BÖLÜM 15

852 101 14
                                    

Merhaba :)

Kusura bakmayın, abimin düğünü vardı. Instagram dan görmüştür bir kısmınız zaten :)

Bu arada, instagram adresim: essralinka

Çok güzel bir Çerkes düğünü oldu, Sinemis'le Ali kıvamında diyebiliriz. At bile vardı, oyunlar, danslar. Çok yoruldum anca kendime geliyorum ama olsun, tatlı yorgunluk bunlar.

Haftasonu yine ailemin yanına gidicem, o sakinlikte yazmaya devam :)

Seviyorum sizi, iyi okumalar ve iyi geceler olsun :)

Güzel gidiyordu Semih'le ilişkimiz. Ara sıra Özgün yüzünden geriliyorduk ama yine de tadımız yerindeydi. Genel olarak mutluydum onunla ama fevri çıkışları ve ani yükselmeleri korkutuyordu bazen beni. Bir şeye kızdığında, bazen dünyayı gözü görmüyordu. Hele ki söz konusu bensem, onu hiçbir şey durdurmuyordu. Bu yüzden karakola düştük hatta.

Bir akşam yemek yedik birlikte, sonra da el ele benim evime yürümeye başladık. Kalabalıktı, hava güzel olduğu için insanlar dışarıdaydı. Yanımdan geçen bir adam omzuma hafiften çarpınca ben de küçük çaplı bir savruldum ama hiç umursamadan devam ettim. Elbette Semih'in gözünden kaçmamıştı bu durum. Adam benden özür dilemedi diye gidip yapıştı yakasına. Neyse ki çevredekiler araya girdi de ayırdılar Semih'i adamın yakasından ve devam ettik. Biraz söylendim ama çok tartışmadık, beni korumak istediğini bildiğim için uzatmadım.

Diğer bir olay, bisikletle turlarken oldu. Geçiş hakkı bizimken, arabalardan biri devam edince ben panikledim ve bisikletten düştüm. Semih beni yerde görünce, ilk iş olarak bisikletten atlayıp arabanın önüne geçti. Kaputuna vurarak adama küfürler etmeye başladı. Adam ona uymayıp biraz geri biraz ileri derken gitti de kavga çıkmadan sonlandı durum. Adam gidince yanıma geldi ama ben köpürüyordum o esnada.

"Hayatım, bir şeyin var mı?" diye sorunca yüzüne baktım hırsla:

"Bırak ya!" deyip kalktım ve bisikletimi alıp yürüdüm. Arkamdan kendi bisikletini alıp yetişti:

"Ne oldu ya?" deyince daha da delirdim.

"Ya ben orada düşmüşüm, sen gitmiş adamla kavga etme derdindesin. Nedir senin bu saldırma merakın anlamıyorum Semih!"

"Saldırma merakı ne demek ya? Adam seni eziyor diye sinirlendim ben, bir şey demese miydim?"

"Demeseydin! Senin ilk bakman gereken benim, kavgaya koşmak değil ilk yapacağın şey. Ayrıca insanların içinde yaşıyoruz, delisi var, manyağı var, safı var, dikkatsizi var, sakarı var, var oğlu var... Herkesle kavga edemezsin ki!"

"Ederim, kimse sana zarar veremez!" derken, çok büyük bir sevgiyle söyledi bunu. Sinirimi bir kenara bırakma ihtiyacı hissettim.

"Hayatım, bana kimse isteyerek zarar vermiyor. Birileri bir anlık dikkatsizlikle koluma çarpıyor, belki çok üzüldüğü bir şey var ve farkında bile değil bunu yaptığının. Bu adam mesela, belki acelesi var, belki hastası var, cenazesi var, bilemezsin ki. Biraz daha tahammüllü olman lazım, çünkü sen de bir şeye kızıp üzüldüğünde kimseyi görmüyorsun. Bak, benim düşmem bile ikinci planda kaldı. Çünkü sen adam beni korkuttu diye sinirlendin ve başka bir şey görmedi gözün. Lütfen, biz iyi kalpli insanlarız, böyle öfke nöbetlerine düşmen üzüyor beni" dediğimde, bisikletini bırakıp geldi sarıldı bana.

"Bir insan evladı, ancak senin kadar ikna edici olabilir. Ancak sen yapabilirsin bunu, sen yatıştırabilirsin bu deli adamı. Biliyorum sevgilim, öfkem bazen kontrolden çıkıyor ama üzülme, söz veriyorum dikkat edeceğim" deyince gülümsedim. Sonra bisikletlerimizi alıp yürüdük sakin ve huzurla.

Dünyanın En...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin