Jungkook okuduğu yazı ile utanarak gözlerini ona çevirdi. Taehyung ona bir çiçek misali gülümsüyordu.
Jungkook gülümsedi ve ayaklarını yere vurarak ritim tutmaya başladı. Başını 'evet' dercesine salladı. Taehyung da gözlerini çocuktan hiç ayırmadan gülümsedi. Jungkook'un bu halini ilk defa görüyordu. Uzaktan Jungkook, somurtgan ve soğuk biri gibi duruyordu. Fakat şuan karşısında yüzü kızarmış bir şekilde gülümsemesi bu düşüncelerini tamamen yıkmıştı.
Jungkook onunla konuşmak istiyordu fakat o kitapta sadece 'seni seviyorum' bölümüne bakmıştı. Kendi kendine gülümsedi. Keşke şuan cesurca o hareketi sana gösterebilsem,diye düşündü içinden. O an vücudunun acı ile sarsıldığını hissetti. Rahatsızca yutkundu ve dudaklarını yaladı.
O sırada masanın başına gelen beden ile başını kaldırdı. Gördüğü yüz şaşırmasına neden olmuştu. Bayan Yujin her zaman ki gibi şık giyimiyle çocuklara gülümsüyordu. Jungkook'u gören kadın şaşkınlıkla sordu, "Jungkook? Nasılsın?" Jungkook utanarak önce Taehyung'a baktı sonra cevapladı, "İyiyim efendim.. Siz nasılsınız?" Yujin masaya oturdu ve gülümsedi, "İyiyim.. Ne yapıyorsun burada?" kadın gülerek sorduğunda Jungkook daha da utandı. Nasıl bir cevap vereceğini kestiremiyordu. "Hmm.. Arkadaşım ile Taehyung'u görünce yanına gelmek istedik... Kendisi gitmek zorunda kaldı.. Ben de Taehyung ile kalmak istedim.." son kelimeyi öylesine sessiz söylemişti ki kendisi bile zor duyabildi.
Yujin başını sallayarak onayladı, "Bizde Taehyung ile beraber geldik buraya benim minik bir işim çıktı o yüzden dışarıdaydım. Buraya gelmene çok sevindim." gülerek devam etti, "Taehyung'un canı sıkılmaz en azından.. Canı sıkıldığında huysuz oluyor. Annesi yurt dışında olduğundan bir süredir onu dışarı çıkarıyorum mutlu etmeye çalışıyorum." Jungkook anlayışla başını salladı ve Taehyung'a baktı. Taehyung ailesine son derece bağlı birine benziyordu.
Taehyung olanlardan habersiz önündeki meyve suyunu yudumluyordu. Jungkook, bir süre pipete değen dudakları izledi. Daha sonra gözlerini aşağılara indirdi. Taehyung meyve suyunu içtikçe adem elması inip kalkıyordu. Jungkook onunla beraber yutkundu ve gözlerini kapattı. Ona karşı masumdu fakat bir o kadar da arzuları vardı. Kasıklarında hissettiği uyuşmalar ile kıpırdandı.
Bayan Yujin, Taehyung'a döndü ve bir şeyler anlatmaya başladı. Jungkook ikisinin arasında ki iletişimi izliyordu. Kısa zamanda beden dilini öğrenmek istiyordu. Gözleri yeniden Taehyung'u buldu.
Çocuk elini çenesinin altına sabitlemiş öğretmeninin anlattıklarını izliyor ve arada gülümsüyordu. Jungkook da elini çenesinin altına koydu ve onu izlemeye başladı.
Farkında değildi fakat Taehyung ne zaman gülümsese o da gülümsüyordu.
Yujin gülümseyerek Jungkook'a döndü, "Bugün Taehyung ile bir kaç sergiyi gezeceğiz istersen bize katılabilirsin Jungkook?" Jungkook hâlâ gülümsüyordu. Hemen kendini toparladı, "Ah.. Gerçekten çok isterdim fakat bir kaç işim var efendim.." Gerçekten ne saçmalıyordu? Bugün yapacağı hiçbir şey yoktu. Ani bir şekilde söylemişti. Jungkook dudaklarını kemirirken Yujin hafif bir üzüntüyle konuştu, "Ah üzüldüm Jungkook. Neyse o zaman başka bir gün gideriz! Bitmiyor ya sergiler!" keyifle söyledi. Jungkook gülümsedi ve başını salladı.
Yujin Taehyung'a döndü ve Jungkook'un gelemeyeceğini anlattı. Taehyung kaşlarını çattı ve dudaklarını büzdü. Jungkook gördüğü manzara ile sertçe yutkundu ve gözlerini hemen ondan çekti. Tanrım, o çok tatlı..Ayaklarını yere vurmaya başladı. Aklındaki yaramaz düşünceleri atmak istedi.
Bayan Yujin'in sesi ile başını kaldırmak zorunda kaldı, "Defterini buldun mu?" Jungkook derin bir nefes aldı, "Buldum demeyi o kadar çok isterdim ki.. Ama maalesef." Yujin üzüntüyle başını salladı ve bir anda Taehyung'a döndü.
Taehyung'a defter görüp görmediğini sordu. Taehyung başını yavaşça iki yana salladı. Gözleri birkaç saniyeliğine Jungkook'a döndü fakat kendini hemen toparladı. Biraz streslenmiş görünüyordu.
Taehyung öğretmenine bir şeyler anlattı. Yujin Jungkook'a döndü, "Görmemiş.. Ve bunun çok kötü olduğunu düşünüyor. Bence de kötü bir durum umarım bulursun." Jungkook mırıldandı, "Umarım." içinde sevdiğin adamı anlatan bir defter kaybetmek kötüydü. Hem de çok kötü.Jungkook cebinde titreyen telefonu çıkardı ve ekrana baktı. Gelen mesaj ile güldü.
Jimjim; yoongi hyung üstüme kustu
ve sıfır kolluydum
çabuk buraya gel iki kişi temizleyemiyoruz
adam utanmasa salona havuz yaptırıp içine kusacak
ne kadar içtiyse artık kus kus bitmiyorJungkook derin bir nefes aldı. Karşısında Taehyung otururken böyle bir mesajın gelmesi sinirini bozmuştu. Huzursuzca kıpırdandı.
Gözleri masanın üzerindeki kağıda gitti. Sevdiği adamın kendisine yazdığı kağıt..
Masadakilere çaktırmadan kağıdı aldı ve cebine koydu. Dakikalar sonra konuşmaya başladı, "Ah, benim gitmem lazım.. Arkadaşlarımın bir sorunu var sanırım." gülerek devam etti, "Beni istiyorlar." Yujin, Jungkook'un güldüğünü görünce sorunun çok büyük olmadığını anladı. Başını usulca salladı ve ayaklandı. Jungkook da ayaklandı. Taehyung gözlerini açarak ayaklanmış iki bedene baktı.
İki eli çenesinde öylece Jungkook'a bakıyordu. Jungkook o an eğilip o güzel yanaklarına buse kondurmak istedi. Taehyung gerçekten bir çiçeğe benziyordu. Kalbi acımasızca Jungkook'un göğüs kafesine vuruyordu. Jungkook yutkundu ve konuştu, "Görüşmek üzere efendim."
Taehyung neler olduğunu anlayınca ayaklandı. Taehyung gülümsedi ve yavaş adımlarla Jungkook'un yanına geldi. Jungkook neler olduğunu anlamaya çalışırken beline sarılan kollar ile irkildi.
Beyni düşünmeyi bırakmıştı. Gözleri koskocaman açılmış öylece duruyordu. Jungkook için zaman durmuştu. İçinde bir şeyler patlıyormuş gibi hissediyordu.
Jungkook titreyerek kollarını narin bedene doladı. Burnu yumuşacık saçlara sürtüyordu. Önceden hep yıldızları bu saçlara kondurmak istemişti fakat şuan bunu istemiyordu. Yıldızlar bu yumuşak tutamların arasında kaybolup giderdi. Yıldızlar bu saçlar arasında kendinden utanırlardı.
Taehyung kendini geri çekti ve gülümseyerek çocuğa baktı. Jungkook hâlâ donuk bir şekilde duruyor ve olanları sindirmeye çalışıyordu. Kendine geldi ve yavaşça doğruldu.
Taehyung yerine geçti. Bayan Yujin konuştu, "Görüşürüz Jungkook." Jungkook mırıldandı, "Görüşürüz." hâlâ son derece şaşkındı.Ceketini aldı ve yavaşça arkasını döndü. Yürümeyi bile unutmuştu.
Kafenin kapısına geldiğinde arkasını döndü. Taehyung kendisine bakıyordu. Taehyung elini kaldırdı ve salladı. Jungkook gülümsedi o da elini salladı. Kapıdan çıktığında ellerinin titrediğini gördü.
O kadar mutlu ve huzurlu hissediyordu ki.. Bunu dillere dökmek imkansızdı. Koskocaman gülümsedi ve gözlerini gökyüzü ile buluşturdu. Fazla iyi hissediyordu.
Kollarını narin bir bedene dolamak,dünyanın en güzel kokusunu duymak onu mükemmel hissettirmişti.
Ve bugün, ruhunu sakladığı bahçede yepyeni menekşeler açmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opere D'arte : Taekook
Fanfiction-Taehyung işitme engelli bir genç, Jungkook her şeye rağmen onun peşinden giden aşık. "Ateşe düşmeden son kez sarılmama izin ver sevgilim. Öyle bir sarılayım ki sana bu son geceymiş gibi. Bu gece kanatlarını sadece bana sar ki huzurla düşler ülke...