On birinci Bölüm

181 22 30
                                    

'' İkinci davamızı sorunsuz bir şekilde halletmemizin şerefine ! ''

'' Şerefe ! ''

Bardakların havada tokuşma sesi kulaklarıma dolduğunda sarhoş olup olmadığımdan emin değildim. Nam Taehyun'u kaçarken yakalamıştık. Onu sorgularken her şeyi itiraf etmiş ve biz kıl payı davayı kapatmayı başarmıştık. Sadece bir kaç saat geç kalsaydık zaman aşımı dolacaktı ve onu parmaklıkların ardında adaletin kollarında göremeyecektik.

Alkolün etkisiyle hayatımı yeniden gözden geçirmeye başladım. Başımdan geçen bütün saçma olaylar gözlerimin önünden teker teker film şeridi gibi geçerken neden bütün bunların benim başıma geldiğini sorgulamıştım. İsyankar olmamıştım hiçbir zaman. Ne tüm o rüyaları gördüğümde ne de ailemi bir kayan yıldızmışçasına elimden kaybettiğimde isyan etmemiştim hiç. Çünkü bana hep bir rüya gibi gelirdi bütün bunlar. Sürekli kendime ' korkma J. Geçecek, birazdan uyanacaksın ve annenin hazırladığı kahvaltıyı yiyeceksin. Çok pişmeyen yumurtayı iğrenerek köpeğine verecek ve babanla şakalaşarak kahvaltını bitireceksin. Sonra okula gidecek ve bütün yakışıklı çocukları süzeceksin. Arkadaşın olmadığından pencere kenarındaki sıranda bir kaç resim karalayacak ve günün sonunda huzur dolu evine döneceksin. Uyanmayı bekle. ' Bunu her gün kendime tekrar eder ve uyanmayı beklerdim.

Eğer bu gerçek bir rüyaysa bir gün elbet uyanacaktım. Eğer bu gerçek bir rüya değilse o zaman uyanacağım gün öleceğim gün olacaktı. Bütün bunların sona ereceği gün.

Alkolün etkisiyle bilinç altıma dalış yapmıştım. Şimdi Woo Ji Ho'yu, Savcı Kwon'u ve o doktoru nereden hatırladığımı bulmam gerekiyordu. Üçgenle bir alakaları var mıydı yoksa bunları kafamda mı kurmuştum ? Psikiyatristin dedikleri kulaklarıma tekrar dolduğunda gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım. '' Bütün bunlar sadece kafanda olan şeyler. Muhtemelen bütün o insanları televizyonda ya da hayatında bir kez gördüğün öylesine insanlarla bağdaştırdın. Peşinde olan insanlar yok tamam mı ? Bermuda üçgeni yok. '' Daha sonra yanındaki doktora fısıldadığı şeyi hatırladım. '' Şizofreni, birkaç ay hastanemizde misafir edin. Tamamen iyileştiğine emin olmamız lazım. ''

Bana acıyan bakışlar arasında birkaç ay akıl hastanesinde kaldığım zamanlar üniversite birinci sınıfı bitirmiş tatil için eve dönmüştüm. Eve döndüğüm için çılgınlar gibi sevinirken evde ailemin ölüsüyle karşılaşmak beni 'şizofren' yapan şeydi. Yaşadığım travma yüzünden uzun bir zaman konuşmamıştım.

O kadar sene sonra şimdi isyan ediyordum Tanrı'ya. Bütün bunlar neden başıma gelmişti. Sadece huzur dolu bir nefes almama izin verse olmaz mıydı ? Önümdeki bardağı birkaç yudumda içtiğimde masadaki herkes sarhoş olmuştu.

'' Çocuklar, hadi evlerimize dağılalım. Yarın Şef Han bizi fena azarlayacak. ''

Herkes gülerek beni onaylamıştı. İlk davamız için bu kadar eğlenceye göz yummayacak biriydi o. Teknik olarak ikinci davamız olsa da ilkini becerikli ellerimle mahvettiğim için bunu gerçek bir zafer sayıyorduk. Yarı ayık olan Minho Seungyoon'un koluna girerek onu kaldırdı. Bir taksi çağırıp evlerine giderlerken Sung Kyung daha sarhoş olmamıştı. Taeil ise masaya koyduğu kafasını kaldıramayacak kadar sarhoştu.

'' Lee Taeil'i evine ben gönderirim. Geç olmadan siz evinize gidin.''

Sung Kyung konuştuğunda ona baktım. Sanırım bunda bir sakınca yoktu. Ayağa kalktım ve bir taksi çağırdım. Taksiye binip adresi söylediğimde gözlerimi açık tutmak için büyük bir çaba sarf ediyordum.

*

Baş ağrısıyla uyandığımda saat 10'du. Sanırım işe gitmek için oldukça geç bir saatti. Üstelik bir polisken. Sanırım bugün izin alabilirdim. Kafamı yavaşça kaldırdım ve masanın üzerindeki şeye gözüm takıldı.

BERMUDA TRIANGLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin