sieben

813 82 211
                                    

Michael: Hey?

Michael: Evdesin, değil mi?

Luke duştan çıktığında telefonundan aldığı mesaja baktı ve kaşlarını çattı. Bu çocuğun ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu.

Tanışmıyorlardı, Luke onu daha önce gördüğünü hatırlamıyordu bile ve birden duş alırken hayatına girmişti, şimdi de çıkmıyordu.

Luke: Evet.

Luke telefonunu komodininin üzerine bıraktı ve çekmeceden boxer ve dolabından da kolsuz bir tişört aldıktan sonra elindekilerle yatağa geçti. Üzerindeki bornozu çıkardı, kıyafetlerini giydi. Telefonunu tekrar eline aldığında Michael'dan bir mesaj daha gelmişti. Yatağına giderken mesajı açtı.

Michael: Daha iyi misin?

Pek sayılmaz, diye düşündü; ardından düşündüğü şeyi yazdığında Michael hemen cevap verdi.

Michael: Bir şey mi yaptım?

Michael: Eğer öyleyse üzgünüm.

Luke: Bir şey yok.

Luke ne yazması gerektiğini düşündü. Calum'dan bahsetmek istemiyordu, Calum ile aralarındaki ilişkiyi sadece annesi, Jack ve Ashton biliyordu. Calum'ın ailesinin ise en son bundan haberi yoktu. Sadece kız kardeş biliyordu. Tabi Mali, Jack gibi olmadığı için Luke mutluydu. Eğer, Jack gibi, Mali de ebeveynlerine erkek kardeşinin gay olduğunu söyleseydi Calum'ın başı derde girebilirdi. Doğruyu söylemek gerekirse Jack bunu annesi yetiştirdiğinde Luke'un da başı derde girmişti -annesi bir hafta odasından çıkmasını yasaklamış, olayı en son öğrenen abisi Ben ise ona getirdiği bir paket çikolatayı Jack'e vermişti- .

Luke hala bir şey yazmayı düşünürken Michael'ın attığı mesajdan dolayı titreyen telefonu ile artık buna ihtiyacı kalmadığını fark etti.

Michael: Pekala, madem iyi hissediyorsun, bir anlaşma yapalım.

Luke kaşlarını çattı.

Luke: Ne tür bir anlaşma?

Michael: 'İbne' olmadığını söylediğin halde bana karşılık veriyorsan uzun süredir sevişmiyorsun demektir, değil mi?

Sarışın oğlan açıkça buna cevap vermek istemiyordu, ama Michael haklıydı. Önceden de belirttiği gibi, uzun zamandır kimseyle sevişmemişti ve Michael'a karşı hissettiklerinin tek sebebi buydu. Gençlerin temel ihtiyacı olan seks, şu sıralar Luke'un hayatı için büyük bir ihtiyaçtı.

Michael: Geceleri sevişir ve okulda da birbirimizi tanımamış gibi yapabiliriz.

Michael: Ya da sen istersen gündüz sevişiriz.

Michael: Ya da, işte, ne zaman istersen.

Michael: Gece ve gündüz de olabilir.

Michael: Güzel olur.

Michael: Dur, konudan sapıyorum, evet.

Michael: Her neyse, anlaşma bu.

Luke'un düşündüğü şey bu anlaşmanın muhteşem olduğuydu. Sabah hiçbir şey olmamış gibi davranabilir ve Luke herhangi bir zor durumda Michael'ın yanına gidebilirdi. Tartışılamaz bir gerçek varsa, o da Michael'ın fazlasıyla iyi seviştiğiydi. Ne zaman ne yapacağını biliyor olması ve Luke'un yönlendirmesine ihtiyaç duymaması gerçekten Luke için harika olabilirdi.

Tanrı aşkına, ne düşünüyorum?

Luke: Hayır.

Luke: Bu çok aptalca.

Michael: Daha az aptalcasını bulmaya ne dersin?

Luke ibne olmadığını tekrarlayacakken çalan telefonu ile şaşırdı, odaya yayılan punk rock şarkısını umursamayarak ekrandaki yazıyı okudu ve yüzünde ister istemez bir gülümseme oluştuğunu fark etmedi bile. Aramayı hızla cevaplayıp telefonu kulağına götürdü. "Calum?"

"Hey, Lukey."

Calum gevşek bir şekilde konuştuktan sonra kıkırdadı, Luke önce kaşlarını çattı ve ardından Calum'ın sarhoş bir şekilde bir partide olduğunu anladığında iç geçirdi. "Partidesin, değil mi?"

"Kutlama" diye düzeltti Calum. "Brave, Tanrı aşkına, çek siktiğimin kolunu!"

"Kutlamanın amacı ne, Calum?"

"Bilmiyorum" dedi Calum, ardından duraksadı. Bu sırada Luke tüm bağırışları ve kız seslerini duyarak kaşlarını tekrar çattı. "Ken ve Brave biraz kafa dağıtmak istediklerini söylediler ve ot alacak paramız yoktu."

"Akademide ot çekmene izin veriyorlar mı?"

"Hayır ama sorun olmuyor. Bekçi bize uyuşturucu satıyor."

Calum bu söylediğine kahkaha atarken Luke "Tanrım" diye mırıldandı ve bu sırada kafasını iki yana salladı. Calum küfür savurduğunda kaşları tekrar çatıldı.

"Siktir. Siktir. Siktir." Calum güldü. "Tişörtüm, aptal!"

Luke ne olduğunu anlayamadı. Karşı taraftan daha çok kahkaha ve hışırtılar geldi ve esmer oğlanın kıkırtısı tekrar duyuldu. "Üzgünüm, bebeğim. Bir çocuk üzerime içki döktü."

"Ve sen ne yaptın?"

"Tişörtümü çıkardım."

"Seni sikeyim, Calum." Luke sıkıntıyla elini saçları arasından geçirirken yattığı yatakta doğruldu. Öfkeliydi; Calum'ın, o yanında olmadan partilere gitmesini zaten sevmiyordu ve kızlarla dolu partilere gitmesinden nefret ediyordu. "Çık oradan. Hemen."

"Bu kadar kıskanç olma, küçük penguen" dedi Calum. Ardından bir ıslık çaldı. "Tanrım, sanırım defiledeyim."

"Defile mi?"

"Sonra görüşürüz, bebeğim! Seni ararım!"

"Dur-"

Luke, telefon yüzüne kapandığında öfkeden kıpkırmızı olduğuna emindi. Calum'ın kızlar sebebiyle telefonu kapadığını biliyordu; sonuçta o sadece biseksüeldi, Luke gibi tamamen gay değil. Bu yüzden Luke, onunla yakınlarken genellikle yanından ayrılmamaya çalışırdı. Calum yüzünden birçok kez ot çekilen ortamlarda bulunmuş -kendisi de biraz kullanmış olabilirdi- , uyuşturucu kaçakçılığı yapılan yerlere girmiş ve bir kere sigara içmeye çalışmıştı -ölecekmiş gibi öksürmeye başladığında Calum sigarayı onun elinden almıştı- .

Sonuç olarak Luke, Calum'a fazlasıyla kızgındı ve her defasında olduğu gibi ondan intikam almak istedi.

Luke: Kabul ediyorum.
 

   
 
ben de kabul ediyorum

rainy day || muke/cake (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin