7.Bölüm: Aşk böyle bir şey mi?

444 61 14
                                    

Not: Multimedia'da Jessica'nın tanıtımı var. Kitabımın instagram sayfası olan @ask_randevu_vermez de bununla ilgili çok daha fazla içeriğe ulaşabilirsiniz.


Eve dönüş yolunu yarılamıştık bile ama Leonard' ın ağzını bıçak açmıyordu. Doğruca yere bakıyordu ve ayaklarını hızlıca yere vurup yumruklarını sıkıyordu. Bu görüntüsüne daha fazla dayanamayacağım için: "Sör Leonard... İyi misiniz?" dedim yavaşça.

    "Evet... Ben sadece... Senin için gerçekten çok endişelendim."

Bana ilk defa sen dedi!

    "Niçin benim için endişelendiNİZ?" dedim "siz" vurgusunu belli ederek.

    "Nicholas... Ondan uzak durmalısın Jessica."

Ah! Jessica demesi bile büyülüyor insanı.

"Toparla kendini şapşal! Burada önemli bir şeyden bahsediyorsunuz!"  diyen gıcık iç sesim her zamanki gibi haklıydı.

    "Ama neden ondan uzak durmamı istiyorsuNUZ?"

"Artık sizli bizli konuşmayalım" diyene kadar ısrarla vurgulayacaktım siz kelimesini.

    "O... Bunu şuanda sana açıklayamam ama lütfen bana güven."

Bir süre bekledim sonra: "Pekiyi." dedim sadece. Zaten bu kadar içtenlikle benden bir şey isterken nasıl hayır diyebilirdim ki!

Tekrar gülümsemesi yüzüne yayıldı:

    "Ve lütfen artık sizli bizli konuşmayalım leydim."

İşte beklediğim cümle geldi!

    "Buna ben de sevinirim." dedim ihtişamlı bir gülümsemeyle. 

Bu olaylar olunca önemli bir şey aklımdan çıkmıştı: Leonard bana sizden başkasını gözüm görmüyor demişti. Konuşmamızın üzerinden biraz zaman geçtikten sonra: "Gerçekten gözün benden başkasını görmüyor mu?" dedim yavaşça bakışlarımı ona çevirirken. 

Birden elimi tuttu ve kalbinin üzerine götürerek ellerimi açtı. Kalbi avuçlarımda atıyormuş gibi hissediyordum.

    "Daha yeni tanıştığımızı ve sadece 2 kere görüştüğümüzü biliyorum ama sanki kalbimde tamamen sen varmışsın gibi. Bu nasıl anlatılır hiç bilmiyorum ama... Kalbim sensin ve sanki tüm vücuduma kan değil sen pompalanıyorsun."

Nefesim kesilmişti. Bana bu kadar çabuk nasıl bağlanmıştı?


- 2 yaz önce/ Jessica'nın dünyası -

    "Oğlum, sana şu topu daha sert vur diye kaç kere anlatacağım?"

    "Ne yapayım? Endişeden doğru düzgün oynayamıyorum ki!"

    "Neyin endişesiymiş bu?"

     "Boşver..."

Siyah saçlı çocuk başını eğip ayağının ucundaki futbol topuna baktı. Daha sonra kafasını kaldırdığında bir şey fark etti.

    "Hey baksana! Şuradaki kız kim?"

    "Hangisi?"

Saçları biraz fazla uzamış sarışın çocuk etrafına bakmaya başladı.

    "Şu hani sahanın kenarında oturup kitap okuyan?" diyerek siyah saçlı, sarışın olan görsün diye daha fazla açıklama yaptı.

    "O mu? Adı Jessica mı neydi. Görünüşüne aldanma, fazlasıyla tuhaf bir kız. Bizim okulda 9.sınıfa gidiyor ama yanında bir arkadaşını bile bir kez görmedim. Burnunu o kitaplardan hiç kaldırmıyor. Sanki başka bir dünyadan buraya ışınlanmış gibi."

    "Hey! Niye öyle diyorsun? Kızın belki hiç bilmediğin bir problemi vardır..."

    "Aman! Neyse, bana ne ki?"

Siyah saçlı çocuk meraklı gözlerle bir süre Jessica' yı seyretti. O sırada sarışın çocuk bir ayak darbesiyle onun ayağından topu çaldı.

    "Güzel bir kız olabilir ama oyuna odaklanmazsan böyle topunu çalarlar işte!"

    "Görürsün sen!" diyerek siyah saçlı sarışını kovalamaya başladı.


- Jessica'nın bulunduğu dönem - 

    "S...Sen... Bana aşık mısın?"

    "Hem de delicesine!"

Bunu duyunca bir an kendimi tutamayıp boynuna atladım. Ona karşı boş olmadığım bir gerçekti ama asıl sebep birinin beni sevdiğini duymanın üzerimdeki etkisiydi. Ona sarılınca bir an şaşırıp kolları havada kalmış olsa da sonra hemen belime doladı ve beni iyice kendine çekip sımsıkı sarmaladı. Böyle kaç dakika kaldığımızı bilmiyordum ama huzuru koklamış gibi hissediyordum. Araba durmuştu ama o beni hala bırakmıyordu.

    "Leonard... Sanırım geldik."

    "Ah! Evet, doğru ya."

Beni bırakıp arabadan indi ve kapıyı açtı. İnerken elini tuttum ve kapıyı kapattım. Elimi bırakmadan yavaşça evin kapısının eşiğine doğru yürüdük. Kapının önüne gelince:

    "Ee... Bugün çok karışık olmuş olsa da yine de çok güzeldi." dedi.

    "Benim için de öyleydi." dedim gülümseyerek ve parmak uçlarımda yükselip yanağına bir öpücük kondurdum. Hemen ardından kapı açıldı:

    "Hoşçakalın, Sör Leonard."

O da reverans yaparak: "Hoşçakalın leydim." dedi. Ben tam içeri geçerken: "Leydi Jessica, seni- şey yani- sizi bir daha ne zaman görebilirim?" diye seslendi.

    "İstediğiniz zaman..."

O yine müthiş gülümsemesiyle başını eğdi. Arkasını dönünce evin kapısını kapattım ama sonrasında hemen pencereye koştum. O da tam arabaya binerken bizim eve bakıyordu. Gülümseyerek el salladım o da salladı ve sonrasında arabasına binip uzaklaştı. Arkasından uzunca bir süre bakakaldım. 

Aşk böyle bir şey mi?

Aşk Randevu VermezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin