5.Bölüm: Bir de sen gel kafamı karıştır

454 63 11
                                    


İçeriye girdiğimiz de tüm gözler üzerimize çevrildi. Göz önünde olmayı pek seven biri olmadığımdan Leonard' ın koluna daha sıkı sarıldım ve o da gülümsedi. Bize doğru gelen birkaç kişi vardı. 

Aralarından kırmızı uzun bir elbise giymiş kız: "Hoş geldin Leo, merhaba Leo' nun arkadaşı." dedi. 

Bana merhaba derken sanki pis bir yaratığa bakıyor gibiydi, Leonard' a ise abartılı bir gülümsemeyle bakmıştı. Bu anlam veremediğim bir biçimde içimi öfkeyle doldurmuştu. 

Leo diyor bir de, bèndàn!(3)

Kıza yapmacık bir gülümsemeyi yüzüme kondurarak "Merhaba" dedim. Leonard da ifadesiz bir biçimde "Hoş bulduk" dedi.

Kız beni hiçe sayarak: "Leo seninle bir şey konuşabilir miyim, özel olarak?" dedi.

"Özel olarak" lafını bana bakarak söylemişti. "Belasını arıyor galiba çünkü kabusu olmak benim için büyük bir şereftir" diye içimden geçirdiğimde bu şiddetli duygumun kaynağının kıskançlık olduğunu sonunda fark ettim. Daha önce hiç kimseyi başka birinden kıskanmamıştım. Bu duygu benim için çok yeniydi.

Leonard neyse ki yine o ifadesiz bakışlarıyla: "Benim seninle konuşmamı gerektirecek bir şeyin kaldığını sanmıyorum." dedi. 

O böyle deyince içime su serpilmişti ama bir yandan da merakım gittikçe artıyordu.

    "Ama, Leo-"

    "Aması yok Bridget! Sana her şeyi düzgünce açıklamıştım. Şimdi izin verirsen Jessica ile dans edeceğim." diyerek kızın sözünü kesti. Bu söylediğine istemsizce gülümsemeden edemedim. Böylece müzisyenler çalmaya başlayınca beni sahnenin ortasına çekti ve mükemmel bir uyumla Vals yapmaya başladık.

 Kendimi rüyada gibi hissederken kız hakkında hiç bir şey sormadığım aklıma geldi ve merakıma her zamanki gibi yenik düşüp: "Fazla burnumu sokmuş gibi olsun istemem ama o kız kimdi?" diye sordum.

    "Önemli biri değil, gerçekten. Geçen sene bir kere beraber Sicilya adalarını gezmiştik -onun zoruyla- ve o zamandan beri peşimi bırakmıyor. Halbuki ben hiç ona onun bana baktığı gözle bakmamıştım."

Zaten bu çocuğu beğenmemek için kör olmak gerek. En azından Leonard onu beğenmiyor.

    "Pekiyi, anladım..."

Leonard muzır bir gülüşle bakarak: "Yoksa siz beni kıskandınız mı leydim?" dedi. 

Duygularımın yüzüme vurulmasının şaşkınlığıyla bir süre yüzüne anlamayan gözlerle baktım. Sonra kendimi hemen toparladım. 

    "Ne münasebet! Sadece şaşırmadım o kadar." diye biraz seslice söyledim.

    "Tabi, anladım ben sizi." diyordu ama hala muzır gülüşü yüzündeydi. Biraz sinirimi bozmuş olsa da hala çok... Çekiciydi.

    "Diyelim ki bir miktar kıskandım sizi, ne olmuş?" dediğimde o ise bu sırada beni döndürüp belimden tutup hafifçe yatırıyordu. Bu anın büyüsüyle sarmalanmışken o yine kulağıma hafifçe eğilerek:

    "Kıskanmanıza hiç gerek yoktu çünkü sizden başkasını gözüm görmüyor..." dedi. Birkaç saniyeliğine kalbim atmaktan vazgeçmişti sanki. Yüzümün de içim gibi yanmaya başladığından kesinlikle emindim. Bu kadar kolay etkilenmem gerçekten beni rahatsız ediyordu. Işıltılı bir gülümsemeyle ona bakıp tam bir şey söyleyecekken eş değişimi sırası gelmişti.

Bir anda kendimi derin duygulu, koyu mavi gözlere bakarken buldum.

Bu da kimdi böyle derken: "Merhaba Leydi Jessica, ben de sizinle tanışmayı bekliyordum. Ben Sör Nicholas Jordan." dedi o güzel gözlerin sahibi.

    "Tanıştığımıza memnun oldum Sör Nicholas, ama ismimi nereden biliyorsunuz?"

    "Sizin hakkınızda sandığınızdan daha çok şey biliyorum leydim."

derken bir yandan da beni döndürüyordu. 

Çok güzel! Bir de sen gel kafamı karıştır.


Aşk Randevu VermezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin