BÖLÜM 8

786 103 6
                                    

Selamlar :)

Annelerin ve anne adaylarının anneler gününü kutluyorum. Öperim çok :)

"Bulut" diye seslendiğini duyunca, daldığım yerden sıyrıldım.

"Efendim Semih" dedim gülümseyerek.

Kahvaltı için bahçe içinde bir yere gelmiştik, şehirden uzakta. Çimlere oturmuş güneşin tadını çıkarıyorduk.

"Diyorum ki; izin alsak da bir yerlere mi kaçsak birkaç günlüğüne?" deyince gözlerim büyüdü.

"O nereden çıktı şimdi?" diye sordum.

"Kötü şeyler yaşadık, şimdi Özgün'le karşılaşmasak daha iyi olacak. Hem de sen bu sıkıntılı zamanları biraz daha kolay atlatırsın"

"İyi de izin nasıl alayım şimdi, Levent Bey ne der ki?"

"Ara, sor öğren. İyi hissetmiyorum, dinlenmeye ihtiyacım var falan de. Perşembe gideriz işe, 3 gün bize yeter. Bu gece çıkarız, oh 4 gün kafa dinleriz. Hem benim morluklar da geçer" deyince kısa bir süre düşündüm.

"Tamam," dedim. "Levent Beyi arıyorum"

Kalktım ve telefon edip uzaklaştım Semih'ten. Levent Bey birkaç çalıştan sonra açtı:

"Efendim Bulut?" dedi şaşkın bir ses tonuyla.

"Levent Bey, hafta sonunda sizi rahatsız ediyorum ama bir şey söyleyecektim"

"Söyle tabi Bulut, rahatsız etmedin merak etme. Pinekliyorum evde" dedi gülerek. Çok tatlı bir müdürüm vardı gerçekten.

"Levent Bey, ben bu aralar biraz keyifsiz zamanlar geçiriyorum"

"Farkındayım"

"Biraz dinlenmeye ihtiyacım var, biraz kendimi toplamak için. Acaba..." diye cümlemi daha tamamlamadan:

"İzin veriyorum" dedi Levent Bey. "Ben de sana izin vermeyi düşünüyordum, biraz dinlen, ailenin yanına git istersen diye" dediğinde, o an yanında olup boynuna atlamak istedim. Bir insan ancak bu kadar anlayışlı olabilirdi.

"Çok teşekkür ederim Levent Bey, Perşembe günü döneceğim. 3 gün izin istiyorum sadece"

"İstediğin kadar izin yap, problem değil. Sen yeter ki topla kendini, sonra hallolur her şey"

"Çok teşekkür ederim Levent Bey, ben size haber veririm yine. İyi hafta sonları" dedi ve vedalaşıp kapadık. Semih ayaklanmış, merakla beni bekliyordu. Koşarak gittim yanına

"İzin aldım!" diye bağırdım ve boynuna sarıldım. O kadar mutlu olmuştum ki, mutluluktan uçuyordum.

"Süper ya, süper!" dedi Semih. O da benden sonra kendi müdürünü aradı ve izin istedi. Onun müdürü de hemen izin verdi, zaten o da en az Levent Bey kadar anlayışlı biriydi.

"Hadi" dedi Semih, "Evlere gidip hazırlanalım." O böyle hadi deyince bir an durdum:

"İyi de biz nereye gideceğiz?" dedim, bütün her şeyi halletmeden önce konuşacağımız şeyi en son hatırlayarak.

"Ona yolda karar veririz, hızlan hadi sen" dedi ve yürüdü. Deliydi bu adam, gerçekten normal değildi.

Eve bıraktı beni, iki saat sonra evden almak üzere tembihleyerek gitti. Asansöre bindim, dairemin olduğu kata çıktım ve asansörden indiğim anda kalakaldım olduğum yerde. Özgün, dairemin yanındaki merdivenlere oturmuş bekliyordu. Beni görünce ayağa kalktı ve öfkeden koyulaşmış gözlerini üstüme dikti. Bir şey diyemeden olduğum yerde kaldım öyle. Benden tepki gelmeyince o kıpırdadı ve kolumdan tutup dairemin kapısına çekiştirdi beni.

Dünyanın En...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin