BÖLÜM 2

1.2K 107 15
                                    

Selamlar :)

Yorumlarınıza ve heyecanınıza teşekkürlerle :)

Kendimi ne kadar iyi hissediyorum Allah'ım! Yazmak zehrimi alıyor diye boşuna demiyorum ben, nasıl iyi geldi...

Hepinize sevgilerle...

Her şeyin sebebi ve başlangıcı olan, geçici ama bana çokça kalıcı gelen o görev nihayet bitti ve damalarımdaki kanı tıkayan kadın gitti. Ama geride bıraktığı o öfke nöbeti benden gitmedi, gidemedi. Hala görüşüyor olma olasılıklarını düşündükçe, kendimi dizginlemek de zorlaşıyordu. İnsanların nasıl cinayet işlediklerini, kendilerini kaybedip nasıl dehşet saçtıklarını anlamaya başlamıştım aslında biraz. Yapmak istediğim, içimden geçirdiğim şeylerden ben bile korkuyordum...

Geçen bir iki haftada, sakin kalmak için kendimi epey eğittim. Tepkilerime kıskançlık bulaştırmadım, tavırlarımı kontrol ettim, öfkemi sıkıca tuttum ve salmadım. Ama çok zor oldu hissettiğim bütün o ayaklanmış hisleri bastırmak.

İletişim çağının iyi yönleri olduğu gibi kötü yönleri de vardı ve ben takip etmekten alamıyordum kendimi. Dayanamadım, takibe aldım ikisini de. O kadınla, iş gereği iletişim kurmak zorunda kaldığım az zamanlardan birinde, telefon numaramı da almıştı. Tabi ben de onun... Bunun bana sağladığı bir fayda oldu mu? Hayır! Kalbimi kanattı sadece, çünkü gerçekler yüzüme tokatlarla, yumruklarla indi. İkisinin de aynı anda çevrimiçi olmasının, bunun da gecenin üçünde olmasının bir tesadüf olacağına inanacak saflık boyutunda olmadığımdan, uykusuz gecelerle arkadaşlık kurdum. Konuştuklarını, görüştüklerini anlamak, kafamı duvardan duvara vurmakla eşdeğerdi. Hatta daha çok kalbimi... Canımın yanmasının yanında, öfke nöbetleri yaşadım. En beteri de bunu kendi kendime yaşadım. Ne ona, ne de bir başkasına anlatamadım bunların hiçbirini...

Ben her şeyi bir kenarda tutup sakin ve normal davranmaya çalışırken, yine karşıma çıktı kâbus gibi. Birkaç evrak teslim etmek için gelmişti ve onu görmek, bastırdığım her şeyi daha da kuvvetle çıkardı yerinden. Birini görünce birden her şeyin grileştiğini hissetmek, çok beter bir duyguydu, tanıştığıma hiç memnun olmadım... Kaçtım oradan, en çok da kendimden kaçtım ve sigara içmek için çıktım dışarı. Onu yeniden görmek soluğumu kısmıştı ve biraz rahatlamak istedim. Ama karşımda gördüğüm manzara, bitirdi beni. Beraberlerdi, yine ikisi yan yana durmuş, birbirlerine bakarak konuşuyorlardı. Birkaç saniyeden sonra gözlerim kanayacak gibi oldu, bakamadım, gidemedim, geri döndüm oradan. Ama Özgün görmüştü benim yarı yoldan dönüşümü.

Kız işlerini bitirip gidince telefona mesaj geldi.

"Neden bizi görünce dönüp gittin?"

Mesajına baktım, okudum ve telefonun tuş kilidinin kapadım. Artık dermanım kalmamıştı dayanmaya. Ağzımı açarsam, susamamaktan korkuyordum. Bekliyordu ve benden yanıt gelmeyince yeniden yazdı:

"Bir şey sordum"

Sinirlendim, telefonu tamamen kapadım ve olası bir karşılaşmadan kaçmak için bilgisayarımı alıp sakin bir toplantı odasına kapattım kendimi. Kendimi işe vermek için deli gibi uğraştım ve neyse ki çalışabildim. Çıkış saati gelene kadar toplantı odasından çıkmadım ve telefonumu da açmadım. Susabilmem için şarttı bunu yapmam. Sonra eşyalarımı topladım, onun gitmesini bekledim ve eşyalarımı alıp çıktım ben de.

Gece... Bir mezarın içinde kaldım, acımdan boğularak... Telefonum hala kapalıydı, bir soru daha sorarsa patlamaktan korkuyordum çünkü.

Ertesi güne sakin başladım. Karşılaşmadık hiç, sessizce çalıştım ve biraz daha sakindim. Ama bu sessizliğe ara vermemi gerektiren bir toplantı olduğu için, çıkıp toplantının olduğu odaya gittim ve gördüm onu. İstifimi bozmadan, ona hiç bakmadan oturdum ve sessizce beklemeye başladım toplantının başlamasını. Gözlerini bana diktiğini hissediyordum. Mesajlarına cevap alamayıp telefondan da ulaşamayınca, bilgisayardaki iletişim programından yazdı:

Dünyanın En...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin