " sakın telefonlarını açmayın " diye tembihleyen Damla Koca Dudağa yardım ediyordu . Sonra öğrendim ki dün gece Koca Dudak benim yanımdan çıkıp Damlanın evine gitmiş . Saatlerce konuşup beni nasıl sevdiğini özlediğini bensiz bir hiç olduğunu anlatıp durmuş . Damlayıda kendine inandırdıktan sonra " affettirme günü " temalı bir plan yapmışlar . Ona inanmam için benden sadece bir gün istedi . Bende " olmaz benim sevgilim var git" diyemedim ...
Masallarda ki gibi bir gün geçirdik tabiki de . Böyle bir yeteneği vardı ; insanları etki altına almak. Affettim tabi ki de. (Küfürlerinizi duyabiliyorum arkadaşlar sakin.. ) Deniz T. yide göt gibi ortada bıraktım . Çocuk her gece içip içip beni arıyordu tabi daha bilmiyordu Koca Dudakla barıştığımı . Bende en son telefonunu açıp " Yarına Kalsa da Yanına Kalmaz " şarkısını dinletip KİMMİŞ MAYMUN HEHEYT dansları yaptım. Tabi bundan öyle kolay kurtulamayacaktım ama sonra geleceğim oraya ...
Aradan üç ay geçti . Benim için şu hayatta ki en önemli şey net net söylüyorum  DOĞUM GÜNÜM. ( Hani bunu okuyan insanlar olurda doğum günümü unutmak gibi bir gaflette bulunursa başlarına gelebileceklerin ön uyarısı olsun . 13 ekim . ) " Ben doğum günlerini kutlamayı sevmiyorum yiaa " diye ağzını yaya yaya konuşan gerizekalıların da bu dünyadan sürülmelerini istiyorum . Bu kadar önemli kutsal bir günü de her sene mutlaka büyük büyük bir şölenle kutluyorum . Yine şölen için kızlarla mekan arayışına çıkmıştık ki biricik sevgilim beni aradı ." Acil görüşmeliyiz seninle bir şey konuşmam gerek gel"
Duymaktan en nefret ettiğim , ortamda ki bütün havayı bir anda emen o iğrenç o lanet o pislik cümle " Seninle bir şey konuşmam gerek ". Bu cümleden sonra başınıza iyi bir şeyin gelme ihtimali mükemmel erkeği bulmakla aynı olasılığa sahip . Telefonu kapattıktan sonra bütün bağırsaklarım harekete geçmişti stresten ve bütün hazırlıkları yarım bırakıp Koca Dudağın yanına ışınlandım . Doğum günümü planladığımız güne aile yemeği olduğunu o yüzden gelemeyeceğini , öncesinde buluşup " kendi aramızda ve küçük " bir kutlama yapıp sonra beni eve bırakacağını söyledi . Gözyaşlarım yanaklarıma hücum etmek üzereydi ve bunun yüzünden ağlayan şımarık kız olmakta istemiyordu açıkçası . O yüzden hemen tuvalete gittim . Döndüğümde bu teklife evet demiştim bile . Bir erkek için kendi zevklerinizde ödün vermeye başladığınız anda kaybetmeye başlıyorsunuz demektir .Yapmayın kız kardeşlerim , yaptırmayın !
Yiğidi öldür hakkını yeme bana mükemmel bir doğum günü süprizi hazırlamıştı . Swarovski 'den minnakçık bir kolye , bir kilo makaron ve kırmızı güller... Kendi aramızda küçük bir kutlama yaptık . Buruktum ama önemli değildi sevdiğim adam yanımdaydı ve benim ağzımın içine bakıyordu . APTALSIN BERO APTAL ! Küçük eğlencemiz son bulduğunda eve dönmek için taksiye bindik . ( Beni eve bırakmadan asla eve gitmezdi . Şimdi dönüp bakınca onu atlatıp bir boklar yemediğimden emin olmak için kapıdan girişimi bile izliyordu sanırım . Kişi kendinden bilir işi. ) Aradan bir hafta geçti . Koca Dudak ve ailesi beni akşam yemeğine çağırmıştı . Kaynanam benden tiksiniyordu ve bunuda belli etmekten asla çekinmiyordu . ( Bu bölümü de ayrıca inceleyeceğim bekleyin ). Yemekte zeytinyağlı kereviz , pilav ve et vardı. Kerevizden tiksiniyordum etide zorunluluktan yiyordum ve sevgili kayınvalideciğim bunu çok iyi biliyordu . YEDİM . Sonra bir anda Koca Dudağın kardeşi ufaklık lafa atladı.
- Koca Dudak abi Sinem abla nerde ????

İstediğim Tek Şey Az Biraz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin