8:Yazmak

5.3K 357 80
                                    

Bugün yayınevine gideceğim ve şu an sadece kurgusu olan, bir kısmı yazılmış hikayemi onlara göstereceğim. Umarım beğenilir. Zaten onlar bana her konuda yardımcı olacaklarını söylediler. Onlara güveniyorum. Aslında kendime de güvenemiyorum ama yazmak konusunda tam kapasiteye sahip olduğuma söylesem yalan olur.

İlk şiir yazarak başladım yazmaya. Sonrasında deneme ve kısa hikayeler takip etti ama bir türlü roman yazamadım. Kurguyu bulsam da onu geliştirmekte zorlanıyorum, bir süre sonra da tıkanıyor konu ve yazamıyorum. Bu konuda ciddi anlamda kendimi geliştirmeye ihtiyacım var.

Aslında ilkokuldan beri şiir yazıyorum. Hâlâ durur o şiirlerim. Çünkü onları okudukça ne kadar geliştiğimi fark ediyorum. İlk yazdıklarım ve şu an ki yazdıklarım arasında neredeyse uçurum. Yazdıkça gelişiyorum bunu çok rahat görebiliyorum. Ben büyüyorum, büyüdükçe yaşanmışlıklarım artıyor ve yaşanmışlıklarım arttıkça yazdıklarım da olgunlaşıyor. Hayatta bazı şeyleri yaşamadan onları yazınca yavan kalıyor. Yaşadıkça yazdıklarımıza tat geliyor.

Düşüncelerimi taksici amcanın "Geldik." diye seslenmesi böldü. Taksimetrede yazan tutarı ödeyip arabadan indim. Elimdeki dosyaya sıkı sıkı sarılıp İnanç Yayınevi tabelasına baktım. İki ay önce falan bu durum sadece hayalden ibaretti ama şimdi gerçek oluyordu bir bir. Belki birkaç ay sonra elimde dosyamı değil kitabımı tutarken bakacaktım tabelaya.

"Ne o tabelayı çok beğendin galiba. " Arkadan gelen alaycı sese doğru döndüm. Görebildiğim kadarıyla sarışın mavi gözlü bir genç bana bakıyordu.

" Ne alakası var? Sadece dalmışım. "

" Öyle olsun bakalım. Adın ne?"

"Size ne adımdan? Siz her tabelaya bakana adını mı soruyorsunuz? "

" Emre rahat bırak Elif hanımı. "
Bu Asaf Beyin sesiydi. Demek bu adamı tanıyordu.

Emre denilen adam bana doğru dönüp:

" Demek sen meşhur Elif'sin. Hani şu hikaye yarışması birincisi. "

" Evet ben o kişiyim ama meşhur olduğumu bilmiyordum. "

Bu dediğime Asaf Bey ve Emre gülümsedi. Nedense Emre'nin adının sonuna 'Bey' kelimesini ekleyesim gelmedi. Çünkü o Asaf Bey gibi resmi durmuyordu. Takım elbise bile neşeli tavrına karşın absürt durmuştu.

" Ben de dün seni göremedim diye üzülmüştüm. Hadi gel durmayalım burada. Hem bir an önce çalışmalara başlayalım ki çabucak hayallerine kavuş. "

Kocaman bir gülümseme mesken tuttu dudaklarımı. Zaten bu aralar hep gülümsüyordum taa gözlerimin içine kadar. Mutluydum. Kelimelerim mutluluğumu anlatmada kifayetsiz kalıyordu. Böyle cümleleri birleştirip mutluluğumu anlatmam imkansız gibiydi. Bu yüzden ben de gülümsüyorum. Hem de kocaman. O zaman insanlar mutlu olduğumu daha iyi anlıyorlardı.

Emre, ben ve Asaf Bey bir de tanımadığım bir hanımefendi asansöre bindik. Eğer asansörde o hanımefendi olmasa binmezdim zaten. İki erkekle tek başıma asansöre binmek istemem şahsen.

Ben dördüncü katta indim çünkü editör İnci Hanım ile görüşecektim ilk önce. İnci Hanım'ın odasının kapısını tıklattım. "Gir." diyen naif sesi duyunca içeri girdim. İnci Hanım'ın odasına beyaz ve kırmızı renkler hakimdi. Çalışma masası beyaz iken koltuklar kan kırmızıydı ve bu odaya ayrı bir hava katmıştı.

"Hoş geldin Elifciğim. "

" Hoş buldum İnci Hanım. "

" Bence o hanım kelimesi gereksiz. Onu bir atalım. Bana sadece İnci de olur mu? "

" Olur İnci. "

İlk başta söylemek biraz garip gelse de beni bu kadar sıcak karşılaması hoşuma gitmişti.

Beraber odanın ortasına konumlanmış geniş masanın yanında ki kırmızı ikili koltuğa oturduk. Dosyamı masanın üstüne bıraktım.

İnci eline alıp dikkatlice okudu. Merakla ne diyeceğini bekliyordum.

"Çok güzel yazmışsın ama eksikleri var. Aslında roman olabilecek bir konuya sahip ama eksikler var. Roman yazmak hikaye yazmak gibi değildir. Çünkü romanda daha çok olay ve karakter vardır. Olayları geliştirmek çok önemlidir. Okuyucuya duyguyu hissettirebilmeyi de unutmamak lazım tabii. Sen yeteneklisin Elif ama biz o yeteneği daha da geliştireceğiz. Tamam mı?

"Tamam. " dedim gülümseyerek. İnci ile konuyu nasıl geliştirebileceğimizi konuştuk. İlk günden iyi yol katetmiştik.

Asaf'ın anlatımından:

" Vay be kız çok güzel yaşadın. "

" Ne saçmalıyorsun Emre. " dedim sinirli ses tonumla.

"Diyorum ki yenge çok güzel."

"Emre seni buraya gömerim sinir etme beni yok öyle bir şey. "

" Tamam sakin ol. Hem unutma inkar en büyük kabulleniştir. "

Deyip odadan çıktı. Bu çocuk cidden saçmalıyordu. Benim hiçbir şeyi inkar ettiğim yoktu sanki Elif ile aramda bir şey varmışta kabul etmiyormuşum gibi konuşuyordu. Bu da beni sinir ediyordu. Annem de dün garip imalarda bulunmuştu zaten. Neyse deyip dosyalara geri döndüm. Boşuna düşünmeye gerek yoktu. Elif ile aramda bir şey yoktu sonuçta.

Resimde ki Emre

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Resimde ki Emre.

Merhaba uzun zaman oldu yazamadım kusura bakmayın. Çünkü çok yoğun bir sınav zamanı geçirdim. Biliyorum kısa ama uzatmaya çalışıyorum. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.

ElifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin