Şşşşşşttt tamam ağlamak yok artık uslu bir kız ol sümüklü kızları sevmem ben.
Savaş arkasını döndü ve tam çıkacakken duyduğu sesle olduğu yere çivilendi adeta bu ses, hadi canım!
Siktirrrrrr.... Yok artık.- Konuştun mu sen? Yoksa aptala malum olur derler ya bana da öyle mi oldu hı?
Hazan Savaş ona soru sorana kadar konuştuğunu bile farketmemişti. Yine her zamanki gibi içinden konuştuğunu sanıyordu.
-Kim ben mi hadi len ordan ben kim konuşmak kim.
- Aha yine konuştun valla konuştun ya kız. Oh beee şimdi rahatladım.
-A.... Ama..... Bu... Nasıl.....
Hazan koşarak kaçtı Savaşın yanından ve kendini banyoya kitledi.
- Hazan noldu şimdi neden böyle yaptın? Çık güzelim ordan hadi. Bak Volkana da haber verelim oda sevinsin.
- Hayır lütfen sakın söyleme. Ben buna hazır değilim önceden konuşmazdım ben içimdeki çocukla konuşurdum hep şimdi anla işte kendimi anlatmak, soru duymak istemiyorum.
- Anlıyorum seni tamam söylemem ama çık şuradan lütfen.
- Söz ver bana lütfen....
-Tamam söz inatçı fare çık hadi...
- Iıııı..... Olmaz bişey üzerine yemin et.
- Haydaaaa... Peki tamam eğer söylersem bida benim yüzüme hiç bir kız bakmasın.... Tamam mı....
- Tamam çıkıyorum ama soru sormak yok tamam mı?
- Amma inatçı çıktın kız sende tamam soru da yok oldu mu?
- Oldu.....
Hazan kitlediği kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Savaşla akşama kadar konuşmadığı kadar konuştu bir ara odadan çıkan Savaş geri geldi ve Sevgiyle beraber evrak ve bilgisayar getirdiler odaya. Hazan ilk başta anlamadı ama Sevginin yanında soramadı da. Sevgi gidince Savaş açıkladı evde olduğu zamanlarda onun odasında çalışıcaktı. Ama oda da iki bilgisayar vardı.
-Neden iki bilgisayar, bir tane yetmiyor mu?
- Yetiyor diğeri senin için kullanmayı biliyormusun?
-Çok teşekkür ederim Savaş bu iyiliklerinizi nasıl öderim bilmiyorum. Evet kullanmayı biliyorum anasını bile ağlatırım....
Savaş kahkaha atınca Hazan son cümlesinden pişman oldu.
- Özür dilerim alışkanlık işte. Şey ben biraz patavatsızım da.
- Önemli değil hoşuma bile gitti sen çok farklısın hep böyle kal. Oooooo saat geç olmuş artık yatalım yarın psikolog gelecek ve dinlenmen lazım.
-Savaş anlaşmıştık söz vermiştin bana.
-Abim ve ben ayrı buna ihtiyacın var lütfen destek alman lazım. Bak koca adamım ben bile ihtiyaç duyuyorum. Sakın hayır deme bana gelecek.
- Peki tamam ama başka yok hem ben istediğimi anlatırım ona ben istersem o kadar.
- Tamam gelsin de sen bildiğini yap. Hadi bakalım yatağa.
-Offfff... Tamam.
Savaş Hazanın odasında uyandı yerini yadırgasa da katlanıcaktı. Gece burda kaldığı için aslında memnundu halinden çünkü Hazan yine gece kabus görmüştü. Artık bir psikolog getirmenin zamanı gelmişti bu böyle olmayacaktı akşam Hazanla da konuşmuştu zar zor ikna etmeyi başarmış ve akrabası olan Aşkın Umuta haber vermiş oda kırmayıp kabul etmişti Savaşı. Savaş güldü kendi kendine, konuşmuştu onunla bu çok önemliydi belki yardımla daha çabuk toparlardı kendini. Keşke bunu abisine söyleyebilseydi ama Hazan açıkça belirtmişti sadece onunla konuşmak istiyordu. Neyse ilerde daha iyi olacaktı o zaman her şey yoluna girerdi nasıl olsa sadece biraz zamana ihtiyaçları vardı. O zamana kadar bu sırlarını abisinden saklayabilirdi. Yattığı yerden kalktı Hazan'a baktı. Çamur prenses saçı başı dağınık uyuyordu. Yaklaşıp saçlarını kenera çekti " Geçicek" diye mırıldandı Savaş gerçekten inanıyordu buna. Yatağın yanı başında duran kağıt ve kalemi aldı Hazan'a bir not bıraktı bu gün onunla kalamayacaktı ama işlerini öğlene kadar halledip dönmeye çalışacaktı inşallah onsuz korkmazdı. Kapıyı sessizce kapatıp kendi odasına çıktı acele bir duş alıp giyindi. Aşağıya inip kahvaltı masasında gazetesini okuyan abisinin yanına oturdu. Sevgi hemen çay servisi yaptı. Volkan kardeşini takımla görünce nihayet işe geleceğini anladı. Gazetesini yavaşça katlayıp çayından bir yudum aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONBAHAR ( Hazan'ım)
Teen FictionBu bir kız olamaz dimi siktir valla da kız lan bu saatte ne işin vardı kızım senin ormanda ahada yavru ceylan gibi vurduk ya kızı hay a...... Koyim böyle işin Volkan kızı kucağına alıp Savaşa döndü. - Siktir Savaş kız vurulmuş. Allah kahretsin. ...