BÖLÜM 3

1.1K 121 22
                                    

İyi okumalar olsun :) Umarım sevmişsinizdir bu yeni hikayeyi :)


Mekâna gelince köşede bir masaya yürüdük beraber. Oturduk karşılıklı, siparişleri verdik ve benim kalbimin ritmi hızlanmaya başladı. Gözlerini gözlerime dikmişti çünkü.

"Evet, dinliyorum seni" deyince derin bir nefes aldım. Tek bir nefesi alıp verme mesafesinde, aklımdan onlarca şey geçirdim. Ona gerçeği söylemek, sonra olacaklar, ihtimaller, muhtemeller... Söylemezsem uydurabileceğim yalanlar, hikâyeler, kılıflar, bahaneler...

Ben ikinci seçeneği seçtim, yalan söylemeyi. Çünkü ona söylemem demek, bundan sonraki hayatımızı bu konunun üzerinden devam ettirmek demekti. Cesaret edemedim, kıramadım dilimin zincirini...

"Anlatacak çok bir şey yok aslında Özgün. Yani ortada bir şey yok" dedim ama henüz inanma aşamasına gelmemişti.

"Sürekli bir şey yok diyorsun ama halin de hal değil Bulut. Bir sıkıntı var o çok açık ama ne olduğunu anlayamıyorum. Ben böyle şeylere takılan, paranoya yapan biri değilimdir ama sanki benimle ilgiliymiş gibi geliyor" deyince nefesim tıkandı yine. Ama belli etmedim.

"Seninle ilgili bir durum yok. Yani değişen tavırların dışında..." deyince duraksadı. Evet, nihayet ilgisini kendine yönlendirmiştim.

"Değişen tavırlarım?"

"Farkında olmadan yapıyorsun belki, bilmiyorum ama sen değiştin Özgün. Bazen donuk oluyorsun, bir şey sorduğumda cevap bile vermediğin oluyor. Huysuzlaştın, tersliyorsun arada, ama hepsinden önemlisi, konuşamıyoruz seninle. Aramıza görünmez bir duvar örmüş gibisin"

"Öyle bir şey yok!"

"Diyorum ya, farkında olmayabilirsin. Bilerek yapacağını düşünmüyorum, açıkçası düşünmek de istemiyorum"

"Bilerek yapmam böyle bir şeyi, yapmadığımı düşünüyorum ben de. Sen biraz hassas bir dönemde olabilir misin? Hormonlar falan..." derken güldü. Bir süredir ilk kez gülmüştü benimle konuşurken. İçim ısındı birden.

"Hormonlarım oldukça uslu şu aralar" deyip ben de güldüm ve devam ettim konuşmaya. En güzeli, ona olan kırgınlığımı ve değiştiğini anlatarak, kalbimde yanan ateşi anlamasına engel olmaktı.

"Bunu başkası yapsa, belki umurumda olmazdı. Ama biliyorsun, sana hep söylüyorum, sen benim için çok değerlisin. Burada yalnızım ve hep diyorum ki; başıma bir şey gelse Özgün var. Her şeyde yanımda olur, her derdimde omzuna yaslanırım, düşersem beni kaldırır. Ama işte, son zamanlarda böyle hissedemiyorum. Biliyorsun, ben sevdiğim insanları kaybetmekten hep korkarım. Anlatmıştım sana, çocukluk arkadaşımı kaybettiğim için, böyle bir korku taşıyorum hep. Şimdi sen böyle yapınca, yalnız hissettim kendimi. Uzaklaştığını hissetmek biraz üzdü..." dediğimde başını öne eğdi bir an, sonra gözlerime baktı.

"Sen beni nasıl seviyorsan, ben de seni öyle seviyorum" dediğinde; 'Çok yalancısın!' demek istedim ama diyemedim ve susup dinledim sadece. "Başına bir şey gelse, bir şeye ihtiyacın olsa, ne zaman istersen yanında olacağımı biliyorsun. Eğer unuttuysan da yeniden hatırla. Böyle saçma şeylerle de kendini üzme. İnsanların dönem dönem değişkenlikleri olur. Sende bu çok sık olduğu için öyle düşünmemiş olabilirsin" dedi ve yine güldü. Duygu durumum çok sık değişirdi benim ve Özgün de bu konuyla ilgili hep uğraşırdı benimle.

"Dengesizlik var biraz, bunu kabul edeli çok oldu ama," dedim gülümseyerek.

"Dengesiz değilsin, duygusalsın. Ama sanki bu halinin, sadece bende hissettiğin değişiklikle ilgisi yokmuş gibi geliyor. Sanki başka bir şey var da söylemiyorsun gibi" dedi ve yine oklar bana döndü.

Dünyanın En...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin