1.5

778 120 96
                                    

Siz yorum atınca daha çok yazasım geliyor biliyor muydunuz::))

Jungkook kulağından düşen kulaklığı söylenerek kucağından aldı ve kulağına geri taktı. Tatlı melodi kulağını doldururken başını yorgunca geriye yasladı. Okul onun için çok yorucu geçiyordu. Derslerin yanında resim çizmesi gerekliydi. İleride başarılı bir ressam olmak istiyordu ve bunun için çabalaması gerekiyordu. Fakat yaşadıkları onu o kadar yormuştu ki hayatı boyunca şu an yaptığı gibi sadece oturup müzik dinlemek istiyordu.

Her şey bir yana, onu en çok yoran Taehyung'tu. Kalbi ve ruhu Taehyung'u düşünürken yorgun düşüyordu. Fakat bundan rahatsız değildi. Bu yorgunluk ona güç veriyordu.

Yorgunluk ve güç kavramlarını yan yana getirmek insanı güldürüyor değil mi? Taehyung, Jungkook'a belirsizlik hissi veriyordu her zaman. Mutlu hissettiriyordu fakat bunun yanında acı.

Jungkook gözleri kapalı bir şekilde şarkıya nazikçe eşlik ederken kendisini izleyen Taehyung'tan haberi yoktu. Taehyung gözlerini kırpıştırarak Jungkook'a bakıyordu. Onu ilk defa şarkı söylerken görüyordu ve bu ona garip gelmişti. Jungkook'un ses tonunu çok merak ediyordu.

Sahiden, Jungkook'un sesi nasıldı? Kalın mı ince mi? Alçak sesle mi konuşurdu yoksa sesini herkese duyurur muydu? Peki ya mutluyken sesi nasıl çıkardı? Acıyla haykırırken? Taehyung bu tür soruları kendisine sorarken burukça gülümsedi. Onun sesini çok merak ediyordu. Sesinin kulaklarına dolmasını istiyordu. Boğazındaki acıyı, kırgınlık hissini umursamadan yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirdi ve neredeyse uyuyacak çocuğun yanına gitti.

 Boğazındaki acıyı, kırgınlık hissini umursamadan yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirdi ve neredeyse uyuyacak çocuğun yanına gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taehyung gülümseyerek çocuğun öne doğru düşen başını kaldırdı. Böyle durursa daha sonra boynu çok ağrıyabilirdi. Jungkook o kadar yorgun hissediyordu ki gözlerini açmadan mırıldandı, "Teşekkür ederim.." Taehyung usulca gülümsedi ve çocuğun başını omzuna yasladı. Titreyen elini yavaşça yanağına değdirdi ve okşadı. Büyük eli Jungkook'un narin yanağında güzel bir resim çiziyordu. Baş parmağı yanağından yavaşça dudağının yanına kayarken arkasında simli bir iz bırakıyordu. Parmağı cenneti andıran pembe dudaklara geldiğinde usulca geri çekildi.

Taehyung elini kendine çekti ve oturuşunu düzeltti. Jungkook yanağından çekilen el ile gözlerini araladı ve başını yasladığı yerden kaldırdı. Sersemce yanına baktı ve gördüğü tanıdık yüz ile gözlerini kocaman açtı, "Huh?" çıkardığı sesten sonra çocuğa baktı. Taehyung gözleri yok olana kadar gülümsedi ve Jungkook'a el salladı.

Jungkook şaşkınca gülümsedi. Ne yapacağını bilmiyordu. Kulağındaki kulaklığı çıkardı ve masasına koydu. O sırada Taehyung çoktan bir kâğıt çıkarmış bir şey yazıyordu. Yazma işi bittikten sonra kağıdı çocuğa uzattı, 'Hey uykucu! Bugün dersimiz başlıyor unutma.'

Jungkook güldü ve kağıdı eline alarak yazmaya başladı. Onun güldüğünü gören Taehyung heyecan ile kocaman gülümsedi ve yazacağı şeyi merak etmeye başladı. Jungkook kağıdı ona uzattı, 'Pekala öğretmenim bir daha uyumak yok!' Taehyung okuduğu ile önce gülümsedi daha sonra yüzünü asarak Jungkook'a baktı. Jungkook'un da aynı anda gülüşü soldu. Ne olduğunu anlamayarak Taehyung'a baktı.

Taehyung bir şeyler yazıp kağıdı yeniden çocuğa uzattı, 'Çok tatlısın fakat lütfen bir daha uykunu almadan okula gelme. Bu sağlığın için iyi değil dikkatli olmalısın.'

Jungkook kağıdı masaya koydu ardından Taehyung'un tam gözlerinin içine baktı. Taehyung yanağını avucunun içine dayamış ondan cevap bekliyordu. Jungkook da aynı şekilde yanağını avucunun içine bastırdı ve Taehyung'a bakmaya başladı.

Taehyung gözlerini kâğıttan çekti ve aynı şekilde Jungkook'a baktı. Birbirlerine aynı şekilde bakıyorlardı, büyülenmiş gibi. Hissettikleri aynıydı. Aslında onlar tamamen aynıydı, tek farkları isimleri ve bedenleriydi. Ruhları ve kalpleri aynıydı. Birbirlerine aitlerdi fakat ikisi de bunun farkında değildi.

Jungkook kağıdı yeniden okudu ve içinden konuştu, 'Benim gibi bir adamı bulutlara çıkaran Taehyung..' derin bir nefes aldı ve yazdı, 'Kendime daha iyi bakacağım, teşekkür ederim Taehyung.'

Kağıdı çocuğa uzattı. Taehyung kendisine verilen kağıt ile gülümsedi ve yazdı, 'Söz ver? Bir daha seni yorgun görmeyeceğim?' Jungkook okuduğu ile şirin bir kahkaha attı. Ve kısılmış gözlerini Taehyung'a çevirdi. Taehyung onun aksine yoğun bir şekilde Jungkook'un yüzünü inceliyordu. Taehyung, onun gülerken sergilediği görüntüye dokunmak istedi.

Düşüncelerini kesen önüne uzatılmış bir kâğıt oldu, 'Söz veriyorum Taehyung.' Taehyung gülümsedi ve kağıdı cebine attı. Jungkook'un koluna dokunarak kalkmasını işaret etti. Yavaş yavaş atölyeye yürümeye başladılar. Taehyung o kadar yavaştı ki Jungkook ani bir hareketle elini kavradı. Taehyung, şaşkınca tutulan eline baktı.

Jungkook yavaş yürüyüş sevmezdi. Bu onu çok geriy..Bir dakika. Jungkook aklına dank eden düşünce ile eline baktı.

Taehyung'un elini mi tutmuştu o?

Gerçekten, onun yanındayken neden bu kadar heyecanlanıyordu? Bu önceki hissettiklerinden farklıydı. Eli sevdiği adamın elinin içindeyken ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Jungkook istemsizce parmaklarını diğerinin parmaklarına geçirdi ve onu daha fazla hissetmesine neden oldu. Tenlerinin sıcaklığı iki genci titretirken aynı anda yutkundular. Hissettikleri neydi böyle? El eleyken hissettikleri bu yoğun duygular neyin belirtisiydi? Kalplerinin bu denli atması garip geliyordu.

Sonunda atölyeye geldiklerinde gergince ellerini ayırdılar. Jungkook hissetiği boşluk ile gözlerini kısa süreli kapattı. Gözlerini açıp  atölyeye adımladı. Atölyeye girer girmez burnuna boya kokusu geldi.

Taehyung da içeriye girdi ve peşinden kapıyı kapattı. Daha sonra yavaşça sandalyelerden birine oturdu. Jungkook ise atölyeyi süzmeye başladı. Fakat gördüğü bir tablo ile sertçe yutkundu. Taehyung'un zedelenmiş güzel tablosu...

Tam bir aptal gibi hissediyordu. Tablosuna zarar verdiği gün aklına geldikçe kalbi sıkışıyordu. Tabloya bakmaya devam ederken kolunda hissetiği el ile irkildi. Başını yanına çevirdiğinde kendisine gülümseyen bir yüz gördü. Jungkook kırgınca ona bakarken Taehyung dayanamadı ve küçüğün alnına küçük bir buse kondurdu.

Jungkook olduğu yerde donarken Taehyung yaptığı şeye şaşırıyordu. Hangi cesaret ile bunu yaptığını bilmiyordu. Fakat pişman hissetmiyordu. Çünkü sadece saniyeler sürse bile burnuna dolan koku onu sarhoş etmişti.

Jungkook usulca gülümsedi ve gözlerini ondan çekti. Yanakları alev alev yanıyordu. Taehyung derin bir nefes aldı ve ortamı yumuşatmak için Jungkook'u bir sandalyeye doğru çekti. Jungkook sandalyeye oturduktan sonra Taehyung bir kâğıt çıkardı ve yazdı, 'Öncelikle gündelik konuşmalardan başlayalım. Biriyle konuşurken neylere dikkat etmelisin öğreteceğim.' titreyen elleri ile kağıdı Jungkook'a uzattı. Gerçekten az önce yaşananlar yüzünden çok utanıyordu.

Jungkook kağıdı okudu ve usulca başını salladı. Yanakları hâlâ yanıyordu ve ne hissettiğini kestiremiyordu. Taehyung kağıda yeniden yazdı, 'Buraya yapacağım hareketleri yazacağım ve göstereceğim sen daha sonra beni taklit et. İlk şey, 'Size nasıl yardımcı olabilirim?' Jungkook kağıdı okudu ve kaşlarını çattı ve karşılık verdi, 'Neden ilk bunu öğreniyorum?'

Taehyung burukça gülümsedi ve yazdı, 'Çünkü böyle insanların yardıma ihtiyacı oluyor. Bilirsin..' Jungkook okuduğu ile kalbinin sıkıştığını hissetti. Gözlerini Taehyung'a çevirdiğinde dikkatle kendisine baktığını gördü. İkiside gözlerini birbirlerinden çekmiyordu, çekemiyordu.

Taehyung ona doğru gülümsedi ve yeniden yazdı, 'Başlayalım mı?' Jungkook gözlerini yeniden Taehyung'un güzel gözleri ile birleştirdi ve gülümseyerek başını salladı.

Opere D'arte : Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin