7:Sorgu

5.5K 397 34
                                    

Asaf'ın anlatımından:

İşler sonunda bitmişti. Saat akşam altıyı gösteriyordu. Beli tutulmuştu. Tabii hiç ara vermeden çalışmıştı. Yorgundu ama bir o kadar da dinç. Çünkü çalışmak ona iyi geliyordu. Çalışınca dünyada bir görevi olduğunu hissediyordu. Zaten çalışmak ile ilgili bir sürü atasözünü boşuna söylememiş atalarımız. Hem sağlıklıydı. Eli, ayağı tutuyordu çok şükür. Belki parası onu ömür boyu geçindirebilirdi ama dünya hali bu. Bir bakmışsın beş kuruş kalmamış cebinde. O yüzden Asaf kimseye bırakmaz işlerini kendi halletmeye özen gösterirdi. Titiz bir adamdı. Masasının üstü, kitaplığı, giysi dolabı mümkün olduğunca tertipli dururdu. Ne kadar evde yardımcıları olsa da ona çok iş bırakmak istemiyordu. O da bir insandı sonuçta bir robot değil. Her işi o yapamazdı.

Koltuğuma astığım ceketimi alıp giyindim. Odadan çıktım. Sekreterimin mesaisinin bitmesine yarım saat vardı daha. Ona işimin bittiğini söyleyip "Gidebilirsin." diye de ekledim. Asansöre binip eksi birinci kata bastım. Burada otopark da bir arabam bulunurdu. Anahtarı otopark görevlisi Halit Amca da dururdu. Ondan anahtarı alıp arabaya bindim. Ali ile konuşmuş gelmesine gerek olmadığını söylemiştim. Bugün araba kullanmak istiyordum.

İstanbul ve trafik iki vazgeçilmez aşık misali. Tam iş çıkış saati olduğu için bayağı bir trafik vardı. O yüzden eve normalinden geç gelmişti. Ailesi yine de onu yemeğe beklemişti.

"Beni beklemeseydiniz anne. Siz yeseydiniz. "

" Olur mu öyle şey oğlum. Şöyle güzel bir akşam yemeğe yiyelim ailecek. Sen üstü değiştir gel aşağıya. Ha bir de elini yıkamayı unutma. "

Annem 26 yaşıma gelsemde bana bu öğüdü vermekten vazgeçmeyecekti. Küçüklükten beri sofraya oturmadan elimi yıkamam gerektiğini tembihler dururdu. Anneme gülümseyip odama çıktım. Üstümde ki - ne kadar giymeyi sevsemde bir süre sonra rahatsızlık veren- takım elbisemi çıkardım. Gri eşofmanımı ve siyah tişörtümü giyip ve en önemlisi de ellerimi yıkayıp aşağıya indim.

Annem ve babam masaya oturmuştu. Ben de hemen yerime oturdum. Sükunetle yemeğimizi yedik. Sonra salona geçtik.

"Eeee anlat bakalım oğlum günün nasıldı? "

" İyiydi anne ilk önce yayınevine gittim yarışmayı kazanan kişiyle görüştüm sonra da şirkete geçip kalan dosyaları hallettim. "

" Kim kazandı bu sene oğlum? "

" Elif Karaman diye bir kız. "

" Nasıldı kız anlatsana biraz. "

Annem kesin Emre ile konuşmuştu. O Emre'yi bir elime geçireyim iyice bir azarlayacağım.

" Normal yirmili yaşlarında kapalı bir kız anne. "

" Hmm demek öyle. "

" Evet öyle anneciğim. Neyse anne ben çok yoruldum. Uyuyum artık. "

" İyi geceler oğlum. "

" İyi geceler anne ve baba. "

Odama tabiri caizse kaçtım. Resmen sorgu manyağı yaptılar. Hem sadece bir defa gördüğüm kıza aşık olmam saçmaydı. Yani öyleydi galiba. Resmen düşüncelerime sızdı Emre. Ah Emre seni bir elime geçireyim.

Elif' anlatımından:

Sabah güne çok enerjik başlamıştım. Zaten mutluluk hâlâ benimleydi. Bordo eteğimin üstüne krem rengi gömleğimi giydim. Bonemi güzelce takıp üstüne bordo şargılımı yaptım. Aşağıya indim. Annem çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı. Babam da masa da yerini almıştı. Annemin ve babamın yanağına kocaman öpücük kondurdum. Masaya oturdum. Kahvaltımızı yaptık. Ben paltomu giyip, otobüs durağına yürüdüm. Otobüse bir yığın insan biniyordu. Umarım bana yer kalırdı. Adımlarımı hızlandırdım ve sıraya geçtim. Otobüse binebilmek bugün resmen eziyetti. Otobüste nefes alacak yer vardı sadece. Okula gelince hemen indim otobüsten ciğerlerime oksijeni bol bol depoladım.

Kartımı okutup okula girdim.

"Merhaba yılın yazarı. " diyen Masal'ın sesi kulaklarıma doldu.

" Merhaba. "

" Cidden bütün detayları anlatmanı istiyorum senden Elif. "

" Tamam anlatacağım. Zaten dersin başlamasına var. Gel kantine gidelim. "

Kol kola girip kantine gittik, boş bir masaya oturduk. Gözlerime merakla bakan arkaşımı daha fazla bekletmeden anlattım.

"Yayınevine gittim. Yayınevi sahibinin odasını sorup, odasına gittim. Kapıyı çaldım." Gir. "sesini duyunca içeri girdim. Odayı biraz inceledim. Biraz da dalmış olabilirim. Asaf Bey'in sesiyle incelemeyi kestim. İşte detayları konuştuk. Sekreter bana yayınevini gezdirdi."

"Asaf Bey nasıl biri? "

" Anlayışlı biri ve beklediğimden genç. "
" Kızım sen daha önce araştırmadın mı? "

" Yok. "

" Şahsen ben olsam araştırırdım. "

" Ama ben Elif'im ve bu tür şeyleri sevmem. "

" Biliyorum Elif Hanım. " dedi. Beraber gülüştük. Aile ve arkadaşlar iyi ki vardı.

..........
Merhaba sıralamda 39.olmuşuz. Okuyan herkese çok teşekkür ederim. Bu bölüm 100 kelime daha uzun. Gittikçe uzatmaya çalışacağım. Yorumlarınızı eksik etmeyin.

ElifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin