BÖLÜM 9

1K 104 18
                                    

Merhaba :) İyi okumalar olsun :)

Sevgilerle

Muhteşem, doğayla baş başa, huzur ve sükûnet içinde bir tatil yaptık Semih'le beraber. İnanılmaz iyi gelmişti, ruhumu toparlamıştı gerçekten de geçirdiğimiz zaman. Dönerken, kendimi daha iyi hissediyordum.

Orman içinde, pek kimsenin olmadığı bir butik otel bulduk önce. Odalarımıza yerleşip önce keşfe çıktık. Çok fazla alternatif mekân yoktu, bu da işimize geldi. Kalabalıktan uzak olmak dinlenmemize yardımcı olacaktı. Etrafı gezip neler yapabileceğimizi planladık birlikte. Önce dinlenecektik, sonra sabah erkenden kalkıp yürüyüşler yapacaktık ve en önemlisi de telefonlarımızı kapatacaktık. Planladığımız her şeyi tek tek uyguladık.

Bir akşam, çadır kiralayıp ormanın üst tarafında kamp kurduk. O gece hem çok eğlendim hem de çok korktum. Semih, bildiği bütün korkunç hikayeleri anlatıp aklımı başımdan almayı başardı. Sonra duyduğum her tıkırtıda sıçrayarak onun yanına koştum. Tam çadırıma döndüm derken bir daha ve bir daha aynı şey olunca, Semih'in yanında uyumaya karar verdim. Daha doğrusu bunu o istedi. Sürekli korkarak, doğayla yaşadığı muhteşem uyumu ve huzurlu uyuma çabasını bozduğumu söyledi bana. Mecbur onun yanında kaldım. Daha güvende hissettiğim için ben de uyuyabildim az da olsa. Sabah kalktık, yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerle kahvaltı hazırladık ve ormanda kahvaltımızı yapıp otele döndük. Sonra yine gezme dolaşma derken sonunda muhteşem tatil bitti.

Dönerken, içimde biriken huzur da orada kalmış gibiydi. Yine aklıma Özgün geldi, yine olanlar geldi, yine onunla yüzleşecek olmanın gerginliği geldi derken Semih'in sesini duydum:

"O kafanın içinde dönüp duranları bir kenara bırakıp, dinlenmiş bir Bulut olarak geri dönmeye ne dersin? Olan her şeyi unutmuş olarak mesela?" deyince gülümsedim.

"Bazen kafamın içini gördüğünü düşünüyorum" diye yanıtlayınca o gülümsedi bu kez.

"Seni tanıyorum, anlıyorum ve biliyorum neler geçtiğini aklından. Bu çok mucizevi bir şey değil, seni olduğun gibi tanıyan herkes anlar ve bilir"

"Olduğun gibi derken?"

"Yani, birini kendi görmek istediğin gibi değil de o nasılsa öyle tanımak. Ben seni öyle tanıyorum, seni kendi istediğim şekle sokmaya çalışmadan, kafamda kendi yorumlarımı katmadan, sen nasılsan öyle tanıyorum. Bu yüzden anlıyorum seni, ne düşündüğünü biliyorum. Kısacası beyin okuma yetisine gerek yok, önemli olan şeffaf olarak tanımak birini" deyince ona baktım hayretle. O, isyankâr ve kafası dik duruşunun altında bir düşünce adamı vardı, şaşırtıcı!

Benden ses çıkmayıp da ona öyle baktığımı görünce:

"Konuşan benim, kimse tarafından ele geçirilmedim merak etme" dedi. Güldük ikimiz de, kahkahayla.

Semih, gerçekten de çok farklı biriydi ve çok değerliydi benim için. Onu anlatabilecek kelime bulmakta gerçekten zorlanıyordum bazen.

Şehre girdik ve Semih beni evime bıraktı. Eşyalarımı beraber çıkardık eve, her şeyi içeri koyup da kimsenin olmadığından emin olduktan sonra gitti. Giderken de, sabah işe birlikte gideceğimizi hatırlatmayı ihmal etmedi.

İçeri girdim, hiçbir şeye dokunmadan duş aldım ve hemen yattım. Eşyaları yerleştirmek için günler çuvala girmemişti nasıl olsa. Saçlarımı bile kurutmadan, hatta taramadan uyudum hemen.

Sabah telefonun değil de zilin sesiyle uyanınca bir tuhaf oldum. Koştum, biraz korkarak açtım ve karşımda Semih'i görünce rahatladım. Yine Özgün gelmiş gibi, ürkmüştüm.

Dünyanın En...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin