#13

185 17 17
                                    

Soğuksun çünkü kırılgansın diye...

Düşünmüştüm seni ilk gördüğümde...

Kör olmuştum ışığından o zaman...

Yavaş yavaş görüyorum...

Göze alıp sensizliği şimdi...

Seni terk ediyorum....

Radyoda çalan şarkı tam da beni anlatıyordu.

Ben kaçmıştım...
Sevdiğim adamdan kaçmıştım...
Ona geri dönebilecek kadar güçlü olduğumu düşünsem de...
değildim...
O gece o evden çıkıp bir daha hiç dönememiştim.
Yıllar geçti. Günler, aylar, haftalar diyorken yıllar...

Almanyaya Tolganin ailesinin yanına gidip yeni bir hayat kurmuştum.

Herşeyimi almıştı...

Sevdiğim adam...

Tüm mal varlığım, arkadaşlarım, evim...

Bu dünyada bana ait olan ne varsa ellerimden çekip almıştı...

Anlaşmayı bozup kaçıp gittikten sonra bana tek kalan annemin yıllar önce bana almış olduğu bir kolyeden ibaretti...

Cebimde param dahi yoktu o zaman...

Tolganin annesinden birkaç ay yardım gördükten sonra Almancayı sökmüştüm.Sonrasinda bir süpermarkette işe başlayıp hayatımı kazanmak için hıncahınç uğraşıp durmuştum.

Yüzlerce kapıdan yardım istemiş, birçok yapımcı sirketten iş talep etmiştim. Fakat garip olan insanlar adımı duyduklarında beni içeri bile almıyorlardı.

Belli ki Ali...
Hepsiyle anlaşmıştı...

Tonlarca borcuma karşılık cılız bir bedenle akşama kadar çalışıyor ve karşılamaya uğraşıyordum.
Fakat bugün yarın elbette kapıma dayanmaları yakındı...

Bir yıl içinde vücudum çökmüş, gözaltlarımda morluklar başgöstermiş, podyumlarda gururla gösterdiğim güzel fiziğim çoktan yerini kuş kadar hafif ve mahvolmuş bir bedene bırakmıştı...

Alpha ise günden güne büyüyordu benim aksime...

Her gün geçtiğim yolda bile kocaman pankartlar açılmış onun boydan boya upuzun resimleri asılmıştı.
Bir keresinde akşam saatlerinde eve dönerken ortalıkta kimsecikler yokken bir tanesini söküp eve götürmüştüm.
Onun güzel simasını unutmam mümkün değildi zaten...
Fakat o güzel gülüşünü yansıttığı bir fotoğrafı ortada birakamazdim...

Ben bunların olacağını bile bile bırakmıştım Ali'yi...
Anlaşma bozulmuştu...
Ve Ali Eroğlu bu anlaşmanın bedelini bana misliyle ödetiyordu...

Ama ona kızgın değildim...
Hiçbir zaman ona kızmadım...
Kizamam da...

Bildiğim otobüsten inip evin olduğu sokağa doğru yürümeye başladım. Saat epey geç olmuştu. Hava soğuktu. Kölnde daima havalar soğuk olurdu. Buna alışmak için epey zaman geçirmem gerekmişti. Fakat eninde sonunda battaniye misali montlara karı delmek için yapılmış botlar ve postallara alışmış ve bunları hayatımın günlük kombinleri haline getirmiştim. Kendime renkli bere koleksiyonu yapmıştım.

Bugün marketteki malların taşınma işlemleri vardı. Geç saatlere kadar bir kaç kuruş daha kazanabilmek adına mahvolmuştum.
Şimdiyse aklımdaki tek arzu eve gidip sıcacık bir kahve içmek ve ardından kendimi rahat bir uykunun kollarına bırakmaktı...

Şimdiden ayaklarım kendini taşımakta zorlanıyordu. Cebimden telefonumu çıkardığımda Leyla Ablanın birkaç kez aramış olduğunu gördüm. Beni merak etmişti hâliyle...
Onların evinde kalıyordum. Başka biryere taşınmama müsaade etmemişlerdi. Tolga özellikle sıkı sıkıya tembihlemiş olmalıydı. Leyla ablam de çocukluğumdan beri beni tanırdı. Eve çok yaklastığımdan dolayı Leyla ablaya geri dönmedim. Kapıya ulaştığımda cebimden anahtarimi çıkarıp hızlıca eve girdim. Işıklar kapalı olduğuna göre çoktan uyumuş olmalılar diye düşündüm. Mutfağa geçip ses çıkarmadan dolabı açtım. Karnım saatlerdir açtı. Ve midem artık zil çalıyordu. Dolabın kapağını açıp içinden atıştırmalık birşeyler aldım. Hızlıca masanın üzerine dizip kendimi plastik sandalyenin üzerine attım. Ay ışığında kahvaltı ediyor gibiydim. Fakat ışığı açıp Leyla teyzeyi meraklandırmaya gerek olmadığını düşündüm. Fakat ters giden birşeyler vardı.
Leyla Teyzemi azıcık tanıyorsam mutfağın balkon kapısını kilitlemeden uyumazdı. Ayrıca az önce kapıyı açtığım zaman ayakkabiligin fazlasıyla boş görünümü geldi gözlerimin önüne...
Hemen masadan kalkıp kapının girişine doğru yöneldim. Ayakkabılıkta az önce yerlestirdigim postallar dışında birşey yoktu. Bu kez kapıyı açıp önüne baktım. Fakat orda da kimsenin ayakkabısını göremedim.
Ayağımda duran terliklerin çıkardığı sesi umursamadan merdivenlerden yukarı doğru hızlıca çıktım. Leyla teyze ile Rıfat amcanın odasının önüne geldiğimde içimde ufacık bir umutla belki uyuyorlardir diye düşündüm ve olabildiğince yavaş bir biçimde kapının koluna yüklendim.
Kapı tamamiyle açıldığında odanın boş sureti gözlerimi doldurdu. İçeri girip etrafa bakındım fakat kimse yoktu. Bu saatte nerde olabileceklerini düşündüm fakat gidebilecekleri hiçbiryer bulamıyordum. Sonra cebimdeki telefonu çıkarıp birkaç saat önce beni arayan Leyla Teyzenin telefon numarasını buldum. Arama tuşuna basıp kulağıma tuttuğumdaysa işittiğim çalış sesi biraz olsun içimi rahatlatmıştı.

Ateş Böceği Ve KarıncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin