Jungkook'un belinde hissettiği eller daha da sıkılaşınca çocuk olduğu yerde dondu. Girdiği şoktan yavaş yavaş ayrılan Jungkook sarıldığı bedeni yeni yeni fark ediyordu.Taehyung, çocuğun biraz daha sakinleştiğini fark etti. Artık titremiyor, hızlıca nefes alıp vermiyordu. Fakat bir anda yeniden kıpırdandığını hissetti. Taehyung ne olduğu hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildi. Yeniden sakinleştirmek amacıyla uzun kolunu beline iyice sardı ve diğer koluyla Jungkook'un saçlarını okşadı. Ensesinde ki tutamları karıştırıyordu.
Jungkook ensesinde hissettiği sıcak eller ile irkildi. Hemen geri çekilmeliydi yoksa bir kaç dakika içerisinde Taehyung'un dudaklarını kendi dudaklarında hissedebilirdi, kendini tutamazdı. Yavaşça geri çekildi.
Onu öpmek, diye düşündü Jungkook. Gözlerini hafif aralanmış pembe dudaklara çevirdi. Bu dudaklar cennetin en muazzam köşesinde en iyi ressamlar tarafından çizilmiş olmalıydı. Başka hiçbir açıklaması yoktu.
Taehyung,anında çekilen kollar ile kapanmış gözlerini araladı. İkisi birbirine bakıyor, bir şeyler anlatmak istiyorlardı. Taehyung burukça gülümsedi ve yavaşça Jungkook'un koluna vurdu. Daha sonra çocugun yanından geçip öğretmeninin girdiği odaya yöneldi.
Jungkook, Taehyung'un gidişinden sonra yutkundu ve terleyen ellerini ceketine sürdü. Şaşkın çocuklar kıpırdandılar ve yanına geldiler. Hepsi anlayışlı bir şekilde mırıldanmaya, Jungkook'u teselli etmeye çalıştılar, "Sorun değil be oğlum.. Canında değerli değil ya?" daha sonra biri daha konuştu, "Evet, evet öyle. Sen iyisin değil mi? Hem bak Taehyung üzülmedi."
Jungkook alt dudağını ısırdı ve konuştu, "Ben iyiyim..Bilemiyorum." Taehyung üzülmüştü. Bunu biliyordu. Hissedebiliyordu ve bu daha çok canını yakıyordu. Çocuklar Jungkook'un omzunu sıvazladılar ve işlerine geri döndüler. Jungkook ise yavaşça sandalyeye oturdu ve gözlerini Taehyung'un girdiği odaya çevirdi.
Taehyung ise zedelenen tablosunu eline almış, gözlerini kısarak inceliyordu. Aklına Jungkook'un dolan gözleri geldiğinde sinirlendi. Bu kadar üzüleceğini tahmin bile edemezdi. Ayrıca neden bu kadar takıyordu anlayamıyordu. Onunla olan iletişimi fazla garipti. Taehyung sadece arkadaş olmak istiyordu.
Aslında o, herkes ile arkadaş olmak istiyordu. İnsanlarla yakınlaşmak, bir kafeye gitmek.. Doğum günü kutlamak mesela.. Taehyung bunları hep hayal eder, kocaman gülümserdi. Onun hayal gücü yüksekti. Sadece boş bir duvara baktığında orayı rengarenk görürdü. Fırçası,paleti ve boyaları olmasa bile kendi kafasından duvara resimler çizerdi.
Arkadaş edinmek ona göre zordu.Şu ana kadar ailesi ve öğretmeni dışında kimsecikler ile samimiyet kurmamıştı, kuramamıştı.
Fakat son zamanlarda gerçekten bir arkadaşı olduğunu hissediyordu. Jungkook ile tanıştığından beri kendine inancı artmıştı. O minik çocuk Taehyung için çok özeldi. Kimse ona bu denli yaklaşmazken Jungkook onunla devamlı ilgilenmeye çalışıyordu. Ve Taehyung, onun bakışlarından etkileniyordu.
Bunları düşünürken gülümsediğini fark etti. Gözlerini iki noktaya sabitlemiş memnuniyetle gülümsüyordu. Omzuna koyulan el ile irkildi ve başını kaldırdı. Öğretmen Yujin ona burukça gülümsedi ve bir şeyler anlatmaya başladı, "Bunun düzelme ihtimali çok az.. Ne yapmalıyız?" Taehyung gözlerini öğretmenin ellerinden çekti ve güzelce gülümseyerek kollarını hareketlendirdi, "Hiç sorun değil, lütfen ona söyle. İstemeyerek yaptığını biliyorum ve üzülmesini istemiyorum." Öğretmen gülümsedi ve usulca başını salladı.Öğrencisi ile gurur duyuyordu.
Taehyung'un omzunu sıvazladı, "Hadi diğerlerinin yanına gidelim o zaman." Taehyung başını salladı ve ayaklandı.
Dışarı çıktıklarında öğrencilerin bir o yana bir bu yana heyecanlı heyecanlı koşuşturduklarını gördüler. Herkes terlemiş bir şekilde tabloları düzenliyor asmak için yer belirliyorlardı. Yorgun gözükseler bile yüzlerinde ışıl ışıl parlayan gülümsemeler vardı. Herkes kendi resminin duvarları süslemesiyle gurur duyuyordu.
Gülümseyen çocuklara mutlulukla bakan Taehyung birini gördüğünde kaşlarını çattı. Jungkook herkesin arasında ter kan içerisinde, kaşları çatılmış, yeni tablolar asıyordu. Sabah ki ışıldayan gözleri sönmüş yerini boş bakışlar almıştı.
Jungkook, bir tabloyu eline alıp asmaya çalıştı. Fakat beceremiyordu. Defalarca denedi fakat yapamadı. Sinirleri iyice gerilmişti. Ofladı ve ayağını yavaşça yere vurdu. Gözlerini sıkıca kapattı ve sakinleşmeye çalıştı.
Bir anda arkasında hissettiği hareketlenme ile irkildi. Arkasını hızla döndü. Döndüğü an gördüğü yüz ile sertçe yutkundu. Taehyung ile burunları birbirine değecek kadar yakınlardı. Jungkook heyecanından bağırmamak için zor duruyordu.
Taehyung gülümsedi ve Jungkook kendini tutamayarak pembe dudaklara baktı. Taehyung şaşkın çocuğa doğru kıkırdadı, bir elini beline koydu. Çocuğu duvara doğru çevirdi ve elinde ki tabloyu aldı.
Jungkook derin derin nefes alıyordu. Taehyung'un ne yaptığını anlayamamıştı. Taehyung tabloyu tek bir hamlede astı ve çocuğun arkasından çekildi.
Jungkook ona şaşkınlıkla baktı. Yarım saattir uğraşmış, terler dökmüştü. Taehyung ise bir deneyişte yapmıştı. Bu haksızlıktı.
Jungkook sorunun kendisinde mi yoksa kendisinde mi olduğunu düşündü. Sonuç hep aynıydı; kendisindeydi.
Jungkook usulca gülümsedi ve ensesini kaşıdı. Taehyung ise onun bu utangaç haline güldü. Jungkook onu ne zaman gülerek görse oturup sayfalarca şiir yazası geliyordu. Taehyung alt dudağını dişledi ve Jungkook'un saçlarını karıştırdı. Daha sonra gülerek oradan uzaklaştı.
Jungkook mutluluğunu gizleyemiyordu. Fakat mutlu olduğu kadar şaşkındı da. Taehyung'a döndü ve onu izledi.
O gerçekten fazla güzeldi. Hayallerine sığdıramayacak kadar güzel.
Diğer yandan Taehyung'ta mutluydu. Güzel bir ilişkisi vardı, arkadaş edinmişti.
Taehyung da başını çevirdi ve çocuğa baktı. Gözleri yok olurcasına gülümsedi, aynı şekilde Jungkook'ta gülümsedi. Arkadaşça bir gülümsemeydi. Veya, onlar böyle hissediyordu sadece.taekook..kalbe zararsın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opere D'arte : Taekook
Fanfiction-Taehyung işitme engelli bir genç, Jungkook her şeye rağmen onun peşinden giden aşık. "Ateşe düşmeden son kez sarılmama izin ver sevgilim. Öyle bir sarılayım ki sana bu son geceymiş gibi. Bu gece kanatlarını sadece bana sar ki huzurla düşler ülke...