1.9

776 117 57
                                    



Jungkook yanağından çekilen sıcak dudaklar ile mırıldandı "Taehyung.." Kalbi atmayı bırakmış, vücudu titriyordu. Gözleri hâlâ kapalıyken çenesini usulca kavrayan bir el hissetti. Gözlerini açtı ve açtığı an Taehyung'un sarhoş edici güzelliği ile gözleri kamaştı.

Taehyung hayran bakışlarını Jungkook'a sunarken Jungkook yutkunmakla uğraşıyordu. Dizleri titremeye başlamıştı ve dudaklarını kemirmemek için zor duruyordu. Taehyung ile gözlerini birleştirdi. Taehyung, kendisine bir şeyler öğrenmek istiyormuş gibi bakıyordu. Sanki Jungkook'un gözlerinde bir şeyler arıyormuş gibi.. Baş parmağını küçüğün yumuşacık yanağında gezdirdi ve oradan dudağının kenarına indi. Parmağı dudağının kenarını okşarken gözlerini Jungkook'tan çekmiyordu.

Jungkook ne yaptığını bilmez halde yeniden mırıldandı "Seni seviyorum.." Kafası karışmıştı ve aşırı utandığı için kendi kendine mırıldanıyordu. Gözlerini açtığında kendisini gülümseyerek izleyen bir Taehyung buldu.

Tam şuan, burada cenneti andıran adamın güzel dudaklarına aşkını kondurmamak için zor duruyordu. Taehyung o kadar güzeldi ki bu onun bir kez daha aşık olmasına sebep oluyordu.

Jungkook dudaklarını yaladı ve Taehyung'un dudaklarını izlemeye başladı. Taehyung ise onun yüzünün her bir yanını inceliyordu.

Jungkook gözlerini kapattı ve istemsizce yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı. Burunları birbirine değerken Jungkook gözlerini sıktı ve dudaklarını araladı. Taehyung ise gözlerini kocaman açmış yapacağı şeyi bekliyordu.

Ve Jungkook, titreyen dudaklarını onu bekleyen dolgun dudaklara bastırdı. İki genç kalplerine değen heyecan ile gökyüzünde süzülürken yıldızlar etraflarında dizilmiş dans etmeye başlamışlardı. Güneş sıcacık gülümsemesini onlara sundu. Pencereden sızan güneş ışığı Taehyung'un yüzüne düştü.

Jungkook usulca alt dudağını öptü. Taehyung ise Jungkook'un çenesini kavrayan elini yavaşça bıraktı. İkiside dudaklarını hareket ettirmiyordu. Birbirlerinin sıcaklıklarını hissederken Taehyung elini Jungkook'un saçlarına daldırdı ve okşamaya başladı. Saçlarının her bir teline hayrandı.

Jungkook gözlerini açtı ve yaptığı şeyi fark ettiğinde kendini hızla geriye çekti. Yüzü kıpkırmızı olurken kendisini şaşkınlıkla izleyen çocuğa baktı. Yanakları alev alev yanıyordu ve gözleri dolmaya başlamıştı. Kendini tutamamış olmasından nefret ediyordu. Taehyung'a baktı ve hızla beden dilinde konuşup koşarak atölyeden çıktı, "Özür dilerim."

Taehyung arkasını döndü ve hızla odadan çıkan çocuğa baktı. Taehyung kapıya kadar koştu fakat Jungkook çoktan gitmişti. Peşinden gitmek istese de yalnız kalması gerekiğini düşündü. Şuan hissettiği duygular...garipti fakat bir o kadar da güzeldi. Hayatında ilk defa öpüşmüştü ve bu değerli biri ile gerçekleşmişti.

O sırada Jungkook kendine küfür ederek okulda koşuyordu. O an kendini tutamaması onu deli ediyordu. Taehyung bu yaptığından sonra kesin olarak anlayacaktı. Jungkook daha sevdiğini söyleyemeden onu öpmüştü. Hiç rahatsız olacağını düşünmeden..Kendine bu yüzden çok kızıyordu. Taehyung'un şaşkın yüz ifadesini görmüştü. Rahatsız olduğunu düşünmek Jungkook'un daha hızlı koşmasına sebep oldu. Gözyaşları hızla iki yanına akıyordu.

Okuldan çıktığında hâlâ ağlamaya devam ediyordu. Ağlamasının tek sebebi onu kaybetme düşüncesiydi. Bu düşünce onu yiyor, bitiriyordu. Dudaklarını kemirirken yavaşça hıçkırıyordu. Bir sokağa girdiğinde duraksadı ve derin nefesler almaya başladı. Sakin olması ve düzgünce düşünmesi gerekliydi.

Kendini duvara yaslamış, siyah saçları alnını örtmüştü. Derin nefesler aldığı uzaktan hızla inip kalkan göğsünden belli oluyordu. Çok koştuğundan terlemişti. Alnındaki boncuk boncuk birikmiş terleri hırkasının kolu ile sildi ve saçlarını geriye yasladı.

Dakikalarca orada durduktan sonra yaslanmayı bıraktı. Baygınca yürümeye başladı. Ayaklarını izleyerek yürürken bir ses duydu "Hey!" Jungkook duyduğu ses ile etrafına bakındı. Fakat kimsecikler yoktu. Umursamayarak yürümeye devam etti. Saniyeler içerisinde aynı ses yeniden kulaklarını doldurdu "Hey!" Jungkook sinirle etrafına baktı. Hangi insan seslenip gözükmezdi?

Jungkook olduğu yerde sinirle gözlerini kapattı. Zaten morali yeterince bozuktu birilerinin şakalarını çekecek durumda değildi. Tam yürümeye devam edecekken omzundan dürtüldü.

Jungkook yavaşça, baygın bakışlarla arkasını döndü. Fakat gördüğü yabancı yüz ile kaşlarını çattı. Garip bakışlarını karşısındaki kişiye gönderirken karşıdaki gülümsedi. Kendisinden yalnızca bir iki yaş büyük gibi duran çocuk konuşmaya başladı "Neden ağlıyorsun?" Jungkook tek kaşını kaldırdı, "Ağlamıyorum?" Sorarcasına söylediğinde karşıdaki yeniden gülümsedi, "Pekala, o zaman neden ağlıyordun?"

Jungkook sinirle soludu, "Bu seni ilgilendirmez." Arkasını dönüp gitmeyi düşünürken çocuk kolundan tuttu ve gitmesini engelledi. "Hadi ama.." mırıldanırken Jungkook sinirle bağırdı "Bırak kafayı mı yedin? Git başkalarıyla eğlen!" Sinirle kendisine şaşkınca bakan çocuğa baktı. Sinirini ve birikmiş üzüntüsünü ondan çıkarıyordu. Çocuk ona baktı ve yavaşça elini kolundan çekti, "Sadece yardımcı olmak istedim." Sonuna doğru fısıldarken gözlerini Jungkook'un gözleri ile birleştirdi. Jungkook sinirle haykırdı, "Kim senden yardım istedi ki?"

Çocuk, sessizce onu izlerken fısıldadı, "Çok sinirlisin." Jungkook inanamayarak ona baktı, "Ah! Hadi bir düşünelim acaba neden? Tanımadığım birinin özelime burnunu sokmasından dolayı olabilir mi?"

Çocuk Jungkook'un anlayamadığı duygular içeren bakışlarını ona sunarken gözlerini saniyeliğine Jungkook'un arka tarafına gitti. Gördüğü beden ile burukça gülümsedi, "Bak kim geliyor."

Jungkook çocuğun gösterdiğini yöne döndü. Gördüğü kişi ile olduğu yerde donarken atmayı unutmuş kalbi yeniden atmaya başlamıştı. Taehyung terler içerisinde Jungkook'a doğru koşuyordu. Sonunda Jungkook'un yanına ulaştığında derin derin nefesler almaya başladı. Fazla koştuğundan nefesi düzensizdi ve bu Taehyung'u rahatsız ediyordu. Jungkook baygınca bakan ve nefes almaya çalışan çocuğun kolundan tuttu ve ayakta durmasını sağladı. Taehyung'un sıcak nefesi Jungkook'un dudaklarına çarparken Jungkook ona bakmaya utanıyordu.

Taehyung sakinleştiğinde Jungkook başını diğer tarafına çevirdi. Az önce konuştuğu kişi arkasını dönmüş gidiyordu. Yavaşça uzaklaşan beden gizlice arkasına döndü ve ikiliye baktı. Fakat Taehyung'un kendisine baktığını görünce hemen önüne döndü ve hızını arttırdı.

Taehyung çocuğun yüzünü fazla görmese de tanıdık gelmişti. Kaşlarını çatıp ona bakarken derin bir nefes aldı ve Jungkook'a baktı. Jungkook da o sırada ona bakıyordu fakat Taehyung'un ona bakması ile hemen başını çevirdi. Yüzü kızarırken yaklaşık yarım saat önce onu öptüğü aklına geldi. Yanakları alev alev yanarken kalbi hızlanmaya başlamıştı bile.

Taehyung onun kolundan tuttu ve yürümeye başladı. Jungkook, Taehyung'un ani hareketi ile şaşırdı ve durdu. Taehyung duran bedeni fark ettiğine ona baktı. Jungkook kızarık yanaklarla ona sordu, "Nereye?" Taehyung alt dudağını yaladı, "Benim için özel olan bir yere." Jungkook onu izledi ve kaşlarını çattı, "Nasıl?" Taehyung ona yumuşak bir şekilde baktı ve güven verici bir şekilde gülümsedi, "Sadece benimle gel."

Jungkook başını salladı ve ona baktı. İkili saniyelerce gözlerini birbirlerinden çekmediler. Rüzgar yavaşça yüzlerini yalayıp geçerken sadece birbirlerini izliyorlardı. Taehyung, tereddüt etmeden Jungkook ile ellerini kenetledi ve onu yanına çekerek yürümeye başladı.

 Taehyung, tereddüt etmeden Jungkook ile ellerini kenetledi ve onu yanına çekerek yürümeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Opere D'arte : Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin