Sekizinci Bölüm

169 22 26
                                    

Kendi davamızla ilgilenemeden ben başımıza başka bir bela açmıştım. Sung Kyung'un alaycı bakışları ve Son Minho'nun beni oracıkta boğup öldürebilecek kadar sert bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Adli tıp binasına girerken nerede hata yaptığımı düşünüyordum. Gerçekten baskıcı mı davranmıştım ? Öyleyse Kim Pil Won'un daha sonrasında Park Hunchul'un ölümü onu gerçekten derinden etkilemiş olmalıydı.

Bütün bunların yanı sıra gerçekten kendimi yaramazlık yapmış bir çocuk gibi hissediyordum. Benim yüzümden sanki bütün sınıf şeker yeme hakkının elinden uçup gitmesini izlemiş gibiydi. Kulağımdan tutup beni cezalandıracak kişi de Şef Han olmalıydı. Savcı Kwon ise sadece olanları başını iki yana sallayıp ' tch tch tch ' sesleri eşliğinde beni ayıplayan kişi olurdu. Bütün bu benzetmeleri neden yaptım ki şimdi ben ? ' Kovulmadan önce yapabildiğin tek şey olduğu için mi ? ' İç sesim her zaman bu kadar haklı olmak zorunda mıydı ? 

Sung Jae Wook'un bedeninin bulunduğu odaya geldiğimizde Savcı Kwon doktorun elini sıktı. Bu onu birisiyle bu kadar yakın görmemin iyi bir şey olup olmadığını sorgulamama neden oluyordu.

'' Bu Doktor Shin. Sizin davalarınızla ilgilenecek. Gerçi bundan sonra bir davaya bakabilme yetkisine sahip olabilir misiniz bilmiyorum. ''

Savcı Kwon gülerek bitirdiği cümlesinden sonra cesedi inceledi. Doktor o sırada oksijenli suyla açtığını düşündüğüm sarı saçlarını karıştırdı.

'' Merhaba, ben Shin HyoSeob. Siz de Jayme Jung olmalısınız. ''

Evet, ben girdiği ilk davayı mahveden Jayme Jung. Ego dağımdan paraşütle atladım ve bundan sonra utanç içinde yaşayacağım. 

'' Cesede gelirsek, bunun intihar olduğunu söyleyebilirim. Boğazına bakarsanız kendisini boğmak için ince bir ip kullandığını söyleyebilirsiniz. Ayrıca bunun intihar olduğundan bu kadar eminim çünkü boğuşma izi yok. Tek seferde halletmiş. ''

İnce ip. Sanırım kendi işlediği günahların yükünden kurtulmak isteyen Park Hunchul değil de Sung Jae Wook'muş. Ölü bedene baktım. Gerçekten acınası görünüyordu. Hayır dostum, kendini öldürmen çözüm değildi. Asıl yüzleşme bundan sonra başlayacak. 

'' Memur Jung ? Birinin ölümünden huzur mu doluyorsunuz ? Unutmayın, bu adam sizin baskılarınız yüzünden intihar etti. O utanmaz gülümsemeyi yüzünüzden silin. ''

Savcı Kwon'un uyarısına kadar gülümsediğimin farkında bile değildim. Boğazımı temizleyerek doğruca Savcı Kwon'un gözlerine baktım.

'' Eğer izin verirseniz ofisini araştırmak istiyorum.''

Başını iki yana salladı. 

'' Üzgünüm, oraya başka bir ekip yollattırdım. Size bu olaydan sonra güvenebilmemiz için bir mucize gerçekleşmesi gerekecek. ''

O halde mucize gerçekleşmesi için dua mı etmeliydim ?  Ya da kendi mucizemi gerçekleştirecektim. Eğilerek selam verdikten sonra hastaneden çıktım. Diğerlerinin arkamdan geldiğini umursamadan kendimle konuşuyordum. Konuşmam genelde çok burnu havada Savcı Kwon'a saygımı (!) sunmamla ilgiliydi.

'' Memur Jung ? ''

Sesin geldiği yöne döndüm. Şef Han yarım saat önceki ciddiyetiyle karşımda dikiliyordu. 

'' Sana bir haftalık izin veriyorum. Eminim sen evinde dinlenirken ekip üyelerin davayı çözerler. Bu başlarında sorumsuz bir ekip liderinin olmasından daha iyi olacaktır onlar için. Çocuklar siz karakola dönebilirsiniz ve unutmayın Memur Jung, eğer bir hafta sonra aynı şekilde olursanız bu kez sizi kovmak zorunda kalabilirim. '' 

BERMUDA TRIANGLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin