5 " Firar eden gerçekler "

31 4 0
                                    



"Lütfen kollarının arasına sar beni, başka türlü geçmeyecek."




Korku

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Korku.

Beni bir örümceğin ördüğü ağ gibi sarıp sarmalamıştı. Ruhum takılı kaldığı ağda, o örümceğin yemi olmuş beni ağır ağır yemeye koyulmuştu.

Hayatım bilinmezlik ininin içindeydi. Düştüğüm bu karanlık soğuk inden Kurtulmak için çabalamamıştım. Çünkü, Korkmuştum. Düştüğüm çamurlu çukurda yıllar sonra çamura batmış kirli ellerimin bulduğu ışığıda acımasız gerçeklerin kor ateşinin yok etmesinden korkmuştum. Bu yüzden gerçeklerden kaçmıştım, koşabildiğim kadar. Ben ne kadar kaçsamda yorulduğum bir vakitte beni bulmuş sert bir tokat atmıştı ruhumda ki kalbi kırık küçük kız çocuğuna.

Avucumun içine bastırdığım küçük not kağıdının sivri ucu canımı yakınca düşüncelerin kozasından kurtulup gerçek dünyanın acımasız boşluğunda savrulmaya başladım. Karşımda duran ahşap gecekondunun turuncu duvarlarına baktım. Küçük camları siyah kalın perdelerle örtülmüştü. Kalın perdeler, elmas gibi parıldayan güneş ışığının evin içine dolmasına mani oluyordu. Üflesen yıkılacak gibi duran gecekondunun, yer yer çatlamış duvarlarının turuncu olduğunu bile zor seçtiğim boyası sökülmüştü. Yıkık bir harabeden farksızdı karşımda duran bu ahşap ev. Gözlerimi yumdum. Dünün hastalıklı zihnimde bıraktığı anılar gözlerimin önünde birer birer belirdiğinde düşüncelerimi o taraf çevirdim.


"Dudakların nasıl o adamın dudaklarında oluşunu."

Asrının kor bir ateş gibi bıraktığı bu arsız cümleleri bilinmezliğin inine terk ettiğinde beni mühürlenmişti dudaklarım. Sesesizliğin  sükuneti ilmek ilmek aramızda işlenmiş tek bir kelime dahi söylenmemişti.

Ölüm kadar sessiz geçen yarım saatin ardından  titreyen Asrının telefonu küçük odadaki tek tiz ses olmuş, ölü okyanusları yeniden can bulmuştu. Okuduğu mesajın ardından hazırlanmamı söylemişti. Kapıdan çıkarken okyanusları ölü gözlerimle buluşmuş yeniden can bulmamı sağlamıştı. Kapıdan çıkmadan hemen önce beni arabada bekleyeceğini de belirtmişti. Oda da kalan eşyalarımı alıp arabaya bindiğimde uyumam ve küçük evimde gözlerimi açmam bir olmuştu.


Şuan ise siyah kalın kabanımın en derinlerine attığım adrese gelmiş yıllarca ördüğüm kozamdan kafamı çıkarmıştım. Ördüğüm kozamdan yeni bir bedene kavuşmanın heyecanının sardığı bir kelebek gibi ordan oraya heyecanla savrulmayı bekliyordum.

Kelebeklerin ömrü kozasından çıktığında bitter.
İçimdeki fısıltı suratıma tokat gibi çarpan gerçekle yüzleştirmişti beni.

Ölü OkyanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin