achtunddreißig

525 61 81
                                    

Riley sayısını çoktan unuttuğu içkisini yudumlarken, Ashton'ın kolunu belinde hissedebiliyordu. Ashton onu arabaya bindirmeden önce Michael ve Luke'un ismini bağırdı ve kendisine bakan iki oğlana havaya kaldırdığı elini sallayarak gittiğini haber verdi. Michael'ın dikkati elindeki sarılmış sigaradaydı, Luke ise onlara dikkatli olmalarını söylemişti. Arabayla uzaklaşırken ikisi de onları izledi ve caddenin sonundaki yol ayrımından dönerek görüş alanları dışına çıktıklarında Michael kolunu Luke'un omzuna attı ve onu kendisine çekip dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi.

"Sigara kokuyorsun" diye homurdandı Luke, omzundaki koldan kurtuldu ve Michael'ın elindeki yarısı bitmiş sigarayı alıp yere attı, ayakkabısıyla ezdiğinde Michael iç geçirdi. "Tanrı aşkına..."

"Ben iyi biriyim ve ölmeni istemiyorum."

"Üzgünüm." Michael elini boynuna attı ve ilerleyerek, mavi saçları altından çıplak ensesini ovaladı. Luke ona şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Michael kafasını kaldırdı ve göz temasını başlatırken buruk bir gülümsemeyle gerildi dudakları. "Bu gece sarhoş olması gereken sendin."

Luke güldü ve Michael'ı belinden tutarak onu kendisine çekti, dudaklarını birleştirdi. Mavi saçlı oğlan tek elini onun ensesine çıkardığında belindeki elin sıkılaştığını hissetmişti. Luke'un ensesindeki sarı tutamlarla oynamaya devam ederken, Luke onun kalçasını kavradığında dudakları kolaylıkla ayrıldı ve aralarında oluşan santimlik mesafe ikisinin inlemesiyle doldu.

"Gitmeden önce sevişmeli miyiz?" Luke kıkırdadıktan sonra sordu, Michael'ın yüzünü görebilmek için biraz geri çekildiğinde, belki de bunu yapmaması gerekti çünkü kullandığı maddeden dolayı sulanan gözleri yeşil rengini ortaya çıkarmış, az önce ağlamış gibi gözükmesine sebep olmuştu. Nemli saçları alnına yapışıyor, aralanan dudaklarından kesik nefesleri sızıyordu. Luke'a adını unutturacak bir güzelliğe sahipti.

"Kesinlikle" dedi Michael gülümseyerek. Luke'tan ayrıldı ve onun elini tutup ilerlemeye başladı. Bir tuvalet bulmak için gürültülü düğün salonuna girmiş, kendilerini erkekler tuvaletine atmışlardı. Luke, Michael'ı kucağına aldı ve onu lavabonun mermerine bıraktıktan sonra hızla pantolonunu çıkardı; Michael'ın araladığı bacaklarındaki yerini aldı. Önce dudaklarını birleştirdiğinde Michael'ın elleri hemen sarı saçlara gitmiş, onları karıştırmaya başlamıştı ve Luke'un eliyse belindeydi. Parmakları, mavi saçlı oğlanın beyaz tişörtüne doğru ilerleyerek kumaşı yakaladı ve yukarı doğru kaldırmaya başladı. Dudakları ayrıldı, Michael'ın tişörtü yerle buluştuğunda Luke da onun boynuna yönelmişti. Michael, boynundaki dil darbeleri onu inletirken, kafasını geriye atarak sevdiği çocuğa kolaylık sağladı. Tişörtünü çıkarmak için tombul parmakları kumaşı tuttu ve yukarı kaldırmaya başladığında Luke göğsüne ıslak öpücükler bırakıyordu. Tenine dişlerini geçirdiğinde Michael onun ismi ile birlikte inledi, Luke'un sesi de ona eşlik etti. Sarışın oğlan, tişörtünden kurtulmak için dudaklarını tapındığı bedenden uzaklaştırdı ve tişörtü çıkar çıkmaz işine devam etti. Elleri, Michael'ın pantolonunun düğmesini açmak için harekete geçmişken Michael sabırsızlıkla bekliyordu. Pantolonunu çıkarmak ve daha rahat bir pozisyon için mermerden uzaklaştılar, Michael pantolonunu çıkardı ve Luke bunu bekliyormuş gibi onu kucağına alarak duvara yasladı. Yüksek sesli müziğin engellemediği tek şey birbirlerinin sesiydi, dudaklarından çıkacak kelimelere odaklanmışlardı. Öyle ki dışarıdaki gürültüleri duyamadılar ve biri kapıyı sert bir tekmeyle açarken, Luke, karşısındaki oğlanın dudaklarını sömürmekle meşguldü. Açılan kapıyla anında öpüşmeyi kestiler ve Luke, Michael'ı bıraktı. Kapıya döndüklerinde Michael bir küfür savurmuş, Luke da ona katılmıştı.

"Sikeyim" dedi Jack Hemmings, gözle görülebilir bir öfkeyle. Kızgınlığı sesine de yansımıştı. "Neden sürekli karşıma çıkmaya başladın, Luke?"

ŞLWMFKSLSŞOWMFNELFKŞLWMŞLWMFŞPQKDWLJDLAŞLWJFLSŞ

jack'in sorusunu cevaplayayım

çünkü kitap bitiyor tşk

4 bölüm falan kaldı galiba

m e d y a

rainy day || muke/cake (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin