Bir el silah sesi. Bunu yapmış olamaz, değil mi?
Kanım donmuş, yüzüm kireç gibi beyazlaşmıştı. Birazdan göreceklerimin doğru olmamasını diledim, diledim, diledim. Ama sanırım; sadece diledim.
"DİZE!" boğazımı yırta yırta bağırıyorum. Gözlerim zaten kızarık; ona bakıyorum. Hayır! Yerde yatıyor! Eğildim ve başını kucağıma aldım. "DİZE! KALK DİZE!" Gözlerim artık bedenimden bağımsız. Gözyaşlarım bağımsızlığını ilân ediyor. "Bana söz verdin Dize! Ölemezsin! Hayır Dize! O kadar kolay değil," Hıçkırmaya başladım. "Sen sözünde durursun Dize! Hadi sevgilim kalk da ateri oynayalım." Yüzümü hissetmiyorum. Kalkmasını bekliyorum. Lanet olsun! Yüzü her zamankinden daha beyaz. Nihayet "Ambulans!" Diyebilecek kadar toparladım. Benden başka biri 112'yi tuşladı. Ben onun göğsüne yattım. Ve kalbini dinliyorum. Aferin..böyle devam..lütfen! Sen Dize Tuna'nın kalbisin..
•
Hastanenin soğuk duvarı sırtımı, beton zeminin soğukluğu ise vücudumu sarmaladı. Keşke bu soğuklar Dize'nin soğukluğu olsaydı.. Kafamı duvara vuruyorum. Her vurduğumda bir kurşun daha... Gözlerimden bahsetmiyorum bile. Ağzım onun adını dile getiriyor. Beynim ise kalkıp gelmesini, bana hokka burunlu demesini. Her bir hücrem onu istiyor.
Ben arkamı döndüğümde neler oldu bilmiyorum. Sadece o kan dondurucu sesi duydum. Bunu kendine Dize yapmış olabilir miydi?
Dize'nin bunu yapacağını zannetmiyorum. O geçmişinde bu kadar şey yaşadığı hâlde intihar etmediyse, şimdi niçin bunu yapmaya kalksın ki? Of bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum! Keşke arkamı dönmeseydim! Keşke uçağına binesiye kadar bekleseydim onu!
Acaba içeride napıyordur? O güzel, saf, bembeyaz teni ne kadar soğuktur? Gözkapakları kapatmıştır koyu mavi gözlerini. Peki ya gamzeleri? Ona çok yakışan gamzecikleri kayıp mı olmuştur soğuk bedeninde? Onun yanına gidip sarılmak istiyorum buz gibi bedenine.Gözlerimin önünde geçip gidiyor hayat. Önümden bir sürü kişi geçiyor. Ama ben ayağa kalkacak güçte değildim. Gözlerim ağrıyor. En sonunda doktor çıkınca her şeyi geride bırakmam gerektiğini anladım ve ayağa kalktım.
"O-o na-nasıl?"
"Başınız sağolsun."
"HAYIR! HAYIR! ASLA!" Nefesim kesildi. Yüzüm dondu. Ruhum bedenimden çıktı sanki. Hayır, o ölemez! Muhakkak bir yanlışlık var! Hayır, o beni bırakıp gidemez! Hayır!"Git! Hemen git ve yeniden kontrol et! O beni bırakıp gitmez! Bana söz verdi," boğazım yırtılıyor, acayip bağırıyordum.
"Beyefendi, bağırıp durmayınız. Acınızı anlıyorum. Tekrar başınız sağolsun. İzninizle."
"Hayır ya hayır!" Doktoru itip ameliyathaneye daldım. "Dize! Neredesin!" Onun yatağını buldum ve sarıldım. Gerçekten çok soğuk. Gözyaşlarımı daha fazla tutamadım ve soğuk bedeninin üzerine sıcacık gözyaşlarımı akıttım.
"Ölmedin biliyorum Dize! Kalk!"
"Beyefendi zorluk çıkarmayın! Hadi, dışarı lütfen." Beni kollarımdan tuttular ve dışarıya attılar."Dize! Ölmediğini biliyorum! Kalk! Sen asla kandıramadın! Beceremiyorsun Dize! Beceremedin, Dize!"