Gözlerimin önündeki ateş gittikçe artarken çaresizce bıraktım kendimi. Gözyaşlarımın ateşi söndürmesini diledim defalarca. Kalbimin parçalandığını hissederken baktım sevdiğimin gözlerine. Tek gördüğüm acıydı. Tek hissettiğimiz acı.•
Taehyung, sevdiği insana sarılırken dolmuş gözlerini kırpmamaya çalışıyordu. Ne zaman mutlu olacaklardı? Beraber olduklarından beri her şey ters gidiyordu. İkisi de fiziksel ve mental açıdan zarar görüyordu. Taehyung ondan ayrıldı ve Jungkook'un yaralar içerisindeki yüzüne baktı. Jungkook muhtaç bir şekilde sevgilisine bakıyor ve onun elini tutuyordu. Taehyung, Jungkook'un yaralı yanağını okşadı ve burukça gülümsedi. Jungkook ise hafifçe başını önüne eğmiş Taehyung'un gövdesine bakıyordu.
Taehyung ellerini çekti ve Jungkook'un gözlerine bakmadan anlattı, "Zarar görüyorsun. Zarar görüyoruz." Jungkook kaşlarını çattı ve ona baktı. Ne demeye çalışıyordu? Taehyung iç çekti ve Jungkook'a üzgünce baktı. Jungkook gördüğü yüz ifadesiyle gözlerini kocaman açtı ve hızla anlatmaya başladı, "Hayır. Hayır! Birlikte olursak üstesinden gelebiliriz. Lütfen böyle yapma."
Taehyung derin bir nefes aldı. Kalbi sıkışıyordu. Ona baktı, "Benim yüzümden zarar görüyorsun." Jungkook gözleri yavaş yavaş dolarken başını iki yana salladı ve yutkunarak anlattı, "Yanlış. Ben seninle iyileşiyorum." Taehyung burukça gülümsedi ve bir adım attı. Yüzleri birbirine çok yakınken Taehyung etrafındaki insanları umursamıyordu.
Eğildi ve sevdiğinin alt dudağına minik fakat anlamlı bir öpücük kondurdu. Dudakları hâlâ birbirinin üzerindeyken ikisi de usul usul gözyaşlarını yanaklarına bırakıyordu. Jungkook hıçkırdı ve kollarını Taehyung'un beline doladı. Fakat Taehyung kendini yavaşça geriye çekti ve ona baktı.
Jungkook ise şaşkınlıkla Taehyung'a baktı ve yutkundu. Neden uzaktı? Neden eski Taehyung değildi? Kendisine küfür ederken Taehyung zorla ona anlattı, "Belki de biraz.." yarıda kesti ve derin bir nefes alıp devam etti, "Biraz ara vermeliyiz."
Jungkook yeniden gözlerini kocaman açtı ve yaşlı gözlerle Taehyung'a baktı. Neden böyleydi? Jungkook hıçkırırken anlattı, "Nolur yapma. Bana bunu yapma. Eğer gidersen emin ol bu sefer cidden zarar görürüm. Nolursun." Yalvarırken kollarını Taehyung'un omzuna attı. Güçsüz bir şekilde ağlıyor ve mırıldanarak Taehyung'a yalvarıyordu. Hayatında hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Kalbi sıkışırken ne yapacağını bilmiyordu. O kadar acı çekiyordu ki hıçkırarak ağladığının farkında bile değildi.
Taehyung'un ise dudakları titriyor ağlamamak için zor duruyordu. Jungkook'a yeteri kadar zarar vermişti. Kendisi yüzünden şiddet görüyordu. Sevdiği adama her zarar geldiğinde kalbi paramparça oluyordu. Eğer bu ilişkiyi devam ettirirse olacakları biliyordu. Bunu yapmak zorundaydı. Minik kalbi asla istemiyordu fakat zorundaydı.
Taehyung, Jungkook'un yüzüne bakamıyordu. Eğer bakarsa, onun gözyaşlarını gördüğünde paramparça olurdu. Onun gözyaşlarının üzüntü ile dökülmesi kalbinin delinmesi için sebepti. Jungkook ise hâlâ hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve mırıldanıyordu, "Nolursun.."
Taehyung kendini geriye çekti ve ona bakmayarak anlattı. Kalbi sıkışmaya devam ediyordu, yutkunamıyor nefes dahi zor alıyordu. "Seni her zaman seveceğimi unutma."
Jungkook sinir ve üzgünlükle Taehyung'a yürüdü. O kadar karışık duygular içerisindeydi ki omuzlarından tutup bağırdı, "Taehyung! Kendine gel artık." Sesini azalttı ve ağlayarak mırıldandı ve ellerini Taehyung'un yakalarına çıkardı, "Sana ne kadar aşık olduğumu görmüyor musun?" Taehyung gözlerini sıktı ve gözyaşlarının akmasına izin verdi. Yapacağı hiçbir şey yoktu. Ona karşılık veremiyordu. Ne dediğini anlayamıyordu ama acı çekiyordu.
"Ağlama Taehyung.." Jungkook hâlâ elleri yakalarındayken mırıldandı ve Taehyung'un yanaklarından öptü. "Bizi yok etme sevgilim. Yalvarıyorum sana." Alnını, alnına yasladı, "Benim her bir yanım sana aşıkken, senin her bir yanın beni severken bizi bu güzel aşktan uzak tutma." Son kez dudaklarını öpmeden fısıldadı, "Lütfen."
Kısa bir öpücükten sonra Taehyung inatla geri çekildi. Jungkook ağlamayı durdurmuyordu. Taehyung bir cesaretle ona baktı. Gördüğü görüntü ile nefesi kesilirken gözleri doldu. Bunu yaptığına inanamıyordu. Kollarını kaldırdı ve ağır bir şekilde anlattı, "Kalbim daima seninle."
Jungkook son kez ona doğru ilerlediğinde Taehyung kendini geri çekti. Daha fazla burada kalıp Jungkook'a acı çektiremezdi. Yavaş yavaş ondan uzaklaşırken Jungkook olduğu yerde donmuş sevdiği adama baktı. Gözlerinden yaşlar akıyordu fakat donmuştu. Adım atamıyordu, yutkunamıyordu, gözlerini bile kırpamıyordu. Taehyung bir ağacın arkasına gittiğinde kayboldu. Nerede olduğu belli değildi.
Jungkook hıçkırmaya başladı ve yumruklarını sıktı. İnsanlar ona garip garip bakarken bir noktaya odaklanmış nefret dolu bir şekilde ağlıyordu. Nefret ediyordu. Kendini üzen insanlardan, Taehyung'u üzen insanlardan, yargıları kendinden büyük olan insanlardan ve aşkını bitiren insanlardan.
Nefreti o kadar büyüktü ki bunu tüm vücudunda hissedebiliyordu. Hıçkırmaya devam ederken kolunun tutulduğunu hissetti.
Biri usulca kolundan tutup onu banka sürüklerken Jungkook kim olduğunu umursamıyordu. Donuktu ve kendine gelemiyordu. Jungkook banka oturduğunda bir çocuk da yanına oturdu. Jungkook ona bakmıyordu. Yere odaklanmış yutkunmayı deniyordu.
Çocuk mırıldandı, "Üzülme Jungkook." Jungkook başını ona çevirdi. Gördüğü tanıdık yüz ile sinirle ayaklandı ve bağırdı, "Senden ne zaman kurtulacağım orospu çocuğu! Senin yüzünden sevdiğim, aşık olduğum insandan uzak duruyorum!" Sinirle çocuğun yakalarından tuttu ve hafifçe kaldırıldı. Jungkook sinirle ona bakıyor ve burnundan soluyordu. Çocuk ise ona göre daha rahattı. Jungkook'un gözlerine baktı ve fısıldadı, "Yakından ne kadar da güzelsin."
Jungkook çocuğu sertçe banka attı, "Siktir git!" O kadar sinirliydi ki...Çocuk Jungkook'un kolundan tuttu, "Lütfen otur. Rahatlaman gerek. Sadece konuşalım." Jungkook sinirle haykırdı ve kıpkırmızı gözler ile ona baktı, "Lan sen şaka mısın? Hayatımın, sevgimin içine edip konuşmak mı istiyorsun? Siktir git!" Çocuk inatla Jungkook'un kolunu tuttu, "Şu an ne kadar acı içerisinde olduğunu anlayabiliyorum, hissedebiliyorum emin ol. Sadece otur ve konuş benimle. Taehyung ne dedi?"
Jungkook, Taehyung lafını duyduğunda durgunlaştı ve burukça etrafına baktı. Etrafı yavaşça buğulanırken burnunu çekti. Zorla fısıldadı, "Onu şimdiden özlerken bana bunu nasıl yapabilir?"
Çocuk iç çekti. Jungkook'un acı çekmesi onu üzüyordu. Fakat onu üzmesi bir şey değiştirir miydi? Asıl kalbini kıran ta kendisiydi. Çocuk yutkundu. Kendinden ve bu yaptığından nefret ediyordu. "Jungkook..İnsanlar senin iyiliğini istiyor."
Jungkook sinirle haykırdı, "Sikerim iyiliğimi! Benim iyiliğimi değil kötülüğümü istiyorlar. Daha doğrusu benim ne istediğimi bilmiyorlar." Yeniden ağlamaya başladığında çocuk ayaklandı. Jungkook'a yaklaştı ve mırıldandı, "Acı çekme Jungkook." Jungkook başını iki yana salladı, "Ama çekiyorum." Çocuk elini Jungkook'un yanağına koydu ve okşadı. Ardından fısıldadı, "Jungkook..."
Jungkook gözlerini kapattı ve mırıldandı, "Taehyung.." Çocuğun kalbi sıkışırken burukça gülümsedi. Hâlâ eli yanağında resimler çizerken eğildi ve usulca Jungkook'un dudağını öpmeye başladı. Jungkook hiçbir tepki veremiyor sadece öylece duruyordu. Beyni o kadar doluydu ki ne yapacağını bilmiyordu. Bu yaptığı yanlıştı ama onu itemiyordu. Kollarını kaldıramayacak kadar güçsüzdü.
Çocuk hâlâ onu öpüyor, Jungkook öylece duruyordu. Fakat Jungkook, yaşlı bir ağacın arkasında ağlayarak onu izleyen sevdiğinden habersizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opere D'arte : Taekook
Fanfiction-Taehyung işitme engelli bir genç, Jungkook her şeye rağmen onun peşinden giden aşık. "Ateşe düşmeden son kez sarılmama izin ver sevgilim. Öyle bir sarılayım ki sana bu son geceymiş gibi. Bu gece kanatlarını sadece bana sar ki huzurla düşler ülke...