Multimedya: Park Jimin💙
Revire girdim. Girer girmez kendimi masanın başındaki ofis sandalyesine bıraktım.
Dirseklerimi masaya dayayıp, başımı ellerimin arasına aldım.
Çok yorulmuştum,çok.
Revirin kapısı açıldı ve içeri hızla Jimin girdi.
"Mina,geldiğini duyar duymaz geldim. İyi misin? Chae Roo nasıl?"
Ellerimi başımdan çektim ve yorgun gözlerimle Jimin'e baktım.
"Durumu hâlâ aynı Jimin. Uyanmadı. Başına ne geldi bilmiyorum ama, eli yüzü yara bere içerisinde. Birisi çarpıp kaçmış. Neden? Anlayamıyorum."
Chae Roo'nun yanındaydım. Şirketten 2 gün izin almıştım ve bu 2 gün boyunca Chae Roo'nun yanından hiç ayrılmadım.
Ama uyanmadı. Hâlâ yoğun bakımda, derin bir uykuda.
Jimin ile 2 gün boyunca sadece telefonda konuşabildik. O da çok sık değil tabii. Sürekli çalıştıkları ve sürekli etkinliklere katıldıkları için çok meşgul oluyordu.
İtiraf ediyorum.
Onun yüzünü yeniden görebilmek o kadar güzel hissettirdi ki. Karanlığa gömülen ruhumu yeniden aydınlattı resmen. Yüzüne baktıkça içime huzur doluyor.
"Çok yorgun görünüyorsun. Gözlerinin altı çökmüş resmen. İçi kanlanmış. Seni böyle görünce içim tuhaf oluyor Mina. Hadi, uyu biraz."
Benim için bu kadar endişeleniyor olması bile mutluluk veriyordu. O endişe; sesine, yüzüne, hareketlerine, her şeyine vuruyordu.
Jimin'e tebessüm ettim.
Saçma olabilir ama... Şu an ona sarılma isteğiyle dolup taşıyorum resmen.
Gözlerim onun üzerindeyken bunu hayâl ediyorum. Şimdi Jimin'in kollarının arasına girsem, başımı göğsüne yaslasam. Ben gözlerimi yumup onun kokusunu solurken o kollarını sıkıca bana sarsa...
Sarılmak bir ihtiyaçtır sonuçta. Buna ihtiyacım olduğunu o kadar derinden hissediyorum ki, hayallerken dahi gerçekten sarılmış gibi hissediyorum sanki.
Bu isteğimi yerine getirebilmek istedim. Oturduğum sandalyeden ayağa kalktım.
Jimin olduğu yerde sadece gözleriyle beni takip ediyordu.
Kapıya baktım. Her an biri girebilirdi. Ama bu olumsuz düşünce isteğime mani olamadı.
Hızlı düşünerek aklıma gelen fikri uygulamak için Jimin'i kolundan tuttum.
Şaşırdı tabii.
Bir kolunu tuttuğum elime, bir de yüzüme şaşkınca bakıp duruyordu.
Durmadım.
Fazla beklemeden onu tuttuğum kolundan çekerek hareket ettirmeye başladım.
Oldukça şaşkındı ve itiraz etmiyordu. Ben onu kolundan tutup götürürken sesini çıkarmıyordu. En son dayanamadı.
"Mina? Nereye? Ne yapıyorsun acaba?"
Ona gülümsedim. Kendisini yataklardan birinin yanına götürdüm. Etrafı irileştirdiği gözleriyle masum masum izlemeye başladı.
Onu daha da şaşırtacaktım şimdi. Perdeleri çekerek bu yatakla diğer yatakları ayırdım. Şimdi görünmüyorduk.
Tam karşısında durdum.
"Şimdi... Yanlış anlama. Yani bu hareketimi. Ben... Sadece çok istiyorum. Buna çok ihtiyacım var. Ayrıca... İçimde geçmek bilmeyen bir sıkıntı, bir korku var. Nedendir bilmiyorum Jimin. Ama korkuyorum. O sıkıntı beni gerçekten çok sıkıyor. Benim... Sarılmaya ihtiyacım var. Sa-sana sarılabilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Hanım// BTS (✓)
Fanfiction"Yine neyin var?"diye sordum bezgin bir ses tonuyla. Çünkü bezmiştim artık. Bu neydi canım?!Her gün,her saat insan hasta mı olurdu?! "Dün karnın ağrıyordu. Önceki gün başın. Ondan önceki gün sözde dizini incitmiştin. Ondan önceki gün de,kolun muydu...