null

1.7K 134 429
                                    

"Hızlanın, kızlar!"

Dylan, koçun bağırışı ile topu Luke'un göğsüne doğru attı ve Luke topu alıp iki büyük adım attıktan sonra önünü kesenlere karşı topu potaya yolladı. Sayıyı saniye farkla takımına gönderdiğinde Koç Walters, boynunda asılı duran düdüğe üfleyerek maçın bittiğini kesinleştirmişti. Luke, kendi takımındakilerle ve karşı takımdakilerle birlikte soyunma odasına giderken onlar, bir ay sonra olacak basketbol turnuvasını konuşuyorlardı. Soyunma odasına girdiklerinde Luke kendi dolabına yöneldi, bu sırada zil çaldı. Bir sonraki dersi boş olduğu için soğuk bir duş alabileceğini düşünüyordu. Dolabından havlu aldı, o sırada Ashton'ın sesini duydu. "Gelmiyor musun?"

Kafası sağına, turuncu tişörtünü giymiş olan çocuğa döndü. Kıvırcık saçlarındaki ıslaklığı elindeki havluyla gidermeye çalışıyordu.

"Dersim boş" dedi Luke. Elindeki havluyu kaldırdı. "Duş alacağım."

"Çıkışta sinemaya gitmeyi düşünüyoruz, ne dersin?"

Omuz silkti. "Çıkışta düşünürüm."

Ashton hafifçe kafasını salladı ve bir 'sonra görüşürüz' mırıldıktan sonra soyunma odasından çıktı. Luke içeriye kısaca göz gezdirdiğinde sadece 3 kişi görebilmişti, diğerleri çıkmış olmalıydı.

Duşakabinlerden birine ilerlerken o üç kişinin de gittiğini, kapanan kapıdan ve kesilen seslerden anladı. Kabine girdiğinde iç çamaşırını çıkarmadan havluyu kapının arkasındaki askıya asmış, suyu açmıştı. Soğuk su çıplak tenine değdiğinde ürperdi ve geri çekildi, ardından tekrar suyun altına girdi. Dersi boş olduğunda bedenindeki ter kokusunu kısaca yok etmek için böyle yapardı ve bu tür durumlar için dolabında yedek boxer bulundururdu. Parmakları, soğuk su onu ıslatırken saçları arasında dolaştı. Aklına akşam evde annesinin olmadığı gelmişti. Kendisine bir şeyler hazırlaması gerekecekti ya da Ashton ve diğerleri ile sinemaya gidebilirdi, çıkışta da bir şeyler yerlerdi. Sadece sekizde evde olması gerekiyordu.

Luke, kapının açılması ile soğuk havanın zaten soğuk olan bedenine vurduğunu hissetti. Tek eli hızla suyu kısarken gözleri açılmıştı ama karşısındaki kişiyi göremeden dudaklarında bir baskı hissetti, ardından belini kavrayan bir kol. Bedeni karşısındaki bedene yapışırken ağzı içine sızan dilin varlığıyla boğazından bir hırlama çıktı ve ister istemez gözlerini kapatırken kasıklarında bir hareketlenme sezdi.

Onu öpmeye başladığını fark ettiğinde durdu. Tanımadığı birini öpüyordu, karşısındaki kişinin dudaklarına bakarak kız olduğunu söyleyebilirdi ama belindeki kolun sıkılığına baktığında onu öpenin erkek olduğuna emin olmuştu.

Bir erkeği öpüyordu, sevgilisi varken.

Dudaklarını ayırırken elleriyle oğlanı itti, gözlerini açtı. Nefes nefeseydi, kasıklarında bir yoğunluk vardı ve doğru düzgün düşünebilmesi için biraz oksijene ihtiyacı vardı.

Nefeslerini düzenlemeye çalışırken karşısındaki çocuğa baktı. Tam kısamadığı su ikisini de ıslatmış; saçlarını birbirine karıştırmıştı, ikisinin de. Onun kırmızı saçlarının birazı alnına yapışmışken birazı da karışık bir şekilde duruyordu, fazla ıslanmadığı için sadece biraz nemlilerdi. Tişörtüne damlayan su damlaları kumaşın, çocuğun inip kalkan göğsüne yapışmasına sebep olmuştu ve dar pantolonu zaten bacaklarını kavrıyordu.

Luke yutkunarak onun yüzüne bakarken dudaklarının sızladığını hissetti.

"Ben Michael." dedi oğlan tebessüm ederek. "Ve seni seviyorum."

Luke durdu, ne demesi gerektiğini düşündü ve ardından neden bunu düşündüğünü kendi içinde sorgulayarak kaşlarını çattı. "İbne değilim."

Kabinden çıkarken, Michael'ın kırılan kalbinden haberi yoktu.



bismillah

hikaye smut/blowjob/handjob/phone sex/sexting içerir

hepsini yapabilir miyim bilmiyorum ama deneRİZ

rainy day || muke/cake (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin