BÖLÜM 7

837 104 10
                                    

Selamlar :)

Yeni bölüm muhtemelen Perşembe akşamı gelecek. Sağ isek, salim isek, Allah izin verirse tabi :)

Sevgilerle...

Sabah daha alarm çalmadan telefonum çalınca, heyecanla açtım gözlerimi, Özgün olduğunu düşünerek. Ama Semih'ti arayan. Boğazımı temizleyip açtım:

"Efendim?" dedim.

"Günaydın Bulut kadın, sabah işe beraber gidelim demek için aradım. Öncesinde de simit çay yapalım. Erken aramamın sebebi o" deyince, cümlelerini algılamak için birkaç saniye düşündüm. Sonra:

"Olur" dedim sadece.

"Afyonum patlamadı, çok zorlama diyorsun, anladım. On beş dakikaya kapındayım, hadi hazırlan" deyip kapadı telefonu. Telefona baktım, mesaj falan gelmemişti. Özgün uyanmamıştı muhtemelen henüz. 'Günaydın' derdi yoksa...

Kalktım, hazırlandım hızlıca ve apartmanın önüne çıktım. Çok geçmeden Semih de göründü. İçimde tuhaf bir huzursuzluk vardı, Semih'le kahvaltı yapmam, işe beraber gitmemiz Özgün'ü kızdıracaktı ve ben de kendimi çok iyi hissetmiyordum ama Semih'e bunu söylemedim ve belli etmedim. Ona bunu söylesem ya delirirdi ya da beni arabadan atardı.

Çok güzel simitleri olan bir pastaneye gittik ve iki çay ile simitlerimizi söyledik. Ben pek konuşmayınca Semih:

"Sabahları çok konuşan biri olduğunu anımsıyorum, bu sabahki suskunluğunun özel bir nedeni var mı?" diye sordu. Gerçekten ben normal insanların aksine, sabah çenesi çok düşük biri oluyordum. Ama içimden gelmemişti o sabah konuşmak. Semih gibi hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan bir adamın da bunu fark etmemesi olanaksızdı.

"Özel ne nedeni olabilir ki? Sabah işte, arada ben de suskun olabiliyorum" diye cevapladım onu.

"Allah Allah, bir terslik de var üstünde. Özel döneminde falan mısın?"

"Hayır, gayet sıradan bir gün" dedim normal bir tavırla ama Semih çok ikna olmamıştı. Bu çocuğun, evime böcek falan koymuş olma olasılığını düşündüm bir an. Sonra savuşturdum bu düşünceleri ve daha normal davranmaya zorladım kendimi.

"Sen şimdi beni alarmdan önce uyandırdın ya, bir de telefon öyle çalınca bir korktum ben. Ondan böyle sakinim, başka bir şey yok" diye açıklama yaptım, neyse ki ikna olmuş gibi görünüyordu. Simit ve çay faslını bitirip arabaya bindik ve yola çıktık. Yolda Özgün'le denk gelmeden ve hiçbir şekilde beraber görünmeden iş yerine girebildik neyse ki. Semih başka bir şeyler düşünüyordu muhtemelen, benimle pek ilgilenmeden çalışma alanına gitti sakince.

Özgün'le ilk karşılaşmamız, sigara molasında oldu. Kalabalıktı biraz, ben de çok yaklaşmadan grubun bir kenarında durdum. Bir kez göz göze geldik ama pek anlamlı değildi o da. Çok üzerinde durmadım, arka planda düşünüyor olsam da genel olarak işlerimle ilgilendim.

Bir ara Özgün'ün yakın arkadaşından, Özlem'le ayrıldıklarına benzeyen bir şeyler duydum ama emin olamadım duyduklarımdan. Eğer doğruysa, her şey çok güzel olmaya doğru gidiyor demekti. Ama emin olmadan kendimi ümitlendirmedim. Çalıştım, kendimi işle oyaladım sadece. Çıkış saati gelince, servise binip eve geçtim. Özgün bir şey dememişti, bir şey de yazmıyordu. Ben de yazmadım üzerine ama bir şey demesini bekledim. Beklerken de uyuyup kaldım öyle koltukta.

Ertesi gün ve bir ertesi gün de hiç konuşmadık. Kafamda deli sorular dolanıyordu ama bunu kimseyle konuşamıyordum. Yaşadığım şey rüya falan mı diye epey düşündüm ama değildi, gerçekti olanlar. Özgün gelmişti, konuşmuştuk, beni öpmüştü... Özlem'le ayrıldıklarına dair bir söylenti dolanıyordu ama 3 gün boyunca da yokmuşum gibi davranmıştı...

Dünyanın En...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin