Merhaba canlarım,
Bölümü MerveNurUzcirci'ye ithaf ediyorum. Seviliyorsun tatlım. ❤
Ayrıca ATEŞTEN GÖKYÜZÜ'ne de bölüm geldi.
Keyifli okumalar.
*****
Cenk aşağıya inip aradığı hocayı bulamayınca yetkili birine, artık ihtiyaçlarının kalmadığını, sevgilisine kendisinin yardımcı olacağını söylerek yeniden İrem'i bıraktığı odasına gitmek üzere döndüğünde, aklına Eda'nın boş durmayacağı geldi ve bu yüzden fikrini değiştirip başka bir şey yaptı. Herkesi memnun edeceğini düşündüğü bir şey...
***
İrem ise odada şaşkın bir şekilde Cenk'i bekliyordu. Bir anda böyle garip davranmasına anlam veremiyordu. Kendi kendine omuzlarını silkti ve nasıl olsa kokusu çıkar diye düşündü. Oturduğu koltuğa iyice yaslandı ve etrafı incelemeye başladı. Her tarafa sevdiği adamın kokusu sinmişti. İçine çekti ve daha çok mutlu olduğunu hissetti. Sevdiği adama bu kadar yakın olmak, hayallerinin dışındaydı. Önündeki zorlu engelleri düşünmek istemiyordu ancak o engelleri aştığı an içindeki o huzursuz yan kalkınca mutluluğu doyasıya yaşayacaktı. Sadece babasını ikna etse yeterdi. Biliyordu ki kuzenleri babasının sözünün üstüne seslerini çok çıkartmazdı. Tüm sorunlar çözülünce hayallerine kaldığı yerden devam edecekti.
Düşüncelerinden kopmasına neden olan kapının sesiyle yerinden kalktı. Kapıyı açtığında Cenk'i mutlu, gülen gözlerle gördü.
"Başının ağrısı geçti sanırım?"
Cenk erkek hocayı oyundan saf dışı bırakmanın mutluluğuna kendini fazla kaptırdığının farkında olmadan gülümsüyordu. Çünkü odasında sevgilisi onu bekliyordu ama ne yazık ki beyaz yalanlarından bir tanesi olan baş ağrısını unutmuştu. Sevgilisinin tek kaşını kaldırmış şekilde kendisine baktığını görünce başı ağrıyor gibi yüzünü buruşturdu.
"İlaç işe yaradı aslında, sadece arada bıçak gibi saplanıyor," dediğinde içeri girip kapıyı kapattı.
İrem bir gariplik seziyordu. Her ne kadar Cenk'in yanında o keskin zekası gün yüzüne çıkmasa da arada hinliği iş başına geçiyordu. Yine de Cenk'e ayak uydurmaya karar verdi ve bu işin sonunun nereye varacağını merak etti.
****
Tolga ve Eda odalarına çıktığında, ikisi de çok daha iyilerdi. Tolga nişanlısını elleriyle soyup yeniden giydirmişti. Biliyordu ki Eda ne kadar güçlü görünürse görünsün, üzüldüğü zaman küçük bir çocuk gibi şefkate ihtiyaç duyuyordu. Tolga da ona ihtiyacı olanı verip sabırla ilgilenmişti.
Şimdi ise Eda Tolga'nın göğsünde uzanmış aralarındaki sorunları konuşuyorlardı.
"Gelinlik işini de aksattın. Eğer istemiyorsan beklerim..."
Eda Tolga'nın sözleri ile dudağını ısırırken son söylediği sözle hışımla yerinde doğruldu ve sözünü kesti. "İstiyorum. Hem de her şeyden çok."
Tolga kendisinden uzaklaşan nişanlısını yeniden kendisine çekti. Yüzü yüzüne yaklaşınca eğilip dudağının kenarından öptü. "Peki neden bu kadar tedirginsin?" Eda bakışlarını kaçırınca Tolga çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı.
"Ben sadece senin benim olmanı istiyorum," dediğinde Tolga gülse mi ağlasa mı bilemedi. İçindeki şefkat büyüdü ve Eda'ya sarılma ihtiyacı hissetti.
"Güzelim, benim her şeye aklı çalışan ama söz konusu ben olunca her şeyi tersten anlayan sevgilim, ben zaten seninim. Bu gerçeği hiç bir şey değiştiremez! Ne olur artık geçmişi unut. Önemsiz, saçma sapan şeylerdi. Sayende onların hata olduğunu gördüm. Benim tek kıymetlim sensin. İlksin! Sana hissettiğim her duygu, yaptığım her hareket sadece sana özel, sana ilk. Seni her şeyden herkesten çok sevdiğimi görmen için ne yapabilirim söyle?" derken Eda'nın gözlerinden süzülen yaşı sildi. Onu böyle üzgün görmeye dayanamıyordu. Ömrü boyunca onunla bir bebekmiş gibi ilgilenir ve asla yorulup şikayet etmezdi. Çünkü söylediği her söz doğruydu. Eda onun ilkiydi. Sevgiyle, aşkla baktığı tek kızdı ve son olacaktı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM BENDEN ÖTE
RomansCanı acıyordu... Aşkı bu kadar erken tatması yetmezmiş gibi bir de acısını tadıyordu. Aşık olduğu adam tarafından bir hiçmiş gibi görülmesi gururuna dokunuyordu... Belki de canının yanması bundandı... Sevdiği adam tarafından sevilmemekti acı... ...