14:Beklenmeyen İsteme Faslı

2.8K 207 39
                                    

"Hadi kızım, iyi sil oraları."

Annem bir telaşla komutlarını sıralıyordu. Babamı hastaneden çıkaralı üç gün olmuştu. Tansiyonunu düzenli olarak ölçüyorduk. Bugün annemin o yemek davetinin gerçekleşeceği gündü.

Evde hummalı bir temizlik vardır. Toz aldığım yeri bir tur daha annem toz alıyordu. O kadar dikkatliydi. Hiçbir misafire bu kadar özenli hazırlandığımızı hatırlamıyordum. Bu ilkti.

"Elin çalışsın biraz Elif. Hızlı hızlı. Daha bir sürü iş var."

Sabahtan beri o bir sürü iş bir türlü bitmemişti. Anlamadım gitti.

"Tamam anne."

Asaf'ı hastahaneden beri hiç görmedim. Özlemiştim. Bugün ailesini görecektim. Çok merak ediyordum. Acaba nasıl insanlardı. Asaf ne kadar zengin olsa da züppe biri değildi. Umarım aileside havalı insanlar değildir.

Burnu yere düşse almayacak egolu ve havalı insanları sevmiyorum. Mütevazı olmanın nesi zarar ki? Bir sıcak gülümse, bir tatlı sözü neden birbirimizden esirgiyoruz? Belki esirgemeseydik daha güzel olurdu.

İnsanlar o kadar nefret dolu ki buna anlam veremiyorum. Herkes birbirinin malına, canına göz dikiyor. Hatta ülkeler birbirlerinin topraklarına bile izinsiz silah zoruyla girebiliyor. Keşke heyebimize düşen güzelliklerle idare edebilmeyi öğrenebilsek.

Temizlik annemin komutlarıyla güzel bir şekilde bitmişti. Tabiri caizse bal dök yala. İlk defa bu kadar özen görüyordum. Sanki yemeğe değil beni istemeye geleceklerdi.

Belki o günler de gelirdi. Aman neyse bunları düşünmesem iyi olur. Yoksa akşam utançtan hizmet edemem. Umarım sakarlık yapmadan günü bitirebilirim.

"Kızım hadi yemekleri yapmaya başlayalım."

İçimden koca bir of çektim. Yorulmuştum ben. Cidden ev hanımlığı zor zanaattı. Zaten temizlesen bile ertesi güne tekrar batma potansiyeli vardı evin. Kendi kendine temizlenen ev icat etmeliler.

"Ama anne bir soluklansaydık."

"Hadi nazlanma. Hem sen evlenince ne yapacaksın? Evin bütün işleri sana bakacak."

"Yaparım bir şekilde. Hem evin işi bu kadar çok olmaz herhalde. Hem iki kişi olacağız sadece."

Annem gülümsedi. Neye güldü acaba?

"Hiç çocuk yapmayacaksın sanki. O zaman göreceğim ben seni Elif Hanım. Hadi mutfağa marş marş."

"Tamam."

Aslında çok şey derdim ama yorgundum. En iyisi annemin dediklerini bir an önce yapıp dinlenmek. Tembellik yapmak istiyorum ben. Odama çıkıp, yatağıma uzanıp en sevdiğim kitabı okusam süper olurdu.

En azından Asaf'ı göreceğim aklıma gelince biraz dinlenmiş hissediyorum kendimi.

Bitmiştim. Kelimenin tam anlamıyla. Her şey hazırdı ben dahil. Birazdan gelirlerdi büyük ihtimalle.

"Eksik yok değil mi?"

Annemin bir misafir geleceği zaman ki telaşı beni benden alıyordu.

"Yok anneciğim."

"Eksik olmasın zaten. Rezil olmayalım dünürlerimize."

Annemin son dediği zil çaldığı için anlayamamıştım. Heyecanımı saklamaya çalışarak kapıyı açmaya gittim.

"Hoş geldiniz."

Ellerinde çiçekle duran Asaf kalbimin teklemesine neden olmuştu. Bu adam neden bu kadar yakışıklıydı? Siyah takım elbisesi, kar beyazı gömleği ile çok yakışıklıydı. Asaf'a bakmayı kesip içeri buyur ettim.

Annem şen şakrak biçimde "hoş geldiniz" dedi.

Asaf çiçeği bana uzattı. Anneme uzatır diye bekliyordum. Beyaz güller çok hoş duruyordu. Koklayıp, sımsıkı sarılmak istesem de yapmadım. Kibarca teşekkür edip çiçekleri vazoya koymak için mutfağa gittim. Annemin mutfak masasına süs olsun diye koyduğu vazoya gülleri koydum. Sonra içeri geçtim.

"Elif de geldiğine göre yemeğe geçelim isterseniz."

Babamın komutu ile masaya oturduk. Tabii ben yemekleri bölmek için ayakta kaldım. Evin tek kızı olunca bu tür işler bana kalıyordu.

Herkese çorbalarını böldüm. Sonra yerime oturdum. Besmele çekip yemeğe başladık. Onların da besmele çekmeleri dikkatimi çekmiş aynı zamanda mutlu etmişti.

Asaf'ın ailesi gayet iyi ve güler yüzlü insanlardı. Bunu yemekte ve ettiğimiz sohbette gayet iyi anlamıştım.

"Hadi kızım kahve yap da içelim."

"Tamam anne."

Kahvelerini nasıl içtiklerini öğrendikten sonra mutfağa geçtim. Asaf ile birkaç kez göz göze gelmiştik onun dışında ikimizde muhabbetlere katılmıştık.

Kahveleri tepsiye dizdim dikkatlice. Umarım içeri gidene kadar dökmezdim. Dikkatlice herkese kahvelerini servis ettim. Ve yerime oturdum. Kendime kahve yapmamıştım. Canım istemiyordu.

Asaf'ın babası kahvesinden bir yudum aldı ve babama döndü.

"Sebebi ziyaretimiz malum. Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınız Elif'i oğlumuz Asaf'a istiyoruz."

Kulaklarımı duyduklarını idrak etme de zorlanıyordu. Herkesin yüzüne baktım hiç şaşırmışa benzemiyordu. Yani herkesin bu olaydan haberi vardı. Asaf'ın bile. Şaşıran ve aptal aptal bakan bir tek ben vardım.

Babam bana döndü;

"Kızım sen ne diyorsun bu duruma?"

Asaf'ı seviyordum ama şu an ki duruma ne diyeceğimi bilemiyordum. Dilim tutuldu sanki. En iyisi topu babama atmaktı. Hem öyle direkt evlenmek istiyorum da diyemezdim.

"Siz nasıl münasip görürseniz babacığım."

Babam derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Asaf'ı tanıdım çok sevdim. İş yerini falan gezdim. Çalışanlarına sordum hepsi güzel şeyler söyledi. Kızımın gözlerinden de belli her şey. O yüzden verdim gitti."

Kesin rüyadaydım bunlar ne ara olmuştu. Asaf'a baktım yüzü gülüyordu. Aslında odadaki herkesin yüzü gülüyordu. Bir ben şaşkın ördektim. Aklıma soruları bir kenara itip el öpme faslına katıldım.

............

Merhaba hâlâ okuyan umarım vardır. Geri döndüm. Bölümleri sık yayımlamaya çalışacağım. Beni anlayışla bekleyen herkese teşekkür ederim.

ElifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin