achtzehn

815 70 191
                                    

"Hey, sinemaya gitmeye ne dersin?"

Luke, Michael'ın sorusuyla ona döndü ve omzundan kaymak üzere olan çantayı düzeltirken kaşlarını çattı. Michael'ın gözleri kırmızıydı, göz altlarında da morluklar vardı ve açıkçası fazla iyi gözükmüyordu. Ashton ve Riley ilerlerken onlar durdu.

"İyi gözükmüyorsun" dedi Luke. Michael güldü. "Bunu gün içinde ikinci söyleyişin. Beni önemsediğini düşünmeye başlıyorum, Lukey."

Luke kaşlarını çatıp yürümeye başladığında Michael da onun arkasından devam etti, bahçeden çıkarken tekrar sordu. "Gidiyor muyuz?"

Sarışın oğlan omuz silkti. "Olur."

Michael, onun onayını alır almaz kolunu tuttu ve koşmaya başladığında Luke da sürüklenmemek için onunla birlikte koştu. Caddenin aşağışındaki taksi durağına kadar gittiklerinde Michael hemen bir taksinin kapısını açtı ve Luke bindikten sonra onun yanına geçti, şoföre gidecekleri sinema salonunu söyledi. İkisi de nefes nefese kalmıştı.

"Amacın neydi?" Luke kızgınlıkla sordu, göğsünü tutuyordu ve diğer eliyle de camı açmıştı. Michael güldü, telefonundan saate baktı ve Luke'a döndü. "Yarım saat sonra film başlıyor. Yürürsek on beş dakikada ancak burada olurduk ve taksiyle gitmek de 20 dakika falan sürüyor. Bilet almak için ortalama beş dakika gerekiyor çünkü bugün salı. Salı günleri orası kalabalık olur. Filmin en az 10 dakikasını kaçırırız."

Luke kaşlarını çatmış bir şekilde Michael'a bakarken onun fazla planlı biri olduğunu düşündü. Oysaki odasının her tarafına yayılan buruşturulmuş kağıtlar onu fazla düzenli biri gibi göstermiyordu. "Bütün bunlar planının bir parçası falan mı?"

Michael güldü, kafasını salladı. Luke tebessüm etti. "Planlı biri gibi gözükmüyorsun."

"Değilim" dedi Michael çantasını kucağına alırken. "Ama söz konusu sensin."

"Bu çok aptalca." Luke cama döndü ve mırıldandı. "Benimle dalga geçiyorsun gibi hissediyorum."

"İnan, dalga geçseydim bu kadar uğraşmazdım."

Daha fazla konuşmadılar, sinema salonuna geldiklerindeyse Michael parayı ödedi ve taksiden inip sıraya girdiler. Michael'ın dediği gibi biraz kalabalıktı, filmin başlamasına yedi dakikaları kalmıştı ve beş dakikada biletlerini aldılar, kalan iki dakika boyunca mısır ve kolalarının koyulmasını bekleyip salona geçtiler.

Luke koltuklara baktığında fazla biri yoktu, en fazla beş kişi falandı ve dördü zaten çift halinde farklı yerlere geçmişti. Kalan bir kişi ise orta sıralardaydı. Luke, en arka sıraya geçerken Michael'ın kulağına eğildi. "Filmin konusunu biliyor musun?"

"Tarihle ilgili" dedi Michael otururlarken. "Tarihi sevmiyorsun ama tarih filmlerini seviyorsun. Bu da 2. Dünya Savaşı ile ilgili bir şey."

"Tarih filmlerini sevdiğimi nereden biliyorsun?"

Michael güldü. "Sevgim sadece hoşlantı değil, Luke. Bir yıldan uzun bir süredir seninleydim. Sadece fark etmedin."

"Korkutucu."

Michael güldü. "Sanırım öyle."

İlk on dakika boyunca filme odaklanmak için gerçekten çaba harcadı çünkü eğer Luke bu filmi seviyorsa kendisi de sevebilirdi. Ama sonra şunu fark etti; bu filme Luke için gelmişti. Tarih ile ilgili bir anime bile izlemezdi.

rainy day || muke/cake (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin