1. Bölüm

5.7K 211 128
                                    

Sonbahar, benliğimi, insanların kurumuş sarı yaprakları ezdiği gibi eziyordu. Nefes almama izin vermiyordu insanlar. Sanki bana yaklaştıkları an ciğerlerim nefes almayı reddediyordu.

Dalmış olduğum derin düşüncelerden kafamı sallayarak kurtuldum. Elimdeki telefonun ekranını açarak saate baktım. Dersin başlamasına daha kırk beş dakika kadar bir zaman dilimi vardı. Umursamayarak omuz silktim ve okul kapısından içeri girerek sınıfa doğru ilerlemeye başladım.

Okul boş gibiydi. Sadece tek tük insan vardı. Sınıftan içeri girerek bu okulda okumaya başladığım andan bu yana oturduğum sıraya çantamı bıraktım ve yerime oturarak diğerlerinin sınıfı doldurmasını izlemeye başladım. Ancak bu çok sıkıcıydı o yüzden kollarımı sıraya koyup başımı kollarıma yasladım ve gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım.

Yanıma biri oturunca aniden gözlerimi açtım ve kafamı yan tarafıma çevirip oturanın kim olduğuna baktım. Gördüğüm tanıdık çehre ile derin bir nefes alarak başımı tekrardan sıraya koyduğum kollarıma yasladım.

"Sana söylemiştim değil mi ses çıkarmadan yanıma gelme diye. Bir gün suratının ortasına okkalı bir yumruk geçireceğim Jungkook."

"Senden gelen her şeye müteşekkirim ben hyung."

"Cıvıklaşma hemen. Ama ciddiyim bir daha ses vermeden yaklaşma bana yoksa sonuçlarının sorumluluklarını üstlenmem, tamam mı Kookie?"

Jungkook, kendisine Kookie denmesini sevmiyordu ama kendi arkadaş grubumuzda sırf Jungkook'u sinirlendirmek için sürekli ona Kookie diye hitap ediyorduk.

"Daha kaç kez söyleyeceğim ama bana Kookie diye seslenmeyin diye?"

Jimin'i gördüğümde küçük işaret parmağını kabuklarını soymaktan yara olan dudaklarının üstüne koyup bana 'Sus' işareti verdi. Ben de, ona uyarak sesimi çıkarmadım ve Jungkook'un kafasına bir tane geçirip konuşmasını izledim.

"İstediğin kadar söyle Kookie, biz sana hep böyle sesleneceğiz."

"Bazen neden sizinle arkadaş olduğumu sorgulamaktan kendimi alamıyorum. Gerçekten, ben sizinle neden arkadaşım?"

Jungkook her zaman olduğu gibi küçük bir çocuk gibi yakınınca hafifçe tebessüm ettim ve Jimin'e dönerek, "Bu ders arkamdaki sırada otur Jimin. Senin yüzünden dersi dinleyemiyorum," dedim.

Jimin okul açıldıktan bir hafta sonra pembe olan saçları yüzünden öğretmenlerden birçok azar işitince siyaha boyattığı saçlarını elleriyle karıştırarak, "Ne dersem kabul etmeyeceksin değil mi?" diyerek omuzlarını silkip pes ettiğini belirtti.

Jungkook, Jimin'in az önce karıştırıp dağıttığı saçlarının o şekilde durmasından rahatsız olunca Jimin'in saçlarına uzanarak önce parmaklarıyla saçlarını tarayıp daha sonra da şekil verdi ve yaptığı saça bakarak gülümseyip, "Şimdi daha iyi," dedi.

"Ne kadar şirin bir şeysin sen Kookie."

Jimin, Jungkook'un yanağını baş ve işaret parmağı ile sıkıştırınca Jungkook yanağını hâlâ sıkan ele vurarak Jimin'den kurtulup bana dönerek tekrar sitem etmeye başladı.

"Görüyorsun işte. Daha az önce uyarmıştım bana Kookie demeyin diye."

Jimin sırıtarak Jungkook'u daha fazla sinir etmek için, "Tamam Kookie," deyince Jungkook sinirle yanımdan kalktı ve hızlı adımlarla sınıfın iki kişinin yan yana geçemeyeceği kapısından çıkarak gözden kayboldu.

"Jungkook'la fazla uğraşıyorsun Jimin. Bir gün cidden sana ufak bir çocuk gibi küsecek. Bunu biliyorsun değil mi?"

Jimin beni onaylar bir şekilde başını sallayarak önümdeki sıraya bıraktığı çantasını alarak arkamdaki sıraya yerleşti.

HaptofobiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin